Almanya'nın kuzeyindeki Rostock kıyısında yer alan küçük marina yaz aylarında denizciler için popüler bir yer. Alman istihbaratı, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'nın sivil enerji altyapısına yönelik benzeri görülmemiş bir saldırı olan Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarına yönelik sabotajın da başlangıç noktasının burası olduğuna inanıyor. 6 Eylül'de küçük bir grup Rostock'tan kiraladıkları Andromeda adlı 50 feet uzunluğunda, tek direkli ince bir yatla, görünüşte Baltık Denizi limanlarını gezmek üzere yola çıktı. İki hafta içinde grup tekneyi iade etti ve ortadan kayboldu.
Suç mahalli araştırıldı
Çok geçmeden, 26 Eylül'de sismolojik ölçüm istasyonlarına kaydedilecek kadar güçlü bir dizi su altı patlaması, Rusya'dan Almanya'ya doğal gaz taşımak için inşa edilen dört ana Kuzey Akım borusundan üçünü parçaladı. Almanya, İsveç ve Danimarka'dan yüzlerce araştırmacı, ABD ve diğer Batılı müttefiklerin de yardımıyla, saldırının arkasında kimin olduğunu bulmak için seferber oldu. Denizaltılar suç mahallini araştırdı. İstihbarat örgütleri iletişim kayıtlarını taradı. Polis tanıkları aradı.
İlk şüpheler Rusya'yı gösterdi
Aradan altı ay geçmesine rağmen, araştırmacılar ve analistler kimin suçu işlemek için gerekli araçlara, nedene ve fırsata sahip olduğunu bulmaya çalışırken gizem devam ediyor. Birçok Avrupa başkentindeki ilk şüpheler, konuyla bağlantısı olduğunu reddeden Rusya'ya odaklandı. Analistler böylesine karmaşık bir sualtı saldırısını ancak sofistike bir orduya sahip bir devletin gerçekleştirebileceğini düşünüyorlardı. Ancak soruşturmacılar şimdi Andromeda'ya ve taşıdığı altı kişiye odaklanmış durumda. Soruşturma hakkında bilgi alan Alman yetkililer, yatı kiralayan kişilerden bazılarının Ukraynalı olduğunun kendilerine söylendiğini belirttiler. Diğerlerinin ise sahte olduğu tespit edilen Bulgar pasaportlarına sahip olduklarını söylediler.
"Devlet destekli bir eylem değil"
Cuma günü, ülkenin istihbarat kurumlarını denetleyen Alman yetkililer son bulgular hakkında bilgilendirildi ve bunları gizli tutmaları konusunda uyarıldı. Milletvekillerinden Ralf Stegner "Bunun devlet destekli bir eylem olması gerektiği tezi çökmüş görünüyor. Görünen o ki artık bunun bir devlet adına hareket etmeyen bir grup insan tarafından yapılmış olabileceğini biliyoruz" dedi.
Tekneden patlayıcı izleri
Tekne üzerindeki odaklanma şüphesi Aralık ayında belirginleşti. Soruşturmayı yürüten yetkililere göre, Baltık Denizi kıyısı boyunca tekne kiralama kayıtlarını tarayan müfettişler Andromeda'ya odaklandı. Geçtiğimiz hafta Almanya Başsavcısı, müfettişlerin Ocak ayı sonlarında patlamalarla bağlantılı olduğuna inandıkları bir tekneyi aradıklarını söyledi. Hükümet yetkilileri teknenin içinde patlayıcı izlerine rastlandığını ve bunun da teknenin kullanılan patlayıcıların en azından bir kısmını taşımış olabileceğine inanmalarına yol açtığını söyledi.
Yatın sahibi Mola Yachting GmbH'nin bir temsilcisi, aranan teknenin Andromeda olduğunu söyledi. Söz konusu kişi isminin açıklanmasını ya da daha fazla yorum yapmayı reddetti. Savcılar şirket çalışanlarının suç işlediğinden şüphelenilmediğini söyledi. Alman yetkililere göre müfettişler Andromeda'nın kira bedelinin Polonya'da kayıtlı bir şirket tarafından ödendiğini tespit etti. Yetkililer, müfettişlerin şirketin Ukraynalı sahipleri tarafından kontrol edildiğine inandıklarını söyledi.
Kameralarla gözetlenmeyen bir limana gitti
Şüpheli sabotaj ekibindeki altı kişiden en azından bazıları Andromeda'ya Rostock'un lüks turistlere hitap eden ve uluslararası yatçılık etkinliklerine ev sahipliği yapan Hohe Düne limanında bindi. Buradaki Yachthafenresidenz Hohe Düne otelinde lüks odalar ve sahile bakan pencereleri olan barlar bulunuyor. Liman müdürü René Redmann'a göre Andromeda oradan Rügen adasındaki Wiek'te bulunan Yachthafen Hafendorf'a gitti. Burası alışılmışın dışında, geceleri kamerayla gözetlenmeyen çok daha gizli bir liman. Redmann, personelinin tekneyi kontrol ettiğini ve liman kayıtlarını müfettişlere teslim ettiğini söyledi. Ayrıca Redmann, Personelinin mürettebatın uyruklarını kaydetmediğini ve Doğu Avrupalı turistlerin Wiek'ten geçmesinin alışılmadık bir durum olmadığını ekledi.
Redmann, "Gerçekten de büyük gemilerle çok sayıda misafirimiz gelip gidiyor" dedi ve ziyaretçilerden ancak müfettişler Ocak ayında kendisine ulaştığında şüphelenmeye başladığını aktardı. Soruşturma hakkında bilgi sahibi Alman bir yetkiliye göre, Alman müfettişler, şüpheli sabotajcıların patlayıcıları, limana beyaz bir minibüsle taşıdıklarını ve ilave operatörleri Andromeda'ya yükledikleri yerin sessiz ve gözden uzak Wiek olduğuna inanıyor.
Wiek'ten sonra Andromeda, Danimarka'nın daha kuzeydeki işlek Christiansø limanına doğru yola çıktı. Danimarka'nın en doğusundaki yerleşim yeri olan ada, büyük Bornholm adasından tekneyle bir saat uzaklıkta yer alıyor. Christiansø, 17. yüzyıldan kalma bir kaleye, küçük bir ringa balığı turşusu şirketi olan bir üretim tesisine ve çoğu her yaz kalabalık teknelerin yanaştığı iskele boyunca yaşayan 98 sakine ev sahipliği yapıyor.
Christiansø'nun yöneticisi Søren Thiim Andersen, Aralık ayında Danimarka polisinin, boru hatlarının patlamasından bir haftadan biraz daha uzun bir süre önce, 16 Eylül ve 18 Eylül tarihleri arasında ana limana giren teknelerin kayıtlarını isteyen bir talepte bulunulduğunu söyledi. Polis Ocak ayında limanda ziyaretçilerin teknelerini kaydettikleri bir makineden alınan verilere bakmak ve birkaç yerel sakinle görüşmek için geri döndü. Andersen, polisin talebi üzerine ada sakinlerinin Facebook sayfasına bir yazı yazarak o üç gün içinde limanda çekilmiş fotoğraf ya da video görüntülerini istediğini söyledi. Üç ada sakini o günlerde liman bölgesinde çektikleri fotoğrafları gönderdi.
İzole adadaki liman başkanı John Anker Nielsen, Andromeda'nın limana yanaştığı günlerde çalıştığını, ancak şüpheli bir şey ya da kimse fark etmediğini söyledi. Soruşturmacıların karşı karşıya olduğu çeşitli sorular var. Örneğin altı kişi ve Andromeda büyüklüğünde bir tekne, büyük miktarda patlayıcı ve dalış teçhizatı taşıyabilir mi? Ayrıca uzmanlık gerektiren su altı patlamaları için böylesine büyük bir sabotaj eylemini gerçekleştirebilirler mi? Daha geniş bir operasyonun parçası olabilirler mi?
Bir dalış okulu işleten ve şirketlerin gemileri ve su altı tesislerini sabotajlara karşı korumalarına yardımcı olan Alman dalgıç Achim Schlöffel, patlayıcıların bu derinliklerde (yaklaşık 80 metre) çalışmaya alışkın, iyi eğitimli bir grup teknik dalgıç tarafından yerleştirilebileceğini ve bunun için birkaç günleri olduğunu söyledi. Altı dalgıcın patlayıcıları, sualtı scooterları ya da itici araçlar, hava kaldırma çantaları ve şamandıralar, taşınabilir bir sonar gibi piyasada bulunan ekipmanlar kullanarak birkaç dalışta indirebileceğini söyledi. Schlöffel, "Bu görevi yerine getirebilecek düzinelerce profesyonel dalgıç tanıyorum" dedi.
"James Bond senaryosu"
Danimarka donanmasından Binbaşı Jens Wenzel Kristoffersen ise aynı fikirde değil ve küçük bir ekibin bir yelkenliden çalışması fikrini bir James Bond senaryosu olarak değerlendiriyor. Dalgıçların iyi bir eğitimle boru hattına ulaşmalarının mümkün olduğunu ancak patlayıcıları manevra ettirirken uzun süre aşağıda kalmanın daha zor olduğunu söyledi. Operasyonun büyük olasılıkla sualtı imha konusunda uzman profesyonel bir askeri birlik gerektireceğini söyledi.
Emri kim verdi?
Operasyonun nasıl gerçekleştirildiği sorusu, doğrudan daha büyük ve siyasi açıdan çok daha hassas olan, emri kimin verdiği sorusuyla bağlantılı. Piyasada bulunan ekipmanların kullanıldığı daha küçük çaplı bir operasyon, potansiyel suçlular çemberini önemli ölçüde genişletecektir. Yetkililer Andromeda'daki altı şüphelinin kimlikleri hakkında kamuoyuna herhangi bir bilgi vermedi, bu kişilerin kimlikleri devam eden soruşturmanın odak noktasını oluşturuyor.
Bildirime aşina olan istihbarat yetkililerine göre Haziran ve Temmuz 2022 arasında, Kuzey Akım saldırısından aylar önce, Merkezi İstihbarat Teşkilatı Alman mevkidaşı BND'ye ve diğer Avrupa servislerine bir grubun boru hattına saldırı hazırlığında olabileceğine dair bir uyarı gönderdi. Bu yetkililere göre uyarıda İsveç de dahil olmak üzere Baltık Denizi'ne kıyısı olan ülkelerde gemi kiralamaya çalışan üç Ukrayna vatandaşıyla ilgili bilgiler de yer alıyordu.
Ukrayna şüphesi
Ekim ayında, patlamalardan kısa bir süre sonra, Berlin'i ziyaret eden üst düzey ABD güvenlik yetkilileri, o sırada kendileriyle konuşan bir Alman yetkiliye göre, saldırının arkasında Ukrayna'nın olabileceği ihtimalinden bahsetti. ABD'li yetkililer şimdi özel Ukraynalı aktörlerin Ukrayna hükümetinin bilgisi olmadan bombalamaları organize ve finanse etmiş olabileceğini söylüyor.
Devlet Başkanı Volodimir Zelenski de dahil olmak üzere Ukraynalı yetkililer Kuzey Akım sabotajına karıştıklarını reddederek bu suçlamanın Rusya'nın ekmeğine yağ sürdüğünü söylediler. Kiev'in herhangi bir doğrudan dahili, Ukrayna'nın savaş çabalarını destekleyen Batı ittifakının birliğine zarar verecektir. Böyle bir ifşaat, Alman seçmenler arasındaki kuşkulara rağmen ülkesinin pasifist duruşunu bir kenara bırakarak Ukrayna'ya dünyanın en büyük üçüncü silah tedarikçisi ve en büyük mali destekçilerinden biri haline gelen Almanya Başbakanı Olaf Scholz hükümeti üzerinde özellikle olumsuz bir etki yaratacaktır.
Putin, ABD'yi suçladı
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius geçen hafta yaptığı açıklamada saldırının arkasında kimin olduğu konusunda netlik olmadığını ve sabotajla ilgisi olmasa bile Ukrayna'yı suçlamak için tasarlanmış bir sahte bayrak operasyonu olasılığı bulunduğu uyarısı yaptı. Salı günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'nın ya da Ukrayna yanlısı herhangi bir grubun boru hatlarını havaya uçurmuş olabileceği iddialarını reddetti ve olayla ilgisi olduğunu reddeden ABD'yi suçladı. Ayrıca bir Rus soruşturmasının boru hatlarına takılı kalmış patlamamış cihazlar olabileceğini tespit ettiğini söyledi. Putin, "Görünüşe göre, birkaç patlayıcı cihaz yerleştirilmiş; bazıları patlamış, ancak bazıları patlamamış. Bunun nedeni belli değil" dedi.