23 Kasım 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 14.04.2023 04:30 | Son Güncelleme: 23.04.2023 13:37

İlk Meclis’in son oturumu

16 Nisan günü toplanan Birinci TBMM, yapılacak seçim sonrasında yeni kadrosuyla göreve başlamak üzere çalışmalarına son verdi. Üç yıl önce 23 Nisan’da kurulan ve bağımsızlık savaşı veren TBMM, ikinci dönem birinci yasama yılının başlayacağı 11 Ağustos’a kadar tatile girdi
İlk Meclis’in son oturumu

İzzeddin Çalışlar / [email protected]

TBMM’deki son tartışmalar 9 Nisan oturumunda yaşanmış, öne çıkan konu milletvekili maaşları ve önceden muhasebeye girmiş evrakın ödenme yöntemleri olmuştu. Meclisin kapalı kalacağı süre içinde tamamlanması gereken işlerle ilgili görevlendirmeler kura çekimiyle yapıldı ve tıpkı yüz yıl sonra bugünlerde olduğu gibi milletvekili seçimi çalışmaları başladı.

Mustafa Kemal Paşa hiç zaman kaybetmeden seçim propagandasına başladı. 11 Nisan günü özel bir bildirge yayımlayarak doğrudan İstanbul halkına seslenmeyi tercih etti. “Yeni seçim devresini, İstanbul’la tam anlamıyla bir bağlantı kuramadan geçiriyoruz” diyen Gazi, işgal altında yaşayan başkentlilerden oyları bölmemelerine dair isteğini şu sözlerle ifade etti: “İstanbullular! Düşmanın gözü üzerinizdedir. Oylarınız parçalanacak mı? İstanbul’umuzun düşmana umut verecek bir oy bölünmesi yapmayacağına inanıyorum. Oyların bölünmesinin kimlerin yararına olacağını her an göz önünde tutmak öncelikli görevinizdir.”

Vatan gazetesi muhabiri Ahmet Şükrü’ye (Esmer) verdiği demeç de yine İstanbullulara yönelikti: “Basının ilkelerimizi iyice inceleyerek halka anlatmasını gerekli görüyoruz. Ben de birbiri ardına bildirgeler yayımlayarak halkı aydınlatmaya gayret edeceğim.”

Nitekim 14 Nisan günü Anadolu Ajansı muhabirine verdiği demeçte, özellikle eski İttihat ve Terakki Cemiyeti üyelerine yönelik bir uyarı mesajı iletti ve “Bugün kimse İttihat ve Terakki Cemiyeti veya onun partisi adına hareket etme yetkisine sahip değildir” dedi.

TBMM’nin kuruluşu sonrası, ilk yıl sonunda milletvekilleri arasında üç siyasi gruplaşma olmuş, oturma düzeni bile buna göre oluşmuştu. Hükümete yakın milletvekilleri sağ, muhalifler solda toplanıyor, ortada genellikle yaşlı ve tarafsızlar bulunuyordu. Önceleri Meclis’te fazla etkinlik göstermeyen muhalefet, 1922 başından itibaren giderek daha örgütlü hareket etmiş, “İkinci Grup” olarak adlandırılır olmuştu. En güçlü zamanında yüz yirmi kişiye kadar çıkan bu grup, saltanatın kaldırılmasından sonra zayıflasa da güçlü bir önder arayışına girmiş, Cemal Paşa (Mersinli), Hüseyin Avni (Ulaş), Hakkı Hami (Ulukan) gibi milletvekillerinin adları öne çıkmıştı. İkinci Grup varlık sebebini Meclis’in hâkimiyetini savunmak ve otokratik bir yönetim oluşmasını önlemek olarak görüyordu. Üyeleri arasında tam bir görüş birliği olmasa da aralarında çok sayıda eski İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi bulunuyordu. Son bir yıldır muhalefetin şiddetini artıran İkinci Grup üyeleri, hemen hemen her konuda hükümete karşı tavır alıyor, birçok yapısal uygulamayı sertçe eleştiriyorlardı. Meclis’e getirdikleri isteklerin çoğunlukla reddedilmesi de sertleşmelerini artırıyordu. Bazı üyeler hükümeti Yunan ordusu kadar zararlı gördüğünü dile getirmiş, hükümeti yasa dışı sayanlar çıkmıştı. İkinci Grup’un bu tavırları zaman zaman İtilaf Devletleri’ni ihtilal beklentisine ve bu durumdan yararlanma çabasına sokmuştu. Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a yönelik ilk çağrıları, bu yaşananları anımsatma ve İttihatçıların Meclis’e girmesini önleme amaçlıydı. Bunların yanında İkinci Grup’un varlığı TBMM’nin demokratik bir ortam olmasını sağlıyordu. Bu üyeler gerek gördüklerinde iyileştirme yapılmasına inandıkları konularda kendi içlerinde komisyon kurarak program hazırlayabiliyordu. Temelde iki grubun programı da Türkiye’nin ulusal sınırlar içinde özgür ve bağımsız bir devlet olup yönetimin ulusal egemenliğe dayanmasını, her bireyin din ve mezhep başta olmak üzere özgürlüklerinin korunmasını, yasal sınırlar içinde basın, eğitim, girişim ve toplantı serbestisi ve yasalar karşısında eşitliği savunuyordu. Gazi’nin seçimdeki hedefi ise Meclis’teki çoğunluğu karşıtlarına kaptırmamaktı.