İzzeddin Çalışlar / [email protected]
20 Mart günü Konya’ya gelen Mustafa Kemal Paşa, Hükümet Konağı’ndan halka seslenirken “Egemenliğine doğrudan sahip olmanın değerini çok iyi anlayan ulusumuz, kutsal egemenliğine karşı baş gösterecek her tehlikeyi boğacaktır” dedikten sonra esnaf ve tüccarlar tarafından onuruna verilen yemekte de bir konuşma yaptı. “Bugün tek düşündüğüm konu kapitülasyonlar. Gerçekte fiilen kanımızı dökerek kaldırılmış olan kapitülasyonların bir daha dirilmemek üzere yokluğa gömülmesini sağlamalıyız. Ticaretimizin de sanayimizin de ekonomimizin de gelişip yükselmesi buna bağlı” diyen Gazi, Türk Ocağı’nda da gençlere şöyle seslendi: “Bildiğiniz gibi dünya üzerinde ulusçuluk ülküsünü çözüp dağıtmaya çalışan teorilerin hiçbiri uygulama alanı bulamamıştır. Çünkü tarih, yaşanan olaylar ve gözlemler, insanların arasında hep ulusallığın hâkim olduğunu göstermiştir. Ulusçuluk ilkesine karşıt eylem deneyimlerine rağmen ulus duygusunun ölmediği ve hep güçlenerek yaşadığı görülmektedir.” Türk Ocağı’ndan ayrılırken şeref defterine yazdıkları da şehre yönelik övgüler oldu: “Konya, farklı Türk devletlerinin yaşadığı bir öz Türk vatanı, asırlardan beri tüten büyük bir Türk ocağı, Türk kültürünün esaslı kaynaklarından biridir. Türk Ocağı da Konya Türklüğünün gerçek bir örneği olmalıdır. Bu ocaktan ulus duygusu ve ülküsünü daima ısıtıp aydınlatacak parlak alevler yükselmelidir.”
Hilâl-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) kadınlar şubesinin düzenlediği çay davetindeki dinleyicileri ise Konyalı hanımlardı. Onlara yönelik sözleri de şöyle oldu: “Daha güvenli, daha dürüst yürüyeceğimiz yollar var. Bu yol yüce Türk kadınını bütün çalışmaların ortağı yapmak, hayatı birlikte yürütmek, Türk kadınını bilimsel, ahlaki, toplumsal ve iktisadi alanlarda erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapmaktır.”