Şimdiye kadar çoğu insan Austin merkezli bir siber güvenlik firması olan CrowdStrike'ı hiç duymamıştır. Ancak şirket Windows bilgisayarlara kötü bir güncelleme göndererek tarihteki en büyük bilgisayar felaketine yol açtıktan sonra çoğumuz hayatlarımızın ona ne kadar bağlı olduğunu fark ettik. Aksaklığın nasıl meydana geldiğini ya da bir daha tekrarlanmamasını nasıl sağlayacağız gibi sorularını sormak doğaldır. Ancak öncelikli olarak sorulması gereken şey şu: Riskten korunmak için ne kadar fedakarlık yapmaya hazır olabiliriz?
Ekonomik verimlilikten ödün vermek
Havayollarını, hastaneleri, ilk yardım ekiplerini ve diğer kritik hizmetleri saaran kaosu önlemek için neredeyse her şeyi harcamaya değer. Ancak bu, büyük bir kaza geçirdikten sonra arabanızı en üst düzeyde sigortalatmaya benziyor. CrowdStrike karmaşası gibi durumlara karşı azami düzeyde sigorta yapmak da öyle. Zira bunu yapmak ekonomik verimlilikte bir bedel ödemeyi gerektirecektir. Dolayısıyla hangi ödünleri vermek istediğimize karar vermeliyiz.
Bu felaketi önlemek çok fazla paraya mal olmayabilir. CrowdStrike, ağa bağlı küreselleşmiş ekonomide milyarlarca başarısızlık noktasından biri. Son elli yılda, piyasanın durmak bilmeyen verimlilik ve erişim dürtüsü, bu tür kitlesel başarısızlık düğümlerini öngörmeyi daha zor hale getirdi. Aynı zamanda tüm dünya kültürlerine erişim, daha ucuz ve iyi mal sayesinde milyonlarca insanı yoksulluktan kurtaran küresel bir ekonomi sağladı. 90’lı yıllarda internet yeni yeni gelişiyordu ve küresel ticaret üretimi ABD'den maliyet avantajı olan ülkelere (Çin ve Meksika gibi) ve özel teknik uzmanlığa sahip ülkelere (Almanya ve Japonya gibi) kaydırıyordu.
Verimlilik ve yedeklilik dengesi
Yazılım şirketleri söz konusu olduğunda, CrowdStrike'ın yaptığı gibi tek bir firmanın çok sayıda önemli müşteriye, hatta çevrimiçi aramada olduğu gibi neredeyse tüm müşterilere hizmet vermesi oldukça verimli. Bazı açılardan, bu konsantre oyuncular daha fazla güvenilirlik sağlayabilir, çünkü çok sayıda kullanıcıya hizmet vererek çok fazla uzmanlık geliştirirler ve daha fazla Ar-Ge ve güvenlik yatırımı yapabilirler. Ancak kesintiler meydana geldiğinde; herkesin başına, her yerde, aynı anda gelir ve kullanıcılara alternatif bırakmaz.
Verimlilik ve yedeklilik arasındaki dengenin en iyi şekilde nasıl yönetileceği ayrı bir zor soru. Şu an için önemli olan bunun var olduğunu ve kolay bir yol olmadığını kabul etmektir. Büyük Verimlilik hamlesi devam ederken bu tür durumlar hakkında muhtemelen daha fazla düşünmeliydik. Şimdi daha da fazla düşünmemiz gerekecek.
