23 Kasım 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
08.10.2021 04:30

Romanovlar’ın düğünü muhteşem oldu, ya dönüşü?

Hanedanın kurşuna dizilmesinden 104 yıl sonra Rusya’da ilk kez bir kraliyet düğünü yapıldı. Romanov’ların son kuşak üyelerinden biri, St. Petersburg’da görkemli bir törenle evlendi

Bundan 104 yıl önce bir ekim günü tarih sahnesinden silinmişti Romanov’lar. Ve yine bir ekim günü, şaşaalı bir törenle geri döndüler. Romanov ailesinin son kuşak üyelerinden biri, Bolşevik Devrimi’nden 104 yıl sonra ilk kez Rusya topraklarında kraliyet düğünüyle evlendi.  Damat, George Mikhailovich Romanov. Annesi Maria Vladimirovna, Bolşevik devriminde öldürülen Çar II. Nikola’nın kuzeni Grandük Kirill’in torunu. Babası Prusya Prensi Franz Wilhelm. George Romanov, 1981’de Madrid’de doğmuş, Oxford’da okumuş, babası İtalyan bir diplomat olan Rebecca Bettarini ile Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nda çalıştığı sırada tanışmış. Altı yıl sonra Moskova’ya taşınmışlar. Romanov bir süre maden şirketlerinde yöneticilik yaptıktan sonra Rus şirketlerin AB ile ilişkilerini düzenleyen bir şirket kurmuş. “Georgina Perosh” imzasıyla romanlar yazan Bettarini ise Ortodoks mezhebine geçip Victoria adını almış.  Düğün, belli ki “Dönüşümüz muhteşem olacak” düsturuna göre planlanmış. Resmi nikah Moskova’da kıyılmasına rağmen düğünün 700 kilometre uzaktaki St. Petersburg’da yapılması bir tesadüf değil. Adını bizim Deli Petro diye bildiğimiz, Batı’nın “Peter the Great” olarak andığı Çar I. Petro’dan alan şehir, Bolşevikler Moskova’yı seçene kadar Çarlık’ın başkentiydi. 1914 yılında Rusya Almanlar ile karşı karşıya gelince adı Petrograd’a dönüştü, 1924’ten sonra ise 67 yıl boyunca Leningrad olarak anıldı. İlk adına geri dönmesi için SSCB’nin dağılması gerekti. 

Katedralin önemi

Avrupa’daki pek çok kraliyet üyesinin katıldığı düğünün mekânı St. Isaac Katedrali’ydi. Fransız mimar Montferrand’ın imzasını taşıyan katedralin inşası o kadar uzun sürmüştü ki (tam 40 yıl!), Fince’de uzun süren işler için kullanılan bir deyime ilham vermişti: “Rakentaa kuin Iisakinkirkkoa” (Isaac’ın kilisesini inşa etmek). Belki bundan sonra 40 yıldan çok ama çok daha uzun sürmüş bir bekleyişin deyimi yerleşir dillere: Romanovlar gibi geri dönmek!  Dile kolay, 104 yıl beklendi bu düğün için. Ekim Devrimi’nden bugüne kadar... Romanov’ların olduğu kadar Rus İmparatorluğu’nun da ‘son Çar’ı II. Nikolay’dı. Tahta 1894’te çıktığında ülkesi dünyanın en büyük güçleri arasındaydı ama o bu gücü elinde tutmayı başaramadı. Zaman içinde hem askeri hem de ekonomik yenilgiler Rusya’yı çöküşe sürüklerken Nikolay’ın da otoritesini kaybetmesine yol açtı. Rus halkı mutsuzdu, 1905 yılının 22 Ocak’ında büyük bir protesto gösterisi başladı. Çar Nikolay yüzleşmek yerine kaçmayı seçti ve protestocuları bürokratlarının insafına bıraktı. Tarihe Kanlı Pazar olarak geçecek olayın fitili böylece ateşlenmişti. Aralarında çocukların da olduğu kalabalığa ateş açıldı, üzerlerine kılıçlarını kuşanmış süvariler sürüldü. Ok yaydan çıkmıştı bir kere. Önce 1905 Devrimi geldi, Çar Duma adındaki meclis yapısını kabul etmek zorunda kaldı. Ne var ki verdiği sözleri tutmaya niyetli değildi, Duma’nın yetkilerini kullanmasını sürekli engelledi.
St. Isaac Katedrali’ndeki tarihi törende kilisenin üst düzey yetkilileriyle birlikte tören üniformalı Rus askerler de hazır bulundu.
St. Isaac Katedrali’ndeki tarihi törende kilisenin üst düzey yetkilileriyle birlikte tören üniformalı Rus askerler de hazır bulundu.

Çarlıktan çekildi ama...

1914’te başlayan Dünya Savaşı, Rus topraklarında tırmanan gerilim, mistik danışmanı Rasputin’in Çar üzerindeki etkisi ve basiretsiz yönetim sonucunda başlayan ayaklanmalar onu sonunda tahtından etti. 1917 Mart’ında çarlıktan çekildiğinde ülkede 1000 yıldır süren monarşi de son buldu. O ve ailesi önce Sibirya’da gözaltında tutuldular, 25 Ekim’de gerçekleşen Bolşevik Devrimi’nin ardından ise Yekaterinburg’a nakledildiler.  Devrik Çar Nikolay, ailesi, hizmetkarları ve ailenin doktoru, 1918 yılının 16 Temmuz’u 17 Temmuz’a bağlayan gecesi hapsedildikleri evin bodrum katına götürüldüler. Burada kurşuna dizildikten sonra tanınmasınlar diye bedenleri yakılıp ormanın içine gömüldüler. Mezarları belli olmasın diye de üzerlerine ağaçlar dikildi.  Mezar yerleri saklı olduğu için bir de rivayet yayıldı; ailenin 17 yaşındaki kızı Prenses Anastasia kurtulmuş, kimlik değiştirip hayatına devam etmişti. Kendini Anastasia ilan eden pek çok kadın oldu, en bilineni ise Anna Anderson’du. 1922 yılından 1984’teki ölümüne kadar sürdü bu iddiası...  Çar, Çariçe, Anastasia ve kardeşlerinin mezarı kayıptı. Aslında Anderson hayattayken, 1979 yılında bir arkeolog yerlerini tespit etmişti. Ne var ki SSCB yönetimi bu bilginin ortaya çıkmasına izin vermedi. Ancak 1989 yılında Sovyetler’in dağılmasıyla gün yüzüne çıkabildi. Yapılan DNA testleri sonucunda mezarların son Çar ve ailesine ait olduğu kesinleşti.  Üstelik bu analize en büyük yardım Edinburgh Dükü Prens Philip’ten geldi. Çariçe Aleksandra ile aynı soydan gelen Prens’in DNA’sı düğümün çözülmesinde etkili oldu.  Sıra iade-i itibara gelmişti. Tarih, geri dönülmez kararların nice sonra yarattığı pişmanlıkların telafi çabasıyla dolu. Tıpkı 27 Mayıs İhtilali sonrasında asılan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın mezarlarının 1990 yılında devlet töreniyle anıt mezara taşınması gibi Çar ve ailesi de bir topraktan alınıp daha muteber bir toprağa defnedildiler. Kurşuna dizilmelerinin tam 80’inci yıldönümünde Devlet Başkanı Yeltsin’in de katıldığı bir törenle Peter ve Paul Katedrali’ne gömüldüler. Bununla kalmadı, 2000 yılında da Rus Ortodoks Kilisesi tarafından aziz ilan edildiler. 2008 yılında toplanan Rusya Yüksek Mahkemesi bu idamları “siyasi cinayet” olarak tanımlayıp itibarlarını resmi olarak da iade etti. 1917’den sonra Romanov’ların sağ kalan 47 üyesi sürgüne gitti. Bir yandan çoğalırken öte yandan bölündüler.

Anne destekli iddia

Şartları zorlamak hanedanın şanından olsa gerek. Tıpkı bir süre önce Osmanlı hanedanından Nilhan Osmanoğlu’nun Galatasaray Adası’nı talep etmesi gibi George Romanov da kendisini Veliaht Prens ilan etmiş durumda, hatta Grandük unvanını kullanıyor. Annesinin başkanı olduğu Russian Imperial House da onun iddiasını desteklediği gibi bunu da Çarlık yasalarına dayandırıyor. Bettarini de Instagram hesabında kendisini “Victoria of Russia” olarak takdim etmiş bile. (145 milyonluk Rusya’da 12 bin takipçiyle epey enerji harcaması gerekecek.) Ailenin bir de Çar II. Nikola’nın kardeşi Mihail Aleksandroviç’in soyundan gelen ve kendini Romanoff Family Association olarak tanıtan kanadı var ki, onlar da tabiri caizse “Biz bu arkadaşları tanımayız” diyorlar. Onlara göre hanedan ancak Mihail Aleksandroviç’in torunlarıyla kısıtlı, Maria Vladimirovna ve ailesi de bunun dışında... Onlar tartışadursun Rusya’nın monarşi konusunda yasaları net. Yönetim, bu düğünün geçmişle bağının altını çizip “hepsi bu kadar” mesajını verdi bile.  Zaten 21. yüzyılda yeni bir Rus Çarı doğacaksa adının George değil de Vladimir olacağından kimin şüphesi olabilir?