Sonbahar geliyor, işler iyiden iyiye karışıyor. Zira bir yanda Covid-19 salgını sürerken, şimdi grip mevsimi de geldi. Covid-19 zaten ‘binbir surat’ bir virüs, pek çok varyantı tespit edildi. Bizim bildiklerimiz en fenaları doğal olarak. Yunan alfabesinin harfleriyle ilerliyor; Alfa, Beta, Delta, Gamma, en son olarak da Mu... Ve her birinin semptomları farklı farklı, bu da ayrıca kafa karıştırıcı. İşin kötüsü gribin pek çok semptomu Covid-19’a benziyor. Yani sözün özü, ateşiniz mi çıktı, halsizlik mi var, hiç vakit kaybetmeden işin uzmanına danışmak en doğru yol. Grip mevsimi arifesinde, özellikle İstanbul’da soğuk algınlığı vakaları artarken, göğüs hastalıkları dendi mi ilk akla gelen isimlerden Dr. Ayşe Fidan Baturalp’e danışalım dedik.
Grip vakaları daha çok ve daha ağır olacak!
Hemen bir uyarıyla başlıyor Baturalp. “Geçen sene kapanma ve maske nedeniyle gripten korunduk. Ama vücudumuz grip virüsüyle pek tanışmadığı için antikor üretemedi ve bağışıklık oluşturamadı. Şimdi tekrar açılmayla birlikte dünya genelinde bir grip salgını bekleniyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün de bu yönde uyarısı var. Daha fazla ve daha ağır grip vakalarına hazır olalım!” diyor. Peki öyleyse?.. Tabii ki grip aşısı olmamızı öneriyor. Özellikle risk grubundaysak. Öyle “Sinovac ya da Biontech oldum, grip aşısına gerek yok” yanılgısına düşülmemesi gerektiğini söyleyen Dr. Baturalp, “İkisi farklı hastalıklar… Diyelim ki Covid-19 aşısını oldunuz, normal koşullarda bir hafta sonra da grip aşısını yaptırabilirsiniz. Eğer ki hastane çok uzaksa ya da vaktiniz yoksa, aynı gün bile aşıyı olabilirsiniz. Yeter ki olun” diyor.
“Klima çarptı, geçer diye beklemeyin!”
Bir uyarısı daha var ki o da hayat kurtaran cinsten. Ateşiniz mi çıktı, üzerinizde halsizlik mi var, üst solunum yollarında sıkıntı mı, hiç öyle “Grip miyim acaba?” diye zaman kaybetmemek gerektiğini söylüyor Baturalp ve ekliyor, “Griple Covid-19’un belirtileri çok benzer, ama gripte yüksek ateş en fazla iki gün sürer. Covid-19’da ise daha uzun. Ama siz siz olun, bir gün sonrasında ateşiniz düşmedi mi hemen gidip bir PCR testi yaptırın. Tedavide bir gün bir gündür! Geçtiğimiz kış ve ilkbaharda insanlar nasıl olsa gribimdir, klima çarptı, yel vurdu, geçer diye beklediler. Ama bazılarına bu nedenlerle Covid tanısını çok geç koyabildik. Covid-19’da tanı gecikince tedavi de zorlaşıyor. Akciğerlere inebiliyor hastalık. Bu da ölümcül sonuçlar doğurabiliyor.” Dr. Baturalp’le griple başladık konuşmaya, koronavirüs geçirenlerin yaşayabilecekleri psikolojik sorunlarla devam ettik.
En geç Ekim ayı sonuna kadar grip aşısı olunmalı
Havalar soğudu, grip vakaları başladı… Grip mi, yoksa koronavirüs mü olduğumuzu anlayabilir miyiz hocam? Bugünlerde bana en fazla gelen soru bu. “Grip miyim, yoksa koranavirüs mü?” Oysa influenza yani grip ile soğuk algınlığı bile karıştırılabiliyor. Çünkü grip de, soğuk algınlığı da, koronavirüs de damlacık enfeksiyonuyla bulaşıyor. Ama gripte kuluçka süresi çok kısa. 24-48 saat içinde semptomlar ortaya çıkabiliyor. Koronavirüste biraz daha uzun. Üçüncü günden sonra semptomlar başlıyor, 14 güne kadar gidebiliyor. Gripte genelde mide bulantısı, kusma ve ishal olmuyor. Covid-19’da ise oluyor. Gripte hapşırık oluyor, Covid’de bu çok daha nadir görülüyor. Grip ve Covid-19 arasında böyle farklar var. Ama hastalarda semptomlardan hareket etmekle hiçbir yere varamıyoruz. Dolayısıyla her hastada hem PCR hem de influenza testlerini istiyoruz. Şunu söyleyeyim, koronavirüsle birlikte bizim tıbbı yapış şeklimiz değişti. Eskiden burnu akan hasta gelirdi, ilaç verir gönderirdik. Tetkik bile istemezdik. Şimdi bırakın kalemlerce tetkik ve kan tahlilini, nezlede bile tomografi ister hale geldik. İlla ki PCR istiyoruz. Çünkü belirtiler birbirine çok benziyor. Yani biz de doktor olarak tababeti icra şeklimizi birazcık yeniledik.
Grip sinsi ateş yapıyor, Covid-19 yüksek ateş
Gribin en belirgin semptomları nedir? Ateş, öksürük, kas ağrısı… Covid’in en spesifik özelliği ise ani koku ve tat kaybı. Covid’de yüzde 25 oranında ilk bulgu olarak çıkıyor bu. Ve yine Covid’de oksijen satürasyonu yüzde 90 ve altına düşebiliyor. Nefes darlığı oluyor. İki hastalık birbirine çok benziyor. Ama şunu söyleyebiliriz, burun tıkanıklığı, 37-37.5 derece sinsi ateş, baş ağrısı, yaygın kas ağrısı, yorgunluk, boğaz ağrısı, terleme, halsizlik... Eğer bunların hepsine ‘evet’ diyorsanız bu grip… Gribin belirtilerinin yanında şiddetli baş ağrısı, öksürük ve buna eşlik eden koku ve tat kaybı varsa bu Covid. Yine de ayrım net değil. Bu yüzden bu belirtileri gösteren hastayı, PCR negatif de çıksa 3 gün boyunca karantinaya almak ve semptomlar yok olana kadar beklemek lazım. Peki hangi durumda endişelenmeliyiz? 38.5 derece ve üzeri yüksek ateşiniz varsa, solunum sıkıntısı geliştiyse, halsizlik ve kas ağrısı ciddi şekilde sürerse, hiç vakit kaybetmeden bir doktora gitmelisiniz… Eğer gripseniz bu bulguların 1-2 günde geçmesi lazım. Ama kesin ayrım ancak testle olur. Ancak unutmayalım, özellikle altta yatan bir kronik hastalığınız varsa, sadece koronavirüs değil, grip de öldürücü olabiliyor... COVID VE GRİP AŞILARINI AYNI GÜN OLABİLİRSİNİZ Peki Covid ve grip aşısı aynı zamanda olunabilir mi? Covid aşısında, özellikle daha önce hastalık geçirmiş olanlarda aşı reaksiyon oluşturuyor. Ateş çıkabiliyor, kas ağrısı oluyor, halsizlik yapıyor. Tabii grip ve Covid aşısının birlikte yapılması biraz daha sarsıcı olacaktır. Ama aşı yapılan yere ulaşımda zorluk varsa, aynı gün de yapılabilir. 3-4 gün ya da bir hafta arayla olunmasında ise hiçbir sakınca yok. Çünkü yanlış zihniyetler var, “Covid aşısı oluyorum, gripten korur” ya da “Grip aşısı olacağım, zaten Covid geçirdim, bana bir şey olmaz” gibi. Öyle bir şey yok. İkisi ayrı hastalık. Bu yüzden de bu iki aşıyı mutlaka olmak lazım. Tabii bir de maske kullanımı şart. Böylece hem grip hem de koronavirüsün bulaşması engellenmiş olur.
Çocuklarda Covid-19 oranı yüzde 8'den yüzde 30'a çıktı
Hocam okullar açıldı. Hasta sayınızda artış var mı? Şimdiden çocuklarda yüzde 8’den yüzde 30’a çıkan bir enfeksiyon pozitifliği var. Çok fazla öğrenci ve öğretmen görmeye başladık. Ama sadece Türkiye’de değil, dünyada da okulların açılmasıyla vakalar arttı. Gidişat ne olur peki? Çocukların eğitiminin aksamaması açısından kapanma olacağını sanmıyorum. Tabii ki çocuklar enfekte olacaklar, bu kaçınılmaz bir şey. Önemli olan çocukların sınıfta da maske takması, hijyene, havalandırmaya ve mesafeye dikkat edilmesi. Her 15 dakikada bir camlar 5 dakika açılıp sınıf havalandırılmalı. Teneffüslere gruplar halinde, sınıflar birbirine çok karışmadan çıkılmalı. Ayrıca evde ateşli, şüpheli hasta varsa hemen okula bildirilmeli. Çocuğun ateşi çıkarsa, burnu akıyorsa kesinlikle okula gönderilmemeli. En önemlisi de, ebeveynler mutlaka aşı olmalı ve 12 yaşından büyük çocuklarını da aşılatmalı. Önlemler bunlar. Tabii teoride böyle olsa da uygulaması çok zor bir süreç bu. Türkiye’deki vaka sayılarını nasıl yorumluyorsunuz? Rakamlar yüksek maalesef. Fransa genelinde vaka sayısı 10 binlerde, kayıp sayısı 100’lerdeyken, Türkiye’de hala günde 26 bin vaka, 230 kayıp oluyor. Biraz daha artacak diye düşünüyorum. Ama kapanma olacağını zannetmiyorum… Çünkü çocukların pandemide eve kapanmasından ötürü pedagojik gelişimlerinde gerileme oluyor ve bu gerileme otizme de dönebiliyor. 3-4 yaşındaki çocuklar yuvada arkadaşlarıyla sosyalleşiyor, oyun oynuyor. Ama neredeyse iki yıldır hiçbiri yuvaya gitmiyordu. Bu yüzden sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Agresiflik, içine dönme ya da otistik regresyon gibi… Otistik regresyon nedir? Çocuk kendi kendine oyun kurarken birden içine kapanıyor ve artık tamamen hayali bir dünyada yaşamaya başlıyor. Duvarlarla konuşuyor… Ama tekrar yuvaya başlayınca hastalık iyice geriliyor. Geriye dönüş var yani bu hastalıkta? Var tabii. Ama ailelerin çok dikkatli olması lazım. Daha erişkin, biraz da zemini olan bir çocukta ciddi kaygı bozukluklarına, daha sonra obsesif kompülsif bozukluğa ve depresyona dönüşebilir. Bu yüzden artık bazı okullarda rehberlik servisinin yanında psikolojik destek veriliyor. Çünkü çocukların ciddi bir travma ile okula başladıklarını gözlüyoruz. Ne tür travmalar? Çocuk sosyalleştikçe eğitilen ve gelişen bir varlık. Mesela yüz yüze eğitimden çok uzaklaşmış, özellikle iki senesini online geçirmiş, üçüncü sınıfa başlamış çocuklar arasında, “Ben okula niye gidiyorum?” diyenler var. Büyükler daha kolay adapte oluyorlar ama onların da kaygı katsayıları çok yüksek. Çok enteresan bir çalışma yapıldı, pandemide doğmuş bebekler, maskesiz insan gördükleri zaman ağlıyor. Bütün insanların maskeli olduğunu sanıyorlar ve maskesizlerden korkuyorlar. Peki yaşça büyük çocuklarda ne tür travmalar görülüyor? Ortaokula gidenler arasında ‘Ya okullar yine kapanırsa?’ kaygısı var. Ayrıca hastalanmak bir yana, bir de evdeki büyükleri hastalandırmaktan korkuyorlar.
Covid-19 geçirenlerin çoğu antidepresan kullanmaya başlıyor
Peki büyüklerde de bu tür sorunlarla karşılaşılıyor mu? Yaşlılarda evde kapalı kaldıkları için demans çok ilerliyor. Normal yaş gruplarında, yani işe giden, aktif olan ama kapanma sürecinde evde kalmak zorunda olanlarda ise ciddi kaygı bozuklukları ve depresyon görülüyor. Hastalık geçirenlerde ise ciddi bir şekilde tekrar hastalanma korkusu var. Ağır, zor bir süreç geçiriliyor tabii. Covid geçirmiş hastaların çoğu antidepresana başlıyor. Çünkü ciddi bir kaygı bozukluğu oluyor. İşini kaybetme korkusundan, eşini ve çocuklarını kaybetme korkusuna kadar… Koronavirüse yakalananların bir daha yakalanma oranı nedir? Benim baktığım hastalar arasında bu oran yüzde 2-3. İkinci kez koronavirüs geçiren kişi eğer aşısızsa hastalık ilkine göre çok daha ağır seyrediyor. İnsanlar o ağır süreci bir daha asla yaşamak istemiyor. Bu yüzden de bir daha hasta olmamak için çabalıyorlar. Bu defa da hijyen takıntısı çıkıyor ortaya. Temizlik yersiz bir endişeye dönüşebiliyor. Böyle kaygı bozukluğu yaşayanlar çok mu? ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi’nin verilerine göre koronavirüs geçirenlerin yüzde 40’ı mental ve davranışsal sorunlar yaşıyor. Depresyon, anksiyete, travma sonrası stres gibi… Yüzde 10.7’si ilk bir ay içinde intihar eğilimi gösteriyor. Yüzde 42’sinde kronik uykusuzluk, yüzde 38’inde konsantrasyon bozukluğu, yüzde 36’sında anksiyete, yüzde 34’ünde hafıza kaybı, yüzde 33’ünde depresif hal, yüzde 28’inde ise bilinç bulanıklığı görülüyor. Koronavirüsün kalpte, akciğerde bıraktığı hasarları az çok biliyoruz ama psikolojik tahribatlarını pek bilmiyoruz… Covid-19 çok faktörlü bir sistematik hastalık. İşte bu yüzden mutlaka aşı olunmalı.
Sadece mutasyonlarla değil, bir de hurafelerle savaşıyoruz!
Hurafeler virüsten bile hızlı yayılıyor ve pek çok insanın ölümüne sebep oluyor. Dr. Ayşe Fidan Baturalp, “Covid-19 varyantları kadar tehlikeli bir şey varsa o da hurafeler. Bunun bir sebebi de Covid-19’un sürekli değişime uğraması, belirsiz bir ortam yaratması... Birtakım şarlatanlar da bu ortamdan besleniyor ve bilimdışı komplo teorileri ortaya atıyor. ‘Vücudumuza çip yerleştirilecek… Bill Gates bizi yönetecek… Bu hastalık yaşlıların ölmesi için uyduruldu. Aslında basit bir viral enfeksiyon… Aşı kısırlık yapıyor’ gibi. Böyle olunca insanların kafası karışıyor. Kaygı bozuklukları artıyor. Oysaki aşı olanlarda ölüm oranı çok ama çok düşük. Ölenlerin yüzde 90’ından fazlası aşısız” diyor.