Vatandaşlarının daha fazla çocuk sahibi olması için uğraşan Çin yeni bir anket başlattı. Toplam 150 bölgede 1.500 toplulukta 30.000 katılımcıyı kapsayacak olan anket, halkın ebeveynliğe yönelik tutumlarını etkileyen faktörleri belirlemeyi amaçlıyor. Ayrıca ailelerin karşılaştığı zorlukları keşfetmeyi ve çocuk doğurma konusundaki korku ve isteksizlik duygularını analiz etmeyi amaçlıyor. Devlet destekli Global Times'ın haberine göre, Ulusal Sağlık Komisyonu'nun Çin Nüfus ve Kalkınma Araştırma Merkezi'ne göre, veriler doğurganlığı destekleme politikalarını geliştirmek ve yeni teşvik tedbirleri oluşturmak için bilimsel kanıt sağlayacak.
Çin'in tek çocuk politikasının 2016 yılında sona ermesine ve çocuk yetiştirmeyi teşvik etmek için tasarlanan diğer önlemlere rağmen, Çin'in doğum oranı düşmeye devam ediyor. Bu oran 2017'de 12,43 iken 2023'te 1.000 kişi başına 6,39 ile rekor düşük seviyeye geriledi. Yeni doğan bebek sayısı 2016'da 18,8 milyondan 2023'te 9,5 milyona düşerek neredeyse yarı yarıya azaldı ve 1949'dan bu yana en düşük rakama ulaştı. Devam eden bu eğilim Çin'in geleceği açısından önemli sonuçlar doğuruyor. Küçülen işgücü ve yaşlanan nüfus, dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin uzun vadeli canlılığını tehdit edebilir, sosyal refah sistemlerini zorlayabilir ve potansiyel olarak ekonomik üretkenliği engelleyebilir.
Veri desteği ile politikayı iyileştirecekler
Renmin Üniversitesi Nüfus ve Kalkınma Çalışmaları Merkezi'nden demograf Song Jian, Çin'in iki çocuk politikasını 2021 yılında aile başına üç çocuğa izin verecek şekilde yükselttiğini vurguladı. Song, politika değişikliğinin doğum oranlarındaki düşüş eğilimini henüz tersine çeviremediğini belirtti. Global Times'a verdiği demeçte, üç yıldır yapılmayan anketin tek başına bir çözüm olmadığını, ancak 'veri desteği ile politika çerçevesinin iyileştirilmesine yardımcı olacağını' kabul etti.
Çin'in doğurganlık oranı 2023'te 1.0'a düşerek art arda yedinci düşüş yılını geride bıraktı. Genel nüfus azalmaktadır ve 2022 yılı, Büyük Çin Kıtlığı'nın ardından 1962'den bu yana ilk nüfus düşüşüne işaret ediyor. Bu demografik eğilimler, Çin'in 65 yaş ve üzerindekilerin nüfusun yaklaşık yüzde 20'sini oluşturacağı süper yaşlı bir toplum olma eşiğinde olmasıyla daha da artıyor. Dünya Bankası'na göre, bu rakamın önümüzdeki yirmi yıl içinde yüzde 28'e çıkması ve ülkenin ekonomik ve sosyal istikrarını daha da zorlaması bekleniyor. Hükümet, yerel teşvikler ve hayat pahalılığını azaltmaya yönelik politikalar da dahil olmak üzere çeşitli doğurganlığı destekleyici tedbirler uygulamış olsa da, bu çabalar doğum oranlarındaki düşüşü tersine çeviremedi.
