Bugünlerde, Amazon Nehri kıyısında gerçekleştirilen COP30 İklim Zirvesi kapsamında iş insanlarından devlet liderlerine bir grup nüfuzlu insan eylem planları geliştirmek üzere çeşitli salonlar ve toplantı odalarında bir araya geliyor.
Her delegasyonun kendi çıkarları var ve Birleşmiş Milletler iklim müzakerelerinde her şey uzlaşma üzerine kurulu. Ancak bu durum, Avustralya’nın Belém’de yürüttüğü paralel müzakerelerde karşılaştığı sorunları da gözler önüne seriyor.
BBC'nin aktardığına göre, uzun süredir Avustralya ile Türkiye arasında, gelecek yılki COP zirvesinin nerede düzenleneceği konusunda bir tartışma yaşanıyor. Görüşmelerin gelecek hafta sona ermeden nihayete ermesi gerekiyor; aksi takdirde ev sahipliği, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin merkezi olan Bonn’a devredilecek.
Brezilya, bu sorunun çok daha önce çözülmesini isterken, COP koridorlarındaki sessiz tartışmaların yakında yükselen bir gürültüye dönüşeceği kaygısını taşıyor.
Seneye gündem Pasifik
2022 yılında Avustralya, COP31’i Pasifik ile birlikte ortak ev sahipliği yapmak üzere güçlü bir teklif sunmuştu. Brezilya’daki yağmur ormanlarının ardından, bu kez denizler gündeme gelecekti. Pasifik adaları, yükselen deniz seviyelerinden en çok etkilenen bölgeler arasında bulunuyor.
Avustralya için bu adım, hem komşularına bağlılığını göstermek hem de iç siyasette pozitif bir imaj yaratmak anlamına geliyordu. Ayrıca Çin’in etkisinin arttığı Pasifik bölgesinde Avustralya’nın konumunu güçlendirmek, bölgeyi dünya gündemine taşımak açısından da stratejik bir avantaj sağlıyordu.
Taraflar ısrarcı
Ancak zamanla Avustralya’nın Pasifik ile ortak ev sahipliği planı zayıfladı ve başarısız olma ihtimali doğdu. Avustralya, uzun süredir zirveye ev sahipliği yapma konusunda geniş destek aldığını iddia ediyor. Türkiye ise kendi ev sahipliği talebinde ısrarcı. Bu durum, Avustralya’nın iklim lideri olarak itibarını güçlendirme çabalarını zorlaştırıyor. Geçtiğimiz hafta COP liderler toplantısında İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron katılırken, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Avustralya Başbakanı Anthony Albanese katılmadı; bu durum, Avustralya’nın kararlılığını göstermesi açısından olumsuz algılandı.
Ev sahipliği, Albanese’nin seçim vaatlerinden biriydi ancak herkes tarafından desteklenmiyor. COP’ü Avustralya’ya getirme maliyetinin yaklaşık 1 milyar Avustralya doları olduğu belirtiliyor. Destekçiler ise zirvenin yatırım ve turizm açısından fayda sağlayacağını savunuyor, özellikle Adelaide şehrine ekonomik katkı bekleniyor.
Ancak Avustralya’nın kaybedecek çok şeyi de var. Ülkede kişi başına düşen karbon emisyonlarının yüksekliği ve dünyanın en büyük kömür ve doğal gaz ihracatçılarından biri olması, hükümetin iklim politikasını sorgulayan eleştirilerin merkezinde yer alıyor.
Başbakan Albanese, emisyonları 2035 yılına kadar 2005 seviyelerinin %60–72’sine düşürmeyi taahhüt etmiş olsa da, büyük gaz projeleri uzatıldı ve fosil yakıt ihracatı Avustralya ekonomisi için kritik önem taşıyor. İklim ve enerji bakanı Chris Bowen, Avustralya’nın COP’e ortak ev sahipliği yapmasını güçlü bir şekilde savunurken, Başbakan Albanese ve Dışişleri Bakanı Penny Wong’un konuya daha temkinli yaklaştığı bildiriliyor. Avustralya, bu süreçte yoğun uluslararası denetim altında olmayı göze almak istiyor mu, tartışması sürüyor.
Kaynak: Gazete Oksijen
