İzzeddin Çalışlar
28 Ocak akşamı Hükümet Konağı’ndaki ziyafet gecenin geç saatlerine kadar sürdü. Gecenin sonunda Asım (Gündüz) Paşa’yı yanına çağıran Mustafa Kemal, ertesi sabah Fevzi ve Kazım Karabekir paşaları kaldığı köşkte çaya beklediğini söyledi. Sabah köşke gittiklerinde Mustafa Kemal ve Latife Hanım tarafından kapıda karşılandılar. Vali ile Kazım (Özalp) Paşa zaten oradaydı. Latife Hanım’ın kardeşleri Rukiye, Vecihe ve Ömer de misafirlerle ilgileniyordu. Salonda olağan bir sohbet sürse de herkes sıra dışı bir durum seziyordu. O sırada kapı açıldı ve Müftü Rahmetullah Efendi geldi. Mustafa Kemal müftüyü karşıladıktan sonra herkesin merakını gideren sözleri söyledi: “Genç olsaydım bu töreni başka türlü yapardım. Latife Hanım’ı bir ata bindirir, ben de bir ata atlayıp kaçırırdım; ama artık bunu yapacak yaşta değilim.” Sonra Fevzi Paşa’ya döndü ve nikah şahidi olmasını rica etti. Devletin tüm sırlarına vâkıf olan mareşal, o gün olacaklardan habersizdi. Kekeleyerek “Paşam hiç haberimiz yoktu... Ani bir karar olmuş” dedi. Oysa haber bir gün önce Ankara’ya bile ulaşmıştı. Gazeteci Recep Zühtü (Soyak), TBMM Özel Kalem Müdürlüğü’ne Gazi’nin kimlik kağıdının Göztepe’ye verildiğini, misafir olduğu evde sade bir törenle evleneceğini bildirmişti. Damadın yakın arkadaşı Mahmut (Soydan) da gazeteci Naşit Hakkı’ya (Uluğ) “Yarın çaya davetlisin ama kılık kıyafetin düzgün olsun!” diye fısıldamış, özel hayata dair haber yayınına izin olmadığını, o yüzden gazetecilik dürtülerini dizginlemesini tembihlemişti.
Latife Mustafa Kemal kitabının yazarları Ahmet Gürel ve Eren Akçiçek’in araştırmasına göre, nikaha elli kadar konuk davetliydi. Damat lacivert bir kruvaze takım giymiş, astragan kalpak takmıştı. Gelin ise koyu renk bir elbise ve rugan ayakkabıylaydı. Latife Hanım bir ara salondan ayrıldı ve bir başörtüsü takıp geldi. Gazi müftüye Latife Hanım’la evlenmeye karar verdiklerini söyleyip gerekenin yapılmasını istedi. Müftü ikisine de aynı soruyu sordu: “On dirhem gümüş mihri müeccel ve aranızda kararlaştırılan mihri muaccel ile hâzirun önünde evlenmeyi kabul ediyor musunuz?” Olumlu yanıt almasının ardından da duaya başladı. Müftü işi uzatınca Mustafa Kemal “İnşallah zaman kalır da vali bey de nikah kıyabilir” diye söylenince bir de resmi nikah kıyılacağı anlaşıldı. Bu işlem de köşkün yemek salonunda saat 17.00’de yapıldı. Damat misafirleri uğurlarken “Ben başı çekmiş oldum. Şu barış olsun da sıra Karabekir ile Ali Fuat paşalar ve Rauf Bey’e de gelsin” diyerek diğer bekarları uyarıyordu.