İran’da kadınlar için hak arayışı olarak başlayıp rejim karşıtı protestolara dönüşen, ülke geneline yayılan Eylül 2022 Mahsa Amini protestoları sürerken, LGBTQ bireyler de ayaklanmaya başladı. BBC'nin haberine göre yüz binlerce İranlı'nın katıldığı 20 Eylül 2022’de başlayan Mahsa Amini protestoları sırasında genç LGBTQ bireylerde rejimin kamusal sevgi gösterileri ve eşcinsel yakınlaşmaya yönelik yasaklarına başörtülerini çıkarıp toplum içinde birbirlerini öperek meydan okudular. Diğerleri ise ellerinde Onur ve trans bayraklarının renklerini taşıyan ve protesto hareketinin fiili sloganı olan "Kadın, Yaşam, Özgürlük" ve "Queer, Yaşam, Özgürlük" yazılı pankartlarla sokaklara çıktı.
İslam Cumhuriyeti buna ölümcül bir güçle karşılık verdi. Ülkede yer alan şeriat yasaları, eşcinsel ilişkileri ölüm cezası gerektiren suçlar olarak kabul ediyor. İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı'na (HRANA) göre güvenlik güçleri protestoların başlamasından bu yana 71'i çocuk olmak üzere en az 530 protestocuyu öldürdü. Birleşmiş Milletler yargılamaların adil olmadığını ve zorla itiraflara dayandığını söyleyerek tepki gösterdi. Ancak dört kişi protestolarla ilgili suçlamalarla idam edildi. Hüküm giyen düzinelerce kişi de idam cezasıyla karşı karşıya.
Memnuniyetle karşılandı
Protestolardan gelen fotoğraflarda aktivistlerin üniversitelerdeki ve parklardaki duvarlara sprey boyayla LGBTQ yanlısı sloganlar yazdıkları görülüyor. Diğerleri ise sokaklarda insanlara Onur Bayrağı renklerinde elle boyanmış ve üzerinde "İranlı LGBTQ ailesi sizin yanınızda” ifadelerinin yer aldığı broşürler dağıttı. Sosyal medyada pek çok İranlı LGBTQ topluluğunun görünürlüğünün artmasını memnuniyetle karşıladı. Ancak bu hareket diğerlerinin tepkisini çekti.
İran için doğru zaman mı?
Açıkça homofobik tepkilerin yanı sıra eski bir soru da yeniden gündeme geldi: İran'da LGBTQ haklarından söz etmek için doğru zaman mı? İran'ın modern tarihi boyunca marjinal gruplar ne zaman hak talebinde bulunsa benzer sorular yankılandı. Bunun için doğru zaman mı? sorusu, 1979 İslam Devrimi'nin ardından zorunlu başörtüsü kurallarının getirilmesini binlerce kişi protesto ettiğinde birçok siyasi parti tarafından feministleri susturmak için kullanıldı.
Harvard Üniversitesi'nde teknoloji, hukuk ve insan hakları alanında araştırmacı olan Afsaneh Rigot, "Küresel olarak bakıldığında, İran'daki queer insanlar varoluşları nedeniyle en ağır cezalardan bazılarıyla karşı karşıyalar. Ayrıca, yalnızca genel olarak ifade özgürlüğünü çevrimiçi ve çevrimdışı olarak suç sayan baskıcı yasalar kapsamında değil, aynı zamanda kimliklerini doğrudan suç sayan yasalar kapsamında da birçok şekilde kriminalize ediliyorlar" dedi.
18 yaşın altındaki çocuklar için de geçerli
Bunlar arasında, doğumda erkek olarak atanan bir kişinin kadın olarak kabul edilen kıyafetler giymesi de yer alıyor. Suç sayılan diğer eşcinsel eylemler arasında öpüşme ya da dokunma da yer alıyor ve kırbaçla cezalandırılıyor. Bu cezalar 18 yaşın altındaki çocuklar için de geçerlidir. Buna karşılık İslam Cumhuriyeti'nin üst düzey yetkililerinin homofobik söylemlerini yoğunlaştırdıklarına da dikkat çekiyorlar.
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, 11 Şubat'ta devrimin yıldönümünde Tahran'da yaptığı bir konuşmada Batı'yı insan hakları bahanesiyle kadınları sömürmekle suçladı. Reisi, bu ülkelerin homoseksüellik gibi ahlak dışı davranışları teşvik ederek insanlığı yok oluşun eşiğine doğru ittikleri için dünya için normlar belirleyecek durumda olmadıklarını dile getirdi. Tüm olumsuzluklara rağmen, İran'ın LGBTQ topluluğu tekrar görmezden gelinmemeye kararlı.