05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 22.07.2025 10:35 | Son Güncelleme: 22.07.2025 10:48

'Ey İran' marşıyla başlayan yeni 'nasyonel' dönem: Rejim değişikliğine karşı milliyetçilik kartı

İsrail ve ABD’nin saldırılarının ardından, İran liderliği halkı etrafında toplamak için yıllarca dışladığı milliyetçi marş ve sembollere yöneldi.
'Ey İran' marşıyla başlayan yeni 'nasyonel' dönem: Rejim değişikliğine karşı milliyetçilik kartı
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Erika Solomon and Sanam Mahoozi / New York Times

İsrail ve ABD saldırılarının yarattığı öfke, Tahran yönetimini milliyetçi bir dalgaya yöneltti. İslam Cumhuriyeti, yıllarca uzak durduğu yurtsever marşları ve sembolleri şimdi halkı etrafında kenetlemek için kullanıyor. Ancak uzmanlar, bu dalganın kalıcılığı konusunda şüpheli.

Aşura törenlerinde sürpriz: 'Ey İran' marşı talimatı

Etkinlik, İran’ın Şii Müslümanlar için düzenlediği ritüel yas dönemi Aşura’nın tüm alışıldık unsurlarını barındırıyordu. Siyahlara bürünmüş, diz çökmüş kalabalıklar hep birlikte göğüslerini dövüyordu. Ardından İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, sloganları yöneten ilahiciyi yanına çağırdı ve kulağına bir şeyler fısıldadı.

Gülümseyen ilahici, İslam Cumhuriyeti’nin dini bir töreninde kısa süre önce hayal bile edilemeyecek bir şarkıya başladı: “Ey İran, İran”, yani bir yurtsever marş.

“Ruhumda ve bedenimde sen varsın ey vatan,” diye seslendi. Kalabalık da sözleri ona eşlik ederek tekrar etti: “Senin için titremeyen yürek harap olsun.”

Savaşın ardından yeni bir söylem

İran, İsrail ile girdiği ve ABD’nin de kısa süreliğine katıldığı savaştan derin yaralarla çıktı. Ülkenin askeri savunmaları zayıflatıldı, nükleer programı ağır darbeler aldı ve 12 gün süren savaşta sivil kayıplar büyük bir yıkım yarattı.

Bu kasvetli tabloya rağmen, İran’ın liderleri bir fırsat görüyor. Saldırılara yönelik öfke, güçlü bir milliyetçi duygular patlamasına yol açtı ve hükümet, karşı karşıya olduğu zorlu ekonomik ve siyasi krizler karşısında bu dalgayı bir yurtseverlik anına dönüştürmeyi hedefliyor.

Kadim semboller sahneye çıkıyor

Sonuç, İran’ın muhafazakar teokrasisinin sıklıkla uzak durduğu, İslam devrimi öncesi mirasını ve antik folkloru sahiplenen milliyetçi sembollere yönelik bir kucaklama oldu.

Şiraz’ın antik sokaklarında, bir reklam panosunda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, üçüncü yüzyıl Pers kralı Şapur I’in heykelinin önünde diz çökmüş halde tasvir ediliyor; bu sahne, antik Persepolis kalıntılarındaki kabartmaların bir yansıması.

Tahran’ın popüler alışveriş bölgelerinden Vanak Meydanı’nda ise, İran’ın sınırlarını bir okla çizen mitolojik kahraman Arash the Archer’ın bir tasviri yer alıyor. Ancak bu kez Arash’ın yayı, İslam Cumhuriyeti’nin fırlattığı füzelerle dolu.

Milliyetçilik dalgası etkili olacak mı?

“İran’a yönelik saldırının ardından Şii kimliği ile İran milliyetçiliğinin kaynaşmasına tanıklık ediyoruz,” diyor Tahran Üniversitesi’nde hukuk profesörü ve tanınmış siyasi yorumcu Muhsin Borhani.

Halkın duygularına dair güvenilir bir anket verisi bulunmadığından, bu yurtseverlik dalgasının ne kadar etkili olduğu hem İranlılar hem de uzmanlar arasında hararetli bir şekilde tartışılıyor.

Bazı İranlılar, bu yeni milliyetçilik patlamasının hükümetin popülaritesini artıracağına şüpheyle yaklaşıyor ve bunun yalnızca İsrail ile ABD saldırılarına karşı yaygın öfkeyi yansıttığını söylüyor.

Savaş beklentileri tersine döndü

İsrail’in saldırılarından önce bazı İran uzmanları, yaz aylarında iç karışıklıklar bekliyordu: Ülkede ekonomik kriz derinleşirken su, elektrik ve yakıt tedariki sıcaklıkların artmasıyla birlikte sekteye uğramıştı.

Ancak savaş beklenenin aksine farklı bir etki yarattı. Artık bazı İranlılar, internet erişiminin kısıtlanması gibi daha fazla hükümet kısıtlamasına katlanmaya istekli görünüyor. İran hükümeti ayrıca, “casus ve ajanlar” olduğunu iddia ettiği kişilere karşı büyük bir baskı dalgası başlattı; ancak insan hakları grupları, bu operasyonların muhalifler ve azınlıkları da hedef aldığını söylüyor.

'Ulusal gururumuza dokunuyor'

Donald Trump ve Netanyahu’nun, saldırıların ardından İran halkını hükümete karşı ayaklanmaya çağırması, hükümetin bazı muhaliflerini bile şu anda protesto etmenin uygun olmadığı yönünde düşünmeye sevk etti.

“İnsanlar, iç değişimin yabancı hükümetler tarafından yönlendirilmesini istemiyor,” diyor Tahran’da çalışan Lida, New York Times’a gönderdiği bir sesli mesajda. (Hükümetin yabancı medya ile temas hakkındaki uyarıları nedeniyle tam ismini paylaşmamayı istedi.)

“Bir ülkenin gelip topraklarımı ihlal etmesi ve nükleer tesislerimizi vurması ulusal gururuma dokunuyor,” diye ekledi. “Tamam, belki bu nükleer program benim hayalim ya da hedefim değil ama sonuçta bu da benim toprağım ve vatanımın bir parçası.”

'Tarih tekerrür mü ediyor?'

İran İslam Cumhuriyeti’nin liderleri, kriz dönemlerinde milliyetçiliğe ve geleneksel sembollere yaslanmayı ilk kez denemiyor. 1980’lerdeki İran-Irak Savaşı’nın sonunda da, devrimci liderler sıklıkla milliyetçi söylemlere başvurmuştu.

Ancak İran uzmanları, son çabaların ölçek ve kapsam olarak farklı olduğunu söylüyor.

“Devrimci liderlik, işler zorlaştığında halkı bir araya getirmek için milliyetçi söylemlere daha derinlemesine dalmak gerektiğinin farkına vardı,” diyor St. Andrews Üniversitesi İran Araştırmaları Enstitüsü’nün kurucu direktörü Ali Ansari. “Savaşı, yıllardır eksikliğini çektikleri ulusal dayanışmayı teşvik etmenin bir yolu olarak kullanmak istiyorlar.”

'Gerçek milliyetçilik sokaktan doğar'

Bu yıl Aşura törenlerinde, İran’ın madahları yani dini şarkıcıları, kutlamalara siyaseti de taşıdı. Yezd kentindeki alışveriş merkezlerinde, bir zamanlar yasaklı olan yurtsever şarkılarla dini dizeleri harmanladılar.

Ancak bu yaklaşım herkesi memnun etmedi. “Ey İran, İran” marşının söz yazarı Turac Negahban’ın ailesi, Hamaney’in önünde marşı okuyan madahın sözlere dini ifadeler eklemesine sert tepki gösterdi.

“Yıllardır seslerimizi susturdunuz. İsimlerimizi kitaplardan ve medyadan sildiniz,” diye yazdı ailesi, onun adına açılmış bir Instagram sayfasında. “Artık haykıracak başka bir şeyiniz kalmayınca, bir zamanlar lanetlediğiniz marşları söylüyorsunuz.”

Milliyetçilik dalgası ne kadar sürecek?

Borhani gibi bazı İranlılar, teokrasinin milliyetçiliğe yönelmesinin, dini söylemin artık İran’ın 90 milyonluk nüfusunu özellikle de büyük çoğunluğu oluşturan 30 yaş altı gençleri harekete geçiremeyeceğinin bir işareti olduğunu savunuyor.

Diğerleri ise, Aşura törenlerinde ülke genelinde kullanılan yurtsever ezgilerin İran milliyetçiliğinin özgün bir ifadesini yarattığını söylüyor.

Tahran’da üniversite öğrencisi olan Şehrzad ise bu değişimi “mühendislik ürünü milliyetçilik” olarak nitelendiriyor ve konuyla ilgili şöyle diyor: 

“Gerçek milliyetçilik sokaklardan, protestolardan, paylaşılan acılardan gelir; hükümet kürsülerinden değil,”

Savaş ve onun tetiklediği milliyetçilik dalgası hükümetin kontrolü elinde tutmasına yardımcı olmuş gibi görünse de, bazıları bunun ne kadar süreceğini sorguluyor.

© 2025 The New York Times Company

Kaynak: Gazete Oksijen