Uluslararası Para Fonu (IMF) Polonya ekonomisine ilişkin 4. madde konsültasyonu kapsamındaki denetimin raporunu paylaştı. Raporda, Polonya ekonomisinin, devam eden yüksek enflasyon nedeniyle önemli ölçüde yavaşladığı belirtildi. Ülke ekonomisinin 2022'de yüzde 5,1 büyüdüğüne işaret edilen raporda, "Yüksek enflasyon, reel ücret artışını aşındırdı. Ekonomik büyümenin 2023'te yüzde 0,3 olması öngörülüyor. 2024'te bir toparlanma yaşanacağı tahmin ediliyor" ifadeleri kullanıldı.
Polonya'nın potansiyel büyümesinin orta vadede güçlü yatırımlarla yüzde 3 civarında kalacağı belirtilen raporda, şunlar kaydedildi: "Yetkililerin kişisel gelir vergisi reformunu hayata geçirmesi ve daha yüksek enflasyonu önlemek için gıda ve enerji üzerindeki vergileri geçici olarak azaltmasıyla genel devlet açığı 2021'de GSYH'nin yüzde 1,8'inden 2022'de GSYH'nin yüzde 3,7'sine yükseldi. 2022'de enflasyondaki önemli artış temel olarak gıda ve enerji fiyatları gibi dış faktörlerden kaynaklanırken, çekirdek enflasyon da artmış ve yüksek seviyelerde kalmaya devam etmiştir. Merkez Bankası, 2022'nin sonlarında duraklamadan önce 2021-2022'de para politikasını önemli ölçüde sıkılaştırmıştır. Gıda ve enerji fiyatlarında öngörülen istikrarın 2023'te manşet enflasyonda belirgin bir düşüşe yol açacağı ancak çekirdek enflasyondaki gevşemenin daha uzun süreceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun 2025 sonunda hedefe yakın bir seviyeye gerileyeceği öngörülmektedir."
Raporda, yüksek enflasyonla mücadeleye yardımcı olmak için 2023'te mali genişlemeden kaçınılması gerektiği vurgulandı.
"Para politikasının sıkı olması gerekiyor"
Enerji fiyatlarına ilişkin ilave tedbirlerin ihtiyaç duyulması halinde alınması gerektiği belirtilen raporda, "Orta vadede, yetkililer, yeni savunma ve diğer harcama önceliklerini karşılamak için mali alan yaratmalıdır. Bütçe dışı fonlara olan bağımlılığın sona erdirilmesi ve tüm harcamaların bütçe sürecinden geçmesinin zorunlu kılınması mali şeffaflığı artıracaktır. Fiyat baskıları kontrol altına alınana ve enflasyonda hedefe doğru sürekli bir düşüş sağlanana kadar para politikasının sıkı olması gerekmektedir" denildi.
Bankacılık sektöründe istikrarın sürdüğü ancak önemli yasal ve düzenleyici zorluklar bulunduğunun altı çizilen raporda, şu ifadeler kullanıldı: "Devam eden zorluklar, bankaların karlılığını azaltmakta ve orta vadede ekonomiye kredi sağlama kabiliyetlerini sınırlayabilmektedir. En önemlisi, döviz ipotekleri ile ilgili devam eden davaları ele almak için, bankalar proaktif bir şekilde müşterilerle ipoteklerini yerel para birimine dönüştürmek için gönüllü anlaşmalar yapmaya devam etmelidir. Yetkililer ayrıca, döviz ipoteği yasal riskinin bankacılık sektörü üzerinde yarattığı belirsizliği azaltmaya yardımcı olacak politika seçeneklerini de araştırmalıdır."
86 sayfadan oluşan raporda, ülkedeki ekonomik duruma dair derin analizler yapılarak çözüm önerileri sunuldu.
'Rus etkisi' yasası ilişkilere zarar verir
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Rusya'nın Polonya hükümetleri üzerindeki etkisini araştırmak üzere kurulması planlanan bir komisyonun Polonya'nın Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerini daha da bozma ve Varşova'nın AB fonlarına erişimini engelleme tehlikesi taşıdığını duyurdu.
Moody's raporunda, Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda'nın, Rusya'nın Polonya'ya ve ülkede sonbaharda düzenlenecek genel seçimlere müdahalesini engellemek adına bir komisyon kurulmasını öngören yasayı imzaladığı anımsatıldı. Raporda, söz konusu yasanın Polonya'nın AB ile olan hukuk devleti çatışmasını daha da derinleştirebileceğini ve bunun da Polonya'nın AB fonlarının büyük bir kısmını kaybetmesine neden olabileceğini vurgulandı.
Polonya'nın hukukun üstünlüğü gerekçesiyle salgın sonrası AB fonundan dışlanmasına atıfta bulunan Moody's, bu anlaşmazlığın Polonya'daki seçimlerden önce çözülebileceğinin şüpheli olduğuna dikkati çekti.
Polonya sonbaharda sandık başına gidecek ve ülkedeki muhalifler, yeni kabul edilen "Rus etkisi" yasası kapsamında kurulacak komisyonun, eski başbakan ve şu anda en büyük muhalefet partisi olan Sivil Platform'un (PO) lideri Donald Tusk gibi önde gelen muhalefet figürlerini genel seçimler öncesinde hedef alabileceğini savunuyor.
Benzer endişeler ABD Dışişleri Bakanlığı ve Avrupa Komisyonu tarafından da dile getirilmişti. Komisyon, Rusya'nın etkisi altında alındığını düşündüğü bir idari kararı iptal etme yetkisine sahip olacak ve bu tür kararları veren kişilere kamu görevinde bulunmaktan 10 yıla kadar men cezası verebilecek.