19 Aralık 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 19.01.2024 19:03 | Son Güncelleme: 20.01.2024 11:14

The Last of Us Part II Remastered incelemesi

The Last of Us serisini ilk günden beri defalarca bıkmadan oynadım. Ve şimdi The Last of Us Part II Remastered sürümü karşımıza çıktı. Kimi ekibin 'tembellik' edip yeni bir hikaye yazmadığından şikayetçi, kimi ise Remastered sürümüyle oyunun sınırları fazlasıyla zorladığı ve iyi olduğunu düşünüyor
The Last of Us Part II Remastered incelemesi

The Last of Us Part II'nin ilk olarak neredeyse dört yıl önce oyunculara sunulduğuna inanmak zor. Zaman gerçekten de çok çabuk geçmiş. Covid-19 pandemisinin insanları evlerine kapattığı bir dönemin ortasında yıllardır beklenen hikayenin ikinci bölümüyle tanıştık.

Küresel bir salgın yüzünden evde mahsur kalan insanların, küresel bir salgını hikayesinde ana odak noktası haline getiren The Last of Us'ı oynaması ironik bir durum oldu. Bu başarılı oyunun HBO'da yayınlanan bir dizi de oldu ve o da büyük ilgi gördü. Ama bu yazının konusu dizi değil, The Last of Part II Remastered olacak.

Şimdi elimizde gayet iyi kotarışmış bir oyunun yeniden elden geçirilmiş bir versiyonu olan The Last of Us Part II Remastered var; saniyede 30 kare hızında 4K çözünürlük sunan yeni bir Fidelity Modu ve 60 fps hızında 1440p'de bir Performans Modu ekliyor. Eski PS5 güncellemesinden farkları görebilmek için iyi bir ekrana ihtiyacınız olacak. Hareket daha akıcı, ışıklandırma daha parlak ve manzara detayları, özellikle de yeşilliklerde daha canlı bir dokunuşa sahip.

Bu da bu çamurlu, harap dünyada kendinizi daha kolay atmosfere kaptırmanızı sağlıyor. Bunun etkisini en çok oyunun epik dövüş sahnelerinde hissettim; bu sahneler artık son derece akıcı ve yoğun hissettiriyor.

Bazı eklemeler oldukça küçük olmasına rağmen ilgi çekici. Örneğin, gitar modu. Dual Sense'in dokunmatik yüzeyini kullanarak dilediğiniz kadar gitar çalabilmek hoş bir dokunuş olmuş. Üç karakter mevcut: Ellie, Joel ve müziğin bestecisi Gustavo Santaolalla. Oyundan çeşitli enstrümanların kilidini açmanız, şarkılarınızı çalmak istediğiniz konumu seçmeniz ve hatta efektler eklemeniz mümkün.

Daha da önemlisi, Dual Sense ile olan deneyim de bir adım öteye taşınmış. Tanecikli dokunsal geri bildirim ve uyarlanabilir tetikler, çeşitli silahlar arasında hissedilebilir bir fark yaratarak savaşın fizikselliğine katkıda bulunuyor. Dokunmatik yüzeyi kullanarak Joel'in eski akustiğini tıngırdatmanızı sağlayan bir gitar modunun eklenmesi çevresel ama çok hoş bir özellik.

Oyunu gerçekten yükselten şey bir dizi bonus içerik. No Return adlı yeni mod, çoklu düşman saldırı dalgaları boyunca mümkün olduğunca uzun süre hayatta kalmaya çalıştığınız bir hayatta kalma oyunu. Her biri ana oyundaki alanlara dayanan bir dizi yol seçeneğiniz var. Ölürseniz, oyun biter; sonuna kadar başarırsanız, dev bir 'boss' savaşı ile yüzleşiyorsunuz.

Grafik optimizasyonu tarafında iyi iş çıkarılmış. Gözlere çok daha gerçekçi gelen doğal 4K'ya geçiyoruz, isteyenler için daha iyi bir kare hızı ve VRR ile uyumluluk, değişken yenileme hızı sunuyor.

Bu tür bir "sürü modu" yeni bir şey değil, ancak Naughty Dog ana oyunun anlatı gerilimini bu kapalı çatışmalara taşıyarak gayet iyi bir iş çıkarmış. Sadece siperin arkasında durup hareket eden her şeyi patlatmakla yetinmiyorsunuz, terk edilmiş dükkânların ve arka alanların arasından geçip düşmanlara kulak kabartmanız gerekiyor.

Ayrıca, bazı aşamalar enfekte olmuşlara karşı iken, diğerleri insan askerleri içeriyor, bu yüzden taktikler buna göre değişiyor. Elde ettiğiniz şey, gizlilik ve topyekûn aksiyonun zorlayıcı bir karışımı ve her aşamanın sonunda silahları ve eşyaları yükseltebilirsiniz.

Dina ve Tommy gibi farklı karakterleri ilk kez oynamak da eğlenceli, çünkü herkesin özellikleri, oynanışı farklı şekilde etkiliyor. Ne yazık ki, burada çok oyunculu co-op modu yok. Bu deneyimi bir arkadaşınızla paylaşmak eğlenceli olurdu.

Ancak benim en sevdiğim eklenti, oyundan çıkarılmış üç oynanabilir sahneden oluşan Lost Levels. Jackson Party'de Dina ve Ellie'li ekstra bir bölüm, Seattle kanalizasyonunda uzun bir bölüm ve son olarak Ellie'nin bir yaban domuzu avladığı oyun sonu bir sahne var. Bu kısa sekanslar tamamlanmamış ve yer yer anlaşılabilir şekilde pürüzlü ancak geliştirme sürecine gerçekten etkileyici bir bakış sunuyor.

The Last of Us Part II Remastered, konsol ve DualSense'in tüm özelliklerini kullanıyor. Dokunsal geri bildirim, uyarlanabilir tetikler, 3D ses dahil hepsi sorunsuz bir şekilde entegre edilmiş.

Tüm sahnelerde baş tasarımcıların sesli yorumları da yer alıyor ve tasarımcıların bir sahnenin duygusal bağlamını nasıl kurduklarından bir kaçış merdiveninin tam uzunluğuna karar vermeye ve böylece oyuncunun rahatlama ve kaçış duygusunu vurgulamaya kadar oyunun her küçük bölümüne ne kadar çok kafa yorulduğu ve planlama yapıldığına dair fikir veriyor.

The Lost Levels bana Uncharted baş tasarımcısı Richard Lemarchand'ın birkaç yıl önce GameCity festivalinde Uncharted 3'ün geliştirilmesi hakkında yaptığı konuşmayı hatırlattı. Oyun tasarımı öğrencileri için gerçekten de ders niteliğinde.

Sonuç itibariyle oyunu daha önce hiç oynamamış veya PS5'te deneyimlememiş olanlar için The Last of Us Part II Remastered güzel bir başlangıç olabilir.