Bilim insanları, Dünya’nın tamamını bir kilometre ölçeğinde simüle edebilen bir dijital ikizini geliştirdi. Sistem, bir fırtınanın doğuşunu veya tek bir bulutun dağlar üzerindeki hareketini takip edebilecek kadar hassas. Proje, insanlığın kendi gezegenine ne yaptığını anlamada geldiğimiz noktayı da gösteriyor.
The Vice'ın aktardığına göre Almanya’daki Max Planck Enstitüsü’nden Daniel Klocke’nin liderliğinde yürütülen proje, ICOsahedral Nonhydrostatic (ICON) adlı bir model kullanıyor. Bu model, gezegeni 672 milyon hücreye bölüyor. Her bir hücre, havayı, suyu veya toprağı temsil ederken; sıcaklık, rüzgar ve enerji akışı hesaplamaları yapılabiliyor.
Simülasyon, Almanya’daki JUPITER ve İsviçre’deki Alps süperbilgisayarlarında çalıştırıldı. Her iki sistem de Nvidia GH200 Grace Hopper çipleriyle donatılmış durumda. Çipler CPU ve GPU’yu birleştirerek, fırtınaları saniyeler içinde, okyanus kimyasını ise onlarca yıl ölçeğinde işleyebiliyor. Sonuç etkileyici: 145 gün süren küresel hava durumu simülasyonu tek bir günde tamamlandı.
Orijinal iklim kodları, Soğuk Savaş döneminden kalma Fortran dilinde yazılmıştı. Araştırmacılar, sistemi modern Data-Centric Parallel Programming çerçevesiyle yeniden yapılandırdı. Son sistem, 20 bin süperçip ve neredeyse bir trilyon hesaplama kullanıyor. Bilim insanlarına göre bu, gezegenin kendisini simüle etmenin, kısa yol hesaplamalardan çok daha fazlasını mümkün kıldığını gösteriyor.
Bu dijital ikiz, teorik olarak iklimin geleceğini yaşamadan öngörebilecek bir test çalışması olarak tanımlanıyor. Ancak bu uyarıları kimlerin dikkate alacağı hâlâ belirsiz.
Kaynak: Gazete Oksijen
