Ağustos 1974’te CIA, “istihbarat sorunlarıyla iklim değişikliği ilişkisi” üzerine bir gizli bir çalışma yürüttü. Sonuçlar, siyasi huzursuzlukları ve göçü artıracak yeni bir “tuhaf hava” döneminin başladığına işaret ediyordu. O dönem bilim dünyasının hem “küresel ısınma” hem de” küresel soğuma” uyarılarına aşina olan CIA’in derdi termometrenin yükselip alçalması değil, iklimin siyasi etkileriydi. Raporun ilk sayfasında “iklim değişikliği 1960’ta başladı fakat klimatologlar dahil hiç kimse bunu fark etmedi” deniyor. 1960’ların başında Sovyetler Birliği ve Hindistan’daki mahsul kayıpları, talihsiz hava koşullarına bağlanmıştı. ABD Hindistan’a tahıl gönderdi, Sovyetler’de ise beslenemeyen hayvanlar kesilip yendi. CIA’ye göre bu da en büyük rakipleri SSCB’de Nikita Kruşçev’in koltuğundan olmasına yol açtı. Bu arada, “garip hava” Hindistan ve Rusya’dan Sahra’nın hemen altındaki Batı Afrika ülkelerine ulaştı. Rapora göre Moritanya, Senegal, Mali, Burkina Faso, Nijer ve Çad halkları “iklim değişikliğinin ilk kurbanları oldu.” 1970’lerin başlarında iklim değişikliğinin etkileri dünyanın diğer bölgelerine yayılmaya başladı. Burma, Pakistan, Kuzey Kore, Kosta Rika, Honduras, Japonya, Manila, Ekvador, SSCB, Hindistan, ABD ve Çin’den gelen kuraklık, kıtlık ve sel haberleri birbirini izledi. CIA raporunun tamamlanmasından birkaç ay önce, ABD dış politikasının mimarlarından, dönemin Dışişleri Bakanı Henry Kissinger BM’ye hitap ederken, en yoksul ülkelerin şimdi de “Muson kuşağında ve belki de tüm dünyada iklim değişiklikleri olasılığı” tehdidiyle yüz yüze olduğunu söyledi. Başlangıçta gizli bir belge olarak hazırlanan raporu Şubat 1977’de New York Times yayınladı. Ancak fosil yakıt endüstrisinin bunlara pabuç bırakmaya niyeti yoktu. Üstelik yanlarına bazı bilim insanlarını da çekeceklerdi.
Haber Giriş: 09.07.2021 04:30 | Son
Güncelleme: 16.02.2022 15:16
Petrol devlerinin 60 yıllık oyunu
The Guardian gazetesi, petrol endüstrisinin on yıllarca iklim değişikliği ile ilgili somut bilgileri nasıl muğlaklaştırıp hasır altı ettiğiyle ilgili üç dosya hazırladı. Derlediğimiz verilere göre şirketler, tütün lobileriyle aynı taktikleri kullanarak kendi “bilim insanlarını” fonladılar. ABD hükümetleri ise yerküreyi küresel ısınmadan kurtaracak araştırmaların önüne bürokratik setler çekmek için çevrecilik düşmanlarını kritik görevlere getirerek petrolcüleri ve kömürcüleri sevindirdi. Özellikle Reagan ve oğul Bush dönemleri ibret verici