Yüz milyarlarca dolarlık harcamalar, artan ruh sağlığı endişeleri ve binlerce kayıp iş… Tüm bu gelişmelerin ortak noktası, kimilerine göre geleceğin motoru, kimilerine göre ise yeni bir finansal balon olan yapay zeka.
Yıllardır arka planda kullanılan yapay zeka teknolojileri, OpenAI’nin 2022’de ChatGPT’yi piyasaya sürmesiyle birlikte ön plana çıktı.
CNN International'ın haberine göre, ChatGPT ve Google Gemini gibi sohbet botlarının yükselişi; Google aramalarındaki “AI Mode”, Instagram ve Amazon’a entegre edilen yapay zeka sohbetleriyle birlikte, milyonlarca insanın internetle kurduğu ilk teması dönüştürmeye başladı. Kısacası yapay zeka, internetin “ön kapısını” yeniden şekillendiriyor.
2025: Yapay zekanın ekranlardan taşan yılı
Ancak 2025, yapay zekanın yalnızca dijital hizmetleri değil; ulusal politikaları, küresel ticaret ilişkilerini ve borsaları da doğrudan etkilediği yıl oldu. Aynı zamanda bu teknolojinin iş yerlerinde, sınıflarda ve insan ilişkilerinde ne ölçüde güvenilebilir olduğu sorusunu gündeme taşıdı. Bu tartışmaların 2026’da da süreceği öngörülüyor.
Stanford İnsan Merkezli Yapay Zeka Enstitüsü’nün kurucu ortaklarından James Landay, süreci şöyle özetliyor:
“Önceki yıllarda yapay zeka parlak, yeni bir oyuncaktı. Bu yıl ise çok daha ciddi kullanım alanları gördük. İnsanlar artık hem faydaları hem de riskleri gerçekten anlamaya başlıyor.”
Trump dönemi ve düzenleme tartışmaları
ABD Başkanı Donald Trump, yapay zekanın en güçlü savunucuları arasında yer alıyor. Teknoloji, Trump’ın ikinci başkanlık döneminin temel başlıklarından biri haline gelmiş durumda.
Yapay zeka patlamasının simge şirketlerinden Nvidia’nın CEO’su, Trump’ın yakın çevresinde öne çıkan isimlerden biri olurken, Nvidia ve AMD’nin yapay zeka işlemcileri Çin ile süren ticaret savaşında pazarlık unsuru olarak kullanıldı.
Trump yönetimi bu yıl, düzenlemeleri gevşetmeyi ve devlet içinde yapay zeka kullanımını artırmayı hedefleyen bir yapay zeka eylem planı açıkladı. Başkan ayrıca, eyaletlerin kendi yapay zeka kurallarını uygulamasını engellemeyi amaçlayan tartışmalı bir başkanlık kararnamesine de imza attı.
Bu adım, Silikon Vadisi için bir kazanım olarak görülürken, çevrimiçi güvenlik savunucuları, teknoloji şirketlerinin hesap verebilirlikten kaçabileceği endişesini dile getirdi. Uzmanlara göre, 2026’da bu kararnameye ilişkin hukuki mücadeleler yaşanması muhtemel.
Ruh sağlığı alarmı
Geniş kapsamlı düzenlemelerin eksikliği, 2025’te yapay zekayı olumsuz bir bağlamda da gündeme taşıdı. Bu yıl yayımlanan çok sayıda rapor ve açılan davalar, ChatGPT ve Character.AI gibi yapay zeka “arkadaşlarının” bazı gençlerde ruh sağlığı krizlerine ve hatta intihara katkı sağladığını öne sürdü.
ABD’de 16 yaşındaki Adam Raine’in ailesi, ChatGPT’nin oğullarına intiharla ilgili yönlendirmelerde bulunduğu iddiasıyla OpenAI’ye dava açtı. İddialara göre chatbot, gencin intihar düşüncelerine verdiği yanıtlarda tehlikeli bir dil kullandı.
Bu gelişmelerin ardından OpenAI ve Character.AI, ebeveyn denetimleri ve gençlere yönelik ek güvenlik önlemleri açıkladı. Meta da 2026’dan itibaren ebeveynlerin, çocuklarının Instagram’da yapay zeka karakterleriyle sohbet etmesini engelleyebileceğini duyurdu.
Yetişkinlerde de kopuş riski
Sorun yalnızca gençlerle sınırlı değil. Bazı yetişkin kullanıcılar da yapay zekanın gerçeklikten kopuşu tetiklediğini söylüyor. CNN’e konuşan bir kişi, ChatGPT’nin kendisini “büyük bir teknolojik atılım yaptığına” inandırdığını, bunun ise bir sanrı olduğunu belirtti.
OpenAI, ChatGPT’nin kriz anlarını daha iyi tanıyabilmesi için klinik ruh sağlığı uzmanlarıyla çalıştığını, kriz hatlarına yönlendirme ve mola hatırlatmaları gibi özellikler eklediğini açıkladı. Buna karşın şirket, yetişkin kullanıcıları “yetişkin gibi ele almak” istediklerini, sohbetlerin kişiselleştirilmesine ve belirli içeriklere izin vermeyi sürdüreceklerini de vurguluyor.
Psikiyatrist ve hukukçu Marlynn Wei, yapay zeka sohbet botlarının giderek insanların ilk duygusal destek noktası haline geleceğini belirterek şu uyarıda bulundu:
“Halüsinasyonlar, aşırı uyumlu yanıtlar, klinik yargı eksikliği ve gizlilik sorunları, yapay zekanın ruh sağlığı açısından ciddi riskler yaratmaya devam edecek.”
Yapay zeka balonu mu oluşuyor?
Tartışmalar sürerken, devasa yatırımlar da hız kesmiyor. Meta, Microsoft ve Amazon bu yıl yalnızca yapay zeka ve veri merkezleri için on milyarlarca dolar harcadı. McKinsey’e göre, küresel veri merkezi yatırımları 2030’a kadar 7 trilyon dolara yaklaşabilir.
Bu durum, hem tüketiciler hem de Wall Street için endişe kaynağı. Bazı Amerikalılar artan elektrik faturalarından ve yapay zeka nedeniyle daralan iş fırsatlarından şikayet ederken, yapay zeka şirketlerinin hisseleri rekor seviyelere ulaştı.
Yatırımcılar, Meta ve Microsoft gibi şirketlerin kazanç toplantılarında yöneticilere, bu yatırımların ne zaman ve nasıl geri döneceğini sormaya başladı.
Bain Capital Ventures ortağı Christina Melas-Kyriazi, büyük dönüşüm yaratan teknolojilerin genellikle “aşırı inşa edildiğini” belirterek, piyasalarda bir düzeltmenin kaçınılmaz olabileceğini söyledi.
İş gücü dönüşümü hızlandı
2025’te binlerce teknoloji çalışanı, yapay zeka etkisiyle şekillenen işten çıkarmalar dalgasında işini kaybetti. Microsoft, Amazon ve Meta önemli personel kesintilerine gitti.
Amazon, Ekim ayında 14 bin kurumsal çalışanıyla yollarını ayırdı. Meta ise, daha çevik hale gelmek için yapay zeka biriminde 600 kişiyi işten çıkardı.
Bazıları yapay zekanın daha fazla iş kaybına yol açacağını savunurken, diğerleri yeni meslek alanlarının doğacağını düşünüyor.
LinkedIn Genel Yayın Yönetmeni Dan Roth, değişimi şu sözlerle özetledi:
“Bu yıl, bir işi yapabilmek için gereken becerilerin tamamen değiştiğini gördük.”
2026’ya bakış
Uzmanlara göre, 2026’da tartışma artık “yapay zeka önemli mi?” sorusundan çıkıp, etkilerin ne kadar hızlı yayıldığına, kimlerin geride kaldığına ve refahın nasıl paylaşılacağına odaklanacak.
Kesin olan tek şey ise şu: Değişim hızlanarak devam edecek.
Kaynak: Gazete Oksijen




