22 Aralık 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 05.11.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:17

Bosna-Hersek’te parçalanma tehdidi

Bosna Hersek, ülkedeki Sırp Cumhuriyeti lideri Dodik’in tehditleriyle çatırdıyor. The Guardian gazetesinden Julian Borger, BM’ye sunulan belgelere yansıyan tehlikeyi kaleme aldı
Bosna-Hersek’te parçalanma tehdidi

Uluslararası toplumun Bosna-Hersek’teki baş temsilcisi, ülkenin parçalanma tehlikesinin yakın olduğunu, çatışmalara dönme ihtimalinin “son derece gerçekçi” göründüğünü belirtti.  Sırp ayrılıkçılar Bosna Ulusal Ordusu'nu ikiye bölerek kendi ordularını kurma tehdidinde bulunuyor. Bosna-Hersek Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt BM’ye verdiği ve Guardian’ın ulaştığı raporda, bu tehdidin gerçeğe dönüşmesi halinde ülkenin yeni bir savaşa sürüklenmesini önlemek adına daha fazla uluslararası barış gücünün Bosna’ya gönderilmesi gerekeceğini bildirdi.  Bosna’daki Uluslararası Barış Gücü şu anda geriye kalan 700 kişilik AB kuvvetinden (EUFOR) oluşuyor. NATO da Saraybosna’daki karargâhıyla resmi ve küçük bir dayanak olmayı sürdürüyor. Her iki unsurun görev süresinin bir yıl uzatılması, çarşamba günü BM Güvenlik Konseyi’nde onaylandı.  Rusya yüksek temsilcinin yetkilerini tanımadığını söylüyor.  Almanya’nın eski bakanlarından Schmidt, ağustos ayında göreve geldikten sonra verdiği ilk raporda, Bosna’nın “savaş sonrası dönemdeki en büyük varoluşsal tehditle” karşı karşıya olduğu uyarısını yaptı.  Bosnalı Sırp lider Milorad Dodik, son 25 yılda uluslararası destekle kurulan ulusal ordu da dahil olmak üzere, devlet düzeyindeki kurumlardan çekilip yeni bir Sırp ordusu oluşturma tehdidinde bulunuyor. Dodik 14 Ekim’de yaptığı açıklamada, Bosna ordusunun kışlalarını kuşatarak onları ülkenin Sırp kesimi olan Republika Srpska’dan (Sırp Cumhuriyeti) çekilmeye zorlayacağını söyledi. Hatta Batı’nın askeri müdahaleye kalkışması halinde, muhtemelen Sırbistan’a ve Rusya’ya referansla, Sırp davasını desteklemeye söz vermiş “dostlarının” bulunduğunu ekledi.  Bosnalı Sırp polisler geçen ay Jahorina Dağı’nda “terörle mücadele” tatbikatı gerçekleştirdi. 1992-95 dönemindeki kuşatma sırasında Sırp güçleri Saraybosna’yı bu bölgeden bombardımana tutmuştu.  Schmidt Cuma günü BM Genel Sekreteri António Guterres’e verdiği raporda, “Bu durum, her ne kadar resmen ilan edilmemiş olsa da ayrılmaya eşdeğer” diye yazdı. Schmidt, Dodik’in yaptıklarının “sadece ülkenin ve bölgenin barış ve istikrarını tehlikeye atmakla kalmadığını, uluslararası toplumun bu hamleyi cevapsız bırakması halinde bizzat Dayton Anlaşması’nı hükümsüz kılabileceğini” belirtti.  Yüksek temsilci Bosna ulusal kolluk kuvvetleri ile Bosnalı Sırp polisi arasındaki çatışma ihtimaline dikkat çekti. Schmidt, “Bosna-Hersek silahlı kuvvetlerinin iki veya daha fazla orduya bölünmesi durumunda uluslararası asker varlığının gözden geçirilmesi gerektiği” uyarısında bulundu.  “Mevcut duruma müdahale etmemek Dayton Anlaşması’nı tehlikeye atar; kaldı ki Bosna-Hersek’teki olası istikrarsızlığın daha kapsamlı, bölgesel sonuçları da olur” diyen Schmidt, şunları ekledi: “Yeni bir bölünme ve çatışma ihtimali son derece gerçekçi görünüyor.”

Rusya bastırıyor

Schmidt’in uyarıları geldiğinde, BM Güvenlik Konseyi EUFOR ve NATO karargahlarının barış gücü görevini uzatmak üzere oylama yapacağı yıllık toplantısına hazırlanıyordu. Kremlin, Dayton Barış Anlaşması’nın uygulanması için oluşturulan çok uluslu Barışı Uygulama Konseyi’nin Schmidt’i göreve getirmesine itiraz ediyor ve temsilcinin yetkilerini tanımıyor.  Görüşmelere yakın bir diplomat, “Rusya’nın esas isteğinin yüksek temsilcinin konseye brifing vermesini önleyerek onu yetkisiz kılmak olduğunu sanıyorum” diye konuştu.  Berlin merkezli düşünce kuruluşu Demokratikleşme Politikası Konseyi’nin kurucu ortağı Kurt Bassuener konu hakkında şunları söyledi: “Görünüşe bakılırsa Amerikalılar, İngilizler ve Fransızlar geçmiş kararlar boyunca yüksek temsilciye yapılan basmakalıp, beylik bir dille yapılan referansları fiilen ortadan kaldırmaya karar vermişler“. Bu durum yüksek temsilciyi hukuken etkisiz hale getirmiyor olsa da siyaseten kesinlikle böyle bir anlamı var.” EUFOR’un tezkeresi uzatılsa da AB’nin Bosna’daki asker sayısını artırmaya gönlü yok. Macaristan başta olmak üzere bazı AB üyeleri Dodik’i destekliyor. Bosnalı siyaset bilimci Jasmin Mujanoviç, Dodik hakkında şunları söylüyor: “Bence yaptıklarının yanına kâr kalacağı ihtimali üzerine kumar oynuyor. Çok zayıf bir ihtimal, ama bunun için olayların ortasında sürekli yeni bir şeyler uyduruyor. Ortaya çıkacak kafa karışıklığı ve gecikme yüzünden hem Saraybosna’nın hem de uluslararası toplumun harekete geçemeyeceği, sonuçta uluslararası anlamda ciddi bir sonuçla karşı karşıya kalmayacağı fikrine güveniyor.”
1995'te Bosna Savaşı'nın sonunu getiren Dayton Anlaşması imzalandı.
1995'te Bosna Savaşı'nın sonunu getiren Dayton Anlaşması imzalandı.

Dodik kontrolden çıktı

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Gabriel Escobar geçen hafta Kongre’de yaptığı konuşmada ABD’nin Bosna’daki “yasa dışı ve istikrarı bozucu her tür eylemin bedelinin ödetilmesi” için AB ile birlikte çalıştığını belirtti. Ancak Biden yönetiminin NATO barış gücüne geri dönüşü destekleyip desteklemeyeceği belirsiz. Bosna merkezli düşünce kuruluşu Populari'nin başında bulunan Alida Vračić’e göre, süregelen ve gitgide kötüleşen kriz ortamı, ülkedeki liderlere kendi başarısızlıklarını örtme imkanı sağlıyor.  Vračić’e göre, “Dodik kontrolden çıkmış durumda ama genel olarak siyasetçiler krizden fayda sağlamaya çalışıyor ve bekleneceği üzere, bu durumun gerçek kaybedeni vatandaş oluyor.” “Tartışmak işlerine geliyor; çünkü Saraybosna’nın hava kirliliğinden boğulması, bölgesel hükümetlerin Covid-19 krizi sırasında zimmetine para geçirmesi, Saraybosna’daki ölüm sayılarının savaş döneminden bile çok olması, ülkenin yarısının yoksulluk içinde yaşaması, şu ana kadar sıfır reform yapılmış olması, parlamentoda aylardır tek bir kanunun bile görüşülmemiş olması gibi gerçeklere ve anlamlı tartışmalara yer kalmıyor.”

AB politikası iflas etti 

Bosna-Hersek’teki sorunların temelinde yatan faktörlerden biri de AB’nin genişleme politikasının iflas etmesi. Bölgenin önemli bağımsız gazetecilik Kurumlarından Balkans Insight, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in “Bosna Hersek ve tüm Batı Balkanlar'ın Avrupa Birliği'ne ait olduğu” söylediğini ancak bunun pratik yansımalarının yetersiz olduğunu söyledi. Ziyaret, Bosnalı Sırpların ayrılık taleplerinin yükseldiği bir dönemde geldi.  Eski Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’in geçtiğimiz hafta Project Syndicate’a yazdığı ve Oksijen’in de yayınladığı yazıda, Bosna-Hersek’in ve genel anlamda Balkanların AB için önemi vurgulanmıştı. Fischer’e göre “'Bugüne kadar AB’nin elinde gerçekten etkili olan bir tek güvenlik politikası aracı vardı: Birliğe katılma vaadi. AB’nin bölgeye verdiği geçmiş vaatlere duyulan güven buharlaşacak olursa, bunun arkasından agresif milliyetçiliğin hortlaması ve neticede savaşa dönüş koşullarının oluşması muhtemel.” Fischer, bu durumun AB için ikinci bir tehlikesine daha işaret ediyor: “Rusya ve Çin, AB’ye karşı Balkan kozunu oynama konusunda ne kadar hevesli olduklarını şimdiden göstermiş durumda.” 

Dodik ne istiyor?

Sırp lider Dodik, Batılı güçleri “Müslüman bir devlet kurmaya çalışmakla” suçluyor. Merkezi ordudaki Sırp güçlerinin en az yüzde 80’inin Sırp Cumhuriyeti’nin özerk ordusunun bir parçası olmak istediğini ileri sürüyor.
Milorad Dodik
Milorad Dodik
Bosna Savaşını sona erdiren Dayton Anlaşması’nın imzalanmasından sonra kurulan ve anlaşmanın sivil yönlerinin uygulanmasından sorumlu olan Yüksek Temsilcilik’in kararlarını kendi bölgesinde tanımama hakkı istiyor. Bu, özete Bosna-Hersek yasalarını tanımamak anlamına geliyor. Bunların karşılığında AB yardımları kesilirse Çin ve Rusya’ya güvenebileceğini söylüyor. Şu an Bosna-Hersek’in en büyük finans kaynakları Avrupa Yatırım Bankası, Dünya Bankası ve IMF.   AB’yi ayrıca ülkenin yetenekli genç iş gücünü almakla suçluyor.

Bosna-Hersek’i kim yönetiyor?

Bosna-Hersek, iki meclisli, bir yasama organlı ve üç büyük etnik grubun her birinden bir üyeden oluşan üç üyeli bir cumhurbaşkanlığı sistemiyle yönetiliyor. Ülke büyük ölçüde ademi merkeziyetçi olduğundan merkezi hükümetin gücü oldukça sınırlı.  Ülke Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti olmak üzere iki özerk kuruluştan ve kendi yerel yönetimi tarafından yönetilen üçüncü bir birim olan Brčko Bölgesi'nden oluşuyor. Ülkede 10 kanton yönetimi var.  Worldmeter’ın güncel rakamlarına göre ülkenin nüfusu 3 milyon 250 bin. Bu nüfusun yüzde 50’den biraz fazlası Bosnalı Müslümanlandan, yüzde 30’un biraz üstü de Sırprlardan oluşuyor. Ülkenin gayrisafi yurt içi hasılası 2020’de 19.8 milyar dolar kadardı.