ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki kişisel yakınlık, son dönemde iki ülke ilişkilerini pozitif yönde etkiledi. NATO Zirvesi'nde kameralara yansıyan sıcak diyalog, Suriye'den savunma anlaşmalarına kadar birçok konuda “karşılıklı kazanç” sağlandığını ortaya koydu.
Erdoğan, Trump sayesinde ABD'nin Suriye yaptırımlarını kaldırmasını sağladı. Trump ise Türkiye'nin Rusya ile ara buluculuk rolünü ve Suriye'den çekilme olasılığını destekledi. Ancak iki önemli mesele bu dostane ilişkinin test edilmesine neden olabilir:
Suriye'de İsrail ile çatışma riski: Türkiye'nin, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şaraa’ya verdiği destek ile İsrail’in saldırıları arasında denge kurmak zorlaşırken, ABD’nin bu konuda nasıl pozisyon alacağı belirsizliğini koruyor.
F-35 konusu: Türkiye'nin ABD’den F-35 savaş uçağı satın alma arzusu, Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerini edinmesi nedeniyle askıya alınmıştı. Bu engelin kaldırılması için her iki tarafın ciddi tavizler vermesi gerekebilir.
Washington Institute’ün Türkiye programı direktörü Soner Çağaptay, “Trump güçlü ülkeleri ve liderleri sever. Erdoğan ikisini de sunuyor” dedi. Ancak Dış Politika Araştırma Enstitüsü Başkanı Aaron Stein’e göre, “Tüm o dostane söylemlere rağmen, Trump ve Erdoğan somut bir anlaşmaya varmış değiller.”
Olası gerilimler neler olabilir?
En çok dikkat çeken başlıklardan biri Suriye meselesi. Yıllardır iki ülke arasında gerilim konusu olan Suriye’de, ABD’nin YPG’ye verdiği destek Ankara’yı rahatsız ediyordu. Ancak Trump döneminde Washington, Türk tezlerine daha fazla yaklaşmaya başladı. Öyle ki, bu tutum zaman zaman İsrail ile çelişir hale geldi.
Haziran ayında Trump, Erdoğan’la görüşmesinin ardından Suriye’ye yönelik ekonomik yaptırımları kaldırdı. Ardından ABD, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın eski bağlantılarından biri olan Heyet Tahrir el-Şam’ı (HTŞ) terör listesinde çıkardı. Bu adım, HTŞ'nin fiilen dağılmadan ABD tarafından listeden çıkarılan ilk örgüt olması açısından dikkat çekti.
Çağaptay bu gelişmeyi şöyle yorumladı: “Bu, Türkiye için büyük bir kazanım. Ayrıca Trump’ın Erdoğan’a duyduğu güvenin göstergesi. Eğer Suriye istikrara kavuşursa, Türkiye’deki 3 milyondan fazla Suriyeli mültecinin bir kısmı ülkesine dönebilir. Bu da Erdoğan için hem iç siyasette hem de sandıkta avantaj yaratır.”
Barrack'ın etkisi
Trump’ın yakın dostlarından Tom Barrack, ABD’nin yeni Türkiye büyükelçisi ve Suriye özel temsilcisi olarak atandı. Lübnan kökenli bir özel sermaye milyarderi olan Barrack, Trump tarafından iki ülke ilişkilerini “harikadan olağanüstüye” taşıma göreviyle yetkilendirildi.
Ankara, İsrail’in Suriye’deki askeri müdahalelerinden rahatsız. İsrail’in Şam’a yönelik hava saldırıları, Dürzi azınlığı koruma iddiasıyla gerekçelendirilse de, Barrack bu saldırıları “oldukça kafa karıştırıcı” olarak niteledi. Bu nadir kamuoyu eleştirisine, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın “Eleştirenler gerçeği bilmiyor” şeklindeki açıklaması yanıt oldu.
F-35 ve Eurofighter uçakları
Trump-Erdoğan ilişkisinin ikinci büyük testi, Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği F-35 savaş uçakları. Erdoğan, Trump ile Lahey’deki görüşmesinin ardından “İnşallah ilerleme kaydedeceğiz” diyerek umutlu konuştu. Ancak bu anlaşma, Türkiye’nin 2020’de Rus yapımı S-400 hava savunma sistemini satın almasının ardından yürürlüğe giren CAATSA yaptırımları nedeniyle askıya alınmıştı.
Türk yetkililer, S-400 sistemlerinin hala açılmamış kutularda tutulduğunu belirtiyor. Ancak bir Batılı yetkili, “Eğer kullanılırsa, bu Rusya’nın NATO sistemine USB takması gibi olur. Bu bizim için kabul edilemez,” dedi.
Barrack, yaptırımların kaldırılması ve Kongre onayı dahil olmak üzere bir çözümün yıl sonuna kadar bulunabileceğini söyledi. Bu süreçte Türkiye, yaşlanan hava filosunu yenilemek amacıyla Eurofighter Typhoon jetlerine yöneldi.
İngiltere ile Türkiye bu hafta milyar sterlinlik bir ön anlaşmaya imza attı. Financial Times'a konuşan EDAM Direktörü Sinan Ülgen, “Başarılı formül, iki tarafın da bazı doktrinel pozisyonlarından taviz vermesini gerektiriyor. Türkiye, S-400’leri asla kullanmayacağını taahhüt etmeli. ABD ise daha esnek olmalı,” yorumunu yaptı.
Anlaşma sağlanması halinde Lockheed Martin milyarlarca dolarlık sipariş alabilir. Ayrıca Türk firmaları F-35 tedarik zincirine yeniden dahil olabilir. Türkiye'nin burada karşısına çıkan en büyük sorun ise ABD Kongre'sinde varlığını artıran Yunan ve İsrail lobileri.
Bölgesel gerilimler: Tel Aviv ve Tahran
Türkiye ile İsrail arasındaki gerilimli ilişki ise daha karmaşık. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bu hafta yaptığı açıklamada, Suriye’nin daha fazla bölünmesi yönündeki adımlara karşı Ankara’nın müdahale edebileceğini söyledi. Bu tür bir senaryo, Türkiye ve İsrail ordularının doğrudan karşı karşıya gelme riskini doğuruyor.
İran meselesi de hassasiyetini koruyor. ABD’nin haziranda İran’daki nükleer tesislere gerçekleştirdiği saldırıya Türkiye yalnızca hafif bir tepki verdi. Ancak İsrail ile İran arasında yeni bir savaş çıkması, Türkiye’yi ABD ile karşı karşıya getirebilir. En kötü senaryoda, İran’dan büyük bir mülteci akını da gündeme gelebilir.
Çağaptay, “Trump araya girmek zorunda. Liderler birbirini sevmiyor, güvenlik kurumları birbirini sevmiyor, halklar da öyle. Aradaki tek köprü Trump olabilir. Bu, ABD-Türkiye ilişkilerindeki en tehlikeli mayın tarlası,” dedi.
Kaynak: Gazete Oksijen