Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurul Salonu'nda düzenlenen Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferansı'na katıldı. Konuşmasına, konferansın eş başkanlıklarını üstlenen Fransa ve Suudi Arabistan'a şükranlarını sunarak başlayan Erdoğan, "Filistin Devleti'ni tanıma kararı alan ülkeleri tebrik ediyorum. Bu adımın ve izleyen girişimlerin iki devletli çözümün hayata geçirilmesini, hızlandırmasını diliyorum" diye konuştu.
Bölgede yaklaşık 2 yıldır İsrail hükümetinin artan saldırı sebebiyle büyük bir insani felaket yaşandığını dile getiren Erdoğan, "65 bini aşkın insanın hayatına mal olan Gazze'deki katliam tüm şiddetiyle sürüyor. Elini vicdanına koyan hiç kimse yaşananları kabul edemez. Dahası böyle bir soykırıma sessiz kalamaz. Netanyahu hükümetinin amacı, Filistin Devleti'nin kurulmasını imkansız hale getirmek, Filistin halkını da mümkün olduğunca göçe zorlamaktır" ifadelerini kullandı.
"İşgal ve ilhak politikalarının hedefi, iki devletli çözüm vizyonunu öldürmek"
"Bu olumsuz gelişmelerin ortasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinin de olduğu bir grup ülkenin Filistin Devleti'ni tanıma kararı alması son derece önemli, tarihi bir karardır." vurgusunu yapan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın bugün bizimle birlikte olmasını arzu ederdik. Buna rağmen bugün söz alan tüm katılımcıların, aynı zamanda Filistin halkının da sesi olmasını çok ama çok kıymetli buluyorum. Şu da bir gerçek ki bugün Filistin davası artık dünyaya mal olmuştur. Bu salondaki katılım, bunun en güzel ispatıdır. Avrupa'da, Asya'da, Amerika'da ve Afrika'da sokakta, sosyal medyada, basında 'Özgür Filistin' nidalarına daha önce hiç duymadığımız kadar tanık oluyoruz. Şu çelişki buradaki dostlarım dahil kimsenin dikkatinden kaçmamalıdır. Holokost zulmüyle kökü kazınmak istenen bir toplumu yöneten, Netanyahu hükümeti aynı toprağı, suyu, havayı, denizi paylaştığı binlerce yıllık komşularına soykırım uyguluyor. Bu zulmün karşısında durmak, uluslararası toplumun hukuki bir görevi olduğu kadar vicdani sorumluluğudur. Uluslararası toplum Batı Şeria'daki yayılmacılığı, Doğu Kudüs'teki oldubittileri ve bölgede istikrarsızlığı yayma girişimlerini durdurmak zorundadır. Aksi takdirde ne bir uluslararası düzenden ne de evrensel değerlerin savunulmasından söz edilebilir.
Derinleşen işgal ve ilhak politikalarının hedefi açıktır. İki devletli çözüm vizyonunu öldürmek, Filistin Devleti'nin yaşayabileceği zemin bırakmamak, Filistin halkını sürgün etmek ve bölgede yayılmacı emellerini hayata geçirmek. Buna asla izin verilemez."
İletişim Başkanlığı: Mikrofon otomatik olarak kapandı
Konuşmasının 5 dakikayı aşması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mikrofonu kapandı. İletişim Başkanlığından yapılan açıklamada, konferansın usullerine göre, devlet ve hükümet başkanlarının konuşmaları için 5 dakika, diğer konuşmacılar için ise 3 dakika süre öngörüldüğü belirtildi.
Erdoğan'ın konuşmasının da bu çerçevede 5 dakikalık süreyle sınırlı tutulduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Dolayısıyla, konuşma sırasında Cumhurbaşkanımızın konuşturulmaması ya da sözünün kesilmesi söz konusu değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşması, zaman zaman alkışlarla kesildiği için belirlenen süreyi aşmış, teknik düzen gereği mikrofon 5. dakikanın sonunda otomatik olarak kapanmıştır. Cumhurbaşkanımız konuşmasını kısa bir süre sonra tamamlamıştır."
AK Parti'li Acar, konuşmanın kalanını paylaştı
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Faruk Acar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konferanstaki konuşmasının kalan kısmını sosyal medya hesabından paylaştı. Acar'ın paylaşımına göre, Erdoğan'ın konuşmasının devamı şöyle:
"Artık ateşkesin ilanı, Gazze’ye insani yardımların engelsiz şekilde girişinin sağlanması ve İsrail’in Gazze’den güçlerini çekmesi gerekiyor. Gazze, Filistin’in ayrılmaz bir parçasıdır ve Filistinlilere aittir. Filistinlilerin kendi topraklarını nasıl idare edeceklerini de yine kendileri belirleyecektir. Değerli dostlarım, Filistin’in Birleşmiş Milletler’e tam üyeliğinin de artık vakti gelmiştir. Filistin’in kurumsal kapasitesinin artırılması, mali ve teknik desteklerin güçlendirilmesi, UNRWA gibi insani yardım kuruluşlarının faaliyetlerinin sürdürülmesi mühimdir. Biz, Türkiye olarak, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti vücut bulana kadar mücadeleye azimle devam edeceğiz. Buradan tüm Filistinli kardeşlerime, özellikle mazlum Gazze halkına en kalbi selamlarımı gönderiyorum."
Kaynak: AA

