05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 04.11.2025 16:32 | Son Güncelleme: 04.11.2025 16:54

5 maddede ABD seçimleri

Donald Trump yönetiminin ikinci döneminde şimdiye kadar yapılan en önemli seçimler, büyük olasılıkla dramatik sonuçlar doğurmayacak ancak hakim anlatı değişebilir
5 maddede ABD seçimleri
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

ABD'de seçmenler, New York’un yeni belediye başkanını, Virginia ve New Jersey’nin bir sonraki valilerini belirlemek ve Kaliforniya’daki seçim bölgeleri düzenlemesi (redistricting) önerisi hakkında oy kullanmak üzere sandık başına gidiyor.

Donald Trump yönetiminin ikinci döneminde şimdiye kadar yapılan en önemli seçimler, büyük olasılıkla dramatik sonuçlar doğurmayacak. Zira bugünkü seçim alanlarının çoğunda güçlü favoriler bulunuyor: New York Belediye Başkanlığı için Zohran Mamdani'nin, Virginia valilik yarışında Demokrat Abigail Spanberger'in ve Kaliforniya’daki seçim bölgeleri referandumunda “evet” oylarının rahat bir zafer kazanması bekleniyor.

Bu sonuçların elbette gerçek dünyada önemli yansımaları olacak. Ülkenin en büyük şehri, önceki dönemlere kıyasla daha sol bir yönetim anlayışına kavuşacak. Virginia’nın Demokratların kontrolüne geçmesi ve Demokratlara avantaj sağlayacak seçim bölgesi düzenlemesi referandumunun kabul edilmesi, partinin 2026’da Kongre çoğunluğunu yeniden kazanma şansını artıracak.

Bunun yanı sıra, Georgia ve Pensilvanya’daki daha az dikkat çeken seçimler, bu eyaletlerde yaşayanların elektrik faturaları ve üreme hakları açısından da büyük önem taşıyor.

Huffington Post, ABD seçimlerine dair yakından takip edilmesi gerek 5 noktayı derledi: 

Anlatı değişiyor mu?

Donald Trump’ın 2024’teki seçim zaferinden bu yana hâkim olan hikâye, onun kaçınılmaz bir güç haline geldiği, Cumhuriyetçi Parti üzerindeki mutlak kontrolünü sürdürdüğü ve diğer kurumların giderek otoriterleşen tavırlarına karşı durmaya istekli olmadığı yönündeydi. Trump, o seçimde siyah, Latin ve Asyalı seçmenler arasında oy oranını artırmış, üstelik halk oylamasında da çoğunluğu elde etmişti.

Fakat son aylarda bu anlatıda çatlaklar oluşmaya başladı. Trump’ın ideolojik müttefiklerinin Jimmy Kimmel'ın programını yayından kaldırtma girişimi feci şekilde ters tepti. Trump karşıtı gösteriler, Amerikan tarihinin en büyük tek günlük protestosuna dönüştü. Son kamuoyu yoklamaları da Trump’ın popülaritesinin hızla düştüğünü gösteriyor; özellikle Latin kökenli seçmenler ve gençler, ekonomiyi düzeltme vaatlerini yerine getirmediğine inanarak ondan uzaklaşıyor.

Elbette, değişen anlatı tek başına gerçek bir güç anlamına gelmiyor. Bu, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) baskınlarını durdurmaya, yargıçları başkanın siyasi rakipleri hakkındaki suçlamaları düşürmeye zorlayamaz ya da Kongre’de Obamacare sübvansiyonlarının uzatılması lehine oy kullanmasına yetmez.

Ancak Demokratlar için güçlü bir seçim gecesi, Trump’ın popülerliğinin abartıldığı, ona karşı direnişin ise hafife alındığı yönündeki inancı güçlendirebilir ve bu düşünce zamanla büyüyen bir siyasi dalgaya dönüşebilir.

Zayıflayan bir Trump algısı, hem temkinli davranan bazı Demokratlardan, hem de hukuk, akademi ve iş dünyasındaki tarafsız sivil liderlerden daha fazla tepki görmesine yol açabilir. Bu durum, özellikle 2026 seçimlerinde koltuğunu kaybetme riski taşıyan Cumhuriyetçileri, başkanın politikalarına karşı çıkmaya teşvik edebilir.

Demokrat Senatör Tim Kaine (Virginia), HuffPost’a yaptığı açıklamada şöyle dedi:

“Bence Virginia ve New Jersey’de Trumpçılığın açık bir reddi, insanlara düşüncelerini daha rahat ifade etme cesareti verebilir.”

Cumhuriyetçi stratejistler ise, Trump’ın 2024 seçimlerinde New Jersey ve Virginia’da yaklaşık yüzde 6 farkla kaybettiği sonuçları korumanın bile parti için göreceli bir başarı sayılacağını söylüyor. Ancak Demokratlar bu farkı artırırsa, Trump’ın ikinci başkanlık dönemine dair siyasi anlatı yeniden şekillenebilir.

Yine de bazı Demokratlar, partinin gerçek anlamda siyasi dengeleri değiştirebilmesi için Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu yeniden kazanması ve Trump’ın davranışlarını denetleyecek hukuki bir denge mekanizması oluşturması gerektiği görüşünde.

 

Parti içi rekabet

Ulusal düzeydeki beklenti oyununun ötesinde, ABD’nin doğu yakasında Demokrat Parti içinde ayrı bir rekabet yaşanıyor. Sosyal medyanın en partizan kullanıcıları, ister Zohran Mamdani, ister Abigail Spanberger, isterse New Jersey valiliği için yarışan Temsilci Mikie Sherrill olsun kendi tercih ettikleri Demokrat adayın aslında Cumhuriyetçileri 2026 ve 2028 seçimlerinde yenmenin anahtarını temsil ettiğini kanıtlamaya çalışıyor.

Hem Spanberger hem de Mamdani, bulundukları yarışlarda açık ara favori. Tartışmalar, daha çok Spanberger’in 2017’de eski vali Ralph Northam’ın kazandığı yaklaşık yüzde 10’luk farkı aşarak kazanıp kazanamayacağı ve popüler olmayan Demokrat başsavcı adayı Jay Jones’u da peşinden sürükleyip sürükleyemeyeceği üzerine yoğunlaşıyor.

New York’ta ise dikkatler, Mamdani’nin bağımsız aday olarak yarışan Andrew Cuomo ve Cumhuriyetçi Curtis Sliwa karşısında seçmenlerin çoğunluğunu kazanıp kazanamayacağına çevrilmiş durumda.

New Jersey’de Sherrill hâlâ yarışın favorisi. Hiçbir ankette Cumhuriyetçi rakibi Jack Ciattarelli öne çıkmadı; ancak bazı anketler, farkın Demokratların arzu ettiğinden daha dar olduğunu gösteriyor. Eğer Sherrill’in yarışı başa baş giderken Mamdani açık farkla kazanırsa, birçok ilerici Demokrat, bu iki sonucu örnek göstererek solun seçmenleri harekete geçirmekte daha başarılı olduğu tezini öne sürecek.

Ancak bu karşılaştırma gerçeği tam olarak yansıtmıyor. New York City, yalnızca New Jersey’den değil, ülkenin hemen her yerinden çok daha Demokrat ve ilerici bir kent. Sherrill için daha uygun bir kıyaslama noktası, geçen yıl Senato’ya seçilen New Jersey Senatörü Andy Kim olabilir. Kim, eyalette Demokrat başkan adayı Kamala Harris’ten yaklaşık 4 puan daha iyi performans göstererek seçimi kazanmıştı.

Kim, eyaletin yıllardır süren katı ve içe kapanık siyasi düzenine duyulan tepkiyi başarılı bir şekilde mobilize etti. Buna karşın Sherrill, bu düzene karşı aynı eleştirel tutumu benimsemedi.

Demokratik Parti Ulusal Komitesi Başkanı Ken Martin, Salı günkü seçimlerden sonra partinin yüzü kim olacak sorusuna yanıt verirken Sherrill, Mamdani ve Spanberger’in ortak yönlerine dikkat çekti:

“Üçü de geçim derdi, ekonomi ve hayat pahalılığı gibi ‘mutfak masası meseleleri’ üzerine kampanya yürütüyor. Eyaletlerinin ya da New York City’nin özgün ihtiyaçlarına göre farklı yaklaşımları var; işte bu, Demokrat Parti’nin güzelliği.”

Martin sözlerini şöyle sürdürdü:

“Partimizde çok farklı bakış açıları olduğu için birçok farklı fikre sahibiz. Ama aynı hedefleri paylaşıyoruz ve şu anda adaylarımızın kampanyalarında bu ortak noktayı açıkça görebiliyorsunuz.”

ICE politikalarına tepki

New Jersey’deki Latin seçmenler, 2024 seçimlerinde en keskin yön değişimlerinden birini yaparak Trump’a yöneldi. Bu değişimde, eski Başkan Joe Biden’ın enflasyon, göç ve diğer birçok konuda bekleneni verememesi belirleyici oldu.

Ancak o günden bu yana tablo tersine döndü. Trump’ın Latin seçmenler arasındaki onay oranı sert biçimde geriledi. Bu hafta açıklanan UnidosUS anketine göre Latin seçmenlerin %64’ü Trump’ın performansını onaylamıyor; 2024’te Trump’a oy verenlerin %13’ü ise bir sonraki seçimde onu desteklemeyeceklerini söylüyor.

Trump’ın Latin seçmenler nezdindeki düşüşünde en büyük etkenlerden biri, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ile Sınır Devriyesi’nin yürüttüğü sert göçmenlik politikaları oldu.

Her iki partiden siyasi stratejistler de, New Jersey’de Latin nüfusun yoğun olduğu West New York, Passaic ve Union City gibi bölgelerdeki valilik seçim sonuçlarını yakından izleyecek. Amaç, ICE politikalarına karşı olası bir tepkinin işaretlerini görmek. Ancak asıl soru şu:

2024’te Trump’a oy veren Latin seçmenler bu kez Cumhuriyetçi Ciattarelli’ye mi yönelecek, Demokrat Sherrill’e mi dönecek, yoksa sandığa gitmemeyi mi tercih edecek?

Mamdani dalgası mı geliyor?

New York, nüfus yoğunluğu ve göçmen çeşitliliği bakımından Amerika’daki diğer tüm yerlerden çok daha farklı bir yapıya sahip. Ancak Zohran Mamdani’nin beklenen zaferi, büyük şehirlerde ilerici adayların belediye başkanlıklarını kazandığı küçük bir dalganın parçası olabilir. Seattle ve Minneapolis’te, ilerici rakipler ılımlı başkanları ciddi biçimde zorluyor.

Seattle’da mevcut belediye başkanı Bruce Harrell, ilerici aktivist Katie Wilson’ın güçlü çıkışıyla karşı karşıya.
Minneapolis’te ise Belediye Başkanı Jacob Frey, tercihli oy sistemiyle yürütülen bir seçimde birden fazla rakiple mücadele ediyor.

En ciddi rakibi olan Omar Fateh, hem 30’lu yaşlarında Müslüman bir ilerici olması hem de taban desteğiyle yükselmesi nedeniyle sık sık Mamdani ile karşılaştırılıyor. Minneapolis seçiminde ana tartışma konusu polis reformu.

Floyd’un ölümünün beşinci yıldönümünde yapılan seçimde Frey, polis sayısını artırma vaadiyle ilerliyor; Fateh ise onu, George Floyd’un öldürülmesinin ardından gerekli reformları yapmamakla suçluyor. Seattle’da ise tablo farklı:

Son 20 yılda hiçbir belediye başkanının yeniden seçilmediği şehirde, şehrin Trump yönetiminin hedefi haline gelme olasılığı gündemdeyken Harrell, Wilson’ın “böylesine karmaşık bir şehri yönetmek için yeterince deneyimli olmadığını” savunuyor.

Georgia’dan gelen sinyaller

Salı gecesi yapılacak seçimlerde, ülke genelinde denge eyaletleri arasında yalnızca Georgia ve Pennsylvania seçmen sandık başına gidiyor. Bu eyaletlerdeki sonuçlar, siyasi atmosferin ve seçmen eğilimlerinin ülke genelinde nasıl şekillendiğine dair önemli ipuçları verebilir.

Bazı sonuçlar şimdiden öngörülebilir durumda. Pennsylvania’da, Demokrat valiler tarafından atanmış üç eyalet Yüksek Mahkeme yargıcının görevde kalması bekleniyor. Sağcı gruplar, Demokratların çoğunlukta olduğu mahkemenin dengesini değiştirmek amacıyla bu isimleri görevden almak istese de başarı şansı düşük görünüyor. Söz konusu mahkeme, son yıllarda oy kullanma hakkını ve kürtaj hakkını koruyan kararlar almış ve Trump’ın 2020 seçim sonuçlarını iptal etme girişimini reddetmişti.

Asıl belirsizlik ise Georgia’da. Burada iki Demokrat aday olan Peter Hubbard ve Alicia Johnson, eyaletin kamu hizmetlerini denetleyen Georgia Kamu Hizmetleri Komisyonu’na seçilmek için yarışıyor. Eğer kazanırlarsa, 2006’dan bu yana Georgia’da federal olmayan bir eyalet makamını kazanan ilk Demokratlar olacak.

Bu yarış, aynı zamanda yüksek elektrik fiyatları etrafında şekillenen Demokrat söyleminin ne kadar etkili olduğunu ölçmek için de önemli bir test. Bu konu, tıpkı Virginia ve New Jersey’de olduğu gibi, seçmenlerin gündeminde üst sıralarda yer alıyor.

Çevreci örgüt Georgia Conservation Voters, seçim kampanyasına 2,2 milyon dolardan fazla kaynak ayırdı ve Cumhuriyetçi görevdeki üyeleri, düzenlemekle yükümlü oldukları enerji şirketlerinden bağış almakla suçlayan reklamlar yayımladı.

Kaynak: Gazete Oksijen