15 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
10.09.2021 04:30

Türkiye aslında uzaya defalarca gidip geldi!

Türkiye Uzay Ajansı’na 2023’te Ay’a sert iniş yapma görevi verildi. Epeyce gecikmiş bir hedef, üstelik bu mütevazı bütçeyle ulaşılıp ulaşılamayacağı da şüpheli. Ama biz zaten uzaya defalarca gitmiş bir milletiz; Niyazileri, Ömerleri, Arifleri unutmamak lazım...

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2022-2024 Orta Vadeli Programı geçen hafta açıklandı. Buna göre Türkiye Uzay Ajansı’na 2022’de 61.2 milyon lira, 2023 yılında ise 67.9 milyon lira olmak üzere iki yıl için 129 milyon TL’lik bütçe ayrıldı. (Ajansın 2020 yılı harcaması 82 milyon TL’ydi.) Liste uzun, başka kurumlara ne ayrılmış diye bakayım dedim; gözüm Diyanet İşleri Bakanlığı’na ayrılan bütçeye takılıverdi. Aynı yıllar için ayrılan miktar 16 ve 20 milyar TL! Yok, herhalde böyle değildir diye sıfırları üç kere saydım. Doğruymuş. Dur dedim, daha dünyevi bir ölçek seçeyim. Futboldan iyisini mi bulacağım? O da ne, Türkiye Futbol Federasyonu’nun 2020 bütçesi 919 milyon TL! Uzay Ajansı’na ayrılan para bu haliyle Milli Takım’ın primlerini ancak karşılıyor. Oysa ajansa verilmiş bir görev var: 2023’te Ay’a sert iniş... Aslına bakarsanız 2023 zaten epeyce gecikmiş bir hedef. İnsanlığın uzayla ilk teması sırasında doğanlar çoktan emekli maaşı almaya başladı bile. SSCB’nin Sputnik 1 uydusu Dünya yörüngesine oturduğunda yıl 1957’ydi. Bu vesileyle Soğuk Savaş’ın cephesi gezegenin ötesine taşınmıştı. Bir ABD, bir SSCB hamlesi derken uzaya yolculuk 1969 yılında Neil Armstrong’un Ay’a ayak basmasıyla “taçlandı”.  O günden beri de Apollo 11’in aslında Ay’a gitmediği, görüntülerin stüdyoda çekildiği iddia edilip durdu. Bir başka şehir efsanesi ise Armstrong’un Ay’da ezan sesi duyup Müslüman olduğuydu. Her şeyi kendi değerlerimize uyarlamakta üstümüze yok. Ekip Ay’dan dönüp de dünya turuna çıktığında ziyaret ettikleri şehirlerden biri Ankara’ydı. O gün atılan başlıklar benzersizdi: “Ay adamları Ankara’da: Türkiye Ay’dan daha enteresan”. Buraları gerçekten daha mı enteresan buldular bilemem, bildiğim Apollo 11’in bir Türkiye bağlantısı olduğuydu. Uzay aracının Dünya’ya dönmesini sağlayan yazılımda Arev Eraslan’ın emeği vardı. Babası Necdet Eraslan Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün isteğiyle Fransa’ya gidip uçak mühendisi olmuş, yıllar sonra da NASA’da dersler vermişti. Uzay tutkusunu babasından alan Arev Eraslan da Ay’a inişin kayda değer aktörlerinden biri olmuştu. Apollo 11 ekibinin Anıtkabir ziyareti dolaylı bir teşekkürdü belki de.

Sadri Alışık’ın başrolünde olduğu 1973 tarihli Turist Ömer Uzay Yolu’nda, bilim kurguyla komediyi harmanlayan bir yapımdı.
Sadri Alışık’ın başrolünde olduğu 1973 tarihli Turist Ömer Uzay Yolu’nda, bilim kurguyla komediyi harmanlayan bir yapımdı.

Astronot Niyazi Ay’da

Astronotlar Ankara’da gezerken İstanbul’da dört kişi kafa kafaya vermiş bir tiyatro oyunu yazıyordu. Haldun Taner, Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Ahmet Gülhan’dan oluşan çekirdek Devekuşu Kabare ekibi, Armstrong’dan aldıkları ilhamla Heybeliada’da bir otele kapandılar ve birkaç gün sonra ellerinde adı hâlâ anılan “Astronot Niyazi”nin metniyle çıktılar. Kasımpaşalı Niyazi, astronot Buzz Aldrin’i İstanbul’da bir güzel gezdirmiş, ne var ki Aldrin ülkesine dönerken bizim Niyazi’ye borç takmıştır. Aldrin’in Ay’a gideceğini duyunca da pılısını pırtısını toplar, uzay merkezinde alır soluğu. Tarzan İngilizcesiyle “I am Aldrin... My money...” derken onu astronot zanneden “uzay bilimciler”in Niyazi’yi mekiğe koymasıyla kendini Ay’da bulur.  Kasımpaşa’da bir kahvede insanların Astronot Niyazi’nin aydan dönüşünü seyretmesiyle açılan oyun, 1970’in ilk gülerinde buluştu seyirciyle. Devekuşu Kabare’nin en başarılı oyunlarından biri oldu. Türkiye’yi dolaştı, büyük kitlelere ulaştı, hatta 45’lik plağı bile çıktı. Metin Akpınar ise başında motorcu kaskı ve sentetik astronot kostümüyle oynadığı Niyazi sayesinde her akşam üç kilo verdi. 
Neil Armstrong’un Ay’a ayak basışını her altı kişiden biri TV’den izlemişti. O günlerde herkes bu olayı konuştu, herkes bunu yazdı...
Neil Armstrong’un Ay’a ayak basışını her altı kişiden biri TV’den izlemişti. O günlerde herkes bu olayı konuştu, herkes bunu yazdı...
Niyazi’den üç yıl sonra başka bir Türk çıktı yörünge dışına. Sadri Alışık’ın benzersiz karakteri Turist Ömer, Star Trek’in izinden geldi buralara. Senaryosunu Ferdi Merter’in yazdığı, Hulki Saner’in yönettiği “Turist Ömer Uzay Yolunda” serinin son filmi olarak geçti tarihe. 

Star Wars’un önüne geçti!

Aynı yıllarda TRT için çektikleri “Alıngan Gemisi” skeçleriyle Altan Erbulak, Metin Serezli, Pekcan Koşar ve Mete İnselel de gezegen ötesine yolculuk yapıyorlardı. 1982’de ise dünyanın en kötü filmleri arasında girip göğsümüzü kabartan “Dünyayı Kurtaran Adam” gitti uzaya. Star Wars filminden kesilen görüntülerin önünde Cüneyt Arkın’ın atlayıp zıpladığı, filmin en değerli kostümlerinden kaskın yoldan geçen bir motosikletçiden kiralandığı film, seyreden herkesi gezegen değiştirmiş hale getirdi.  Bu prodüksiyonların en görkemlisi Cem Yılmaz’ın 2004 tarihli “G.O.R.A.”sıydı tabii. Arif’in uzay gemisi maceralarından geriye ezberlerden çıkmayan bir dolu replik kaldı.  Uzay yolunda ilginç gayretlerimiz olduğu bir gerçek. 2011 yılında New York Times gazetesi WikiLeaks belgelerini yayınlamıştı. Oradaki iddialardan biri, Türkiye’nin Avrupalı Airbus yerine Boeing uçağı alması karşılığında ABD’den uzaya bir Türk astronot gönderilmesi için yardım istediğiydi. Konu bir Türkün uzaya gitmesiyse daha kolayı var halbuki. Bu yaz Amazon’un kurucusu Jeff Bezos uzaya giderken yanındaki koltuğu açık artırmada 28 milyon dolara sattı. Bir Boeing uçağın fiyatı ise 90 milyon dolardan başlıyor. Gelin görün ki Uzay Ajansı’nın yıllık bütçesi bu rakamların ancak onda birini karşılıyor!

‘Zıplamaya başla’

Amerikalıların tarihi başarısından, kendimize böyle bir pay çıkarmayı uygun gördük.
Amerikalıların tarihi başarısından, kendimize böyle bir pay çıkarmayı uygun gördük.
Oysa Jeff Bezos, uzay keşif şirketi Blue Origin’i finanse etmek için her yıl Amazon hisselerinden yaklaşık 1 milyar dolar satacağını söylüyor. Eğer 2023 hedeflerinden biri Ay’a gitmek olmasa hiç sorun yok. Ama üç ay önce açıklanan Milli Uzay Programı bolca vaat, bolca hedefle dolu. Bunlardan biri “ilk kez bir Türk vatandaşını uzaya göndermek”. Ancak bu bütçeyle Cem Yılmaz’ın “Bir Tat Bir Doku” gösterisinde astronot olmak isteyen çocuğa verdiği tavsiyeyi tekrarlamak zorundayım: “Şimdiden zıplamaya başla”...