Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransa'nın dışında kendine güvenen Avrupalı bir devlet adamını simgeliyor. Fransa'nın içindeyse giderek ağırlaşan bir yük olarak görülüyor. Macron'un Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ağır bir yenilgi almasının ardından aldığı erken seçim kararı sonrası Fransa Cumhurbaşkanı'nın müttefikleri Macron'un kendilerini felakete sürükleyebileceğinden korkuyor.
Fransa Cumhurbaşkanı'nın koalisyonuna mensup bir milletvekili “Kampanya afişlerimde Macron'un yüzünü göremeyeceksiniz, bunu size söyleyebilirim” dedi. Macron'un Rönesans partisinden bir yetkili ise “Elysee Sarayı Fransa'daki ‘cumhurbaşkanı karşıtı’ havayı tam olarak anlayabilmiş değil” dedi.
Anketler, Fransızların cumhurbaşkanlarını kibirli ve otoriter olarak gördüklerini ve son yıllarda Fransa'yı sarsan Sarı Yelekliler isyanı ve Covid salgını gibi çok sayıda krizin ardından ortaya çıkan elit karşıtı duyguların paratoneri olduğunu gösteriyor. Geçen yıl emeklilik reformuna ilişkin yaygın protestolar karşısında rotasını değiştirme konusundaki isteksizliği, mesafeli ve temastan uzak olduğu görüşünü pekiştirirken, ses tonu da kibirli ve elitist olarak algılanabiliyor.
Macron hükümetine tepki
Tüm bu tepkiler hafta sonu gerçekleşen oylamada etkisini gösterdi. Aşırı sağcı Ulusal Birlik Fransa'daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 31.4 oy alarak birinci oldu. Bu oran Macron'un partisinin aldığı yüzde 14.6'nın iki katından fazla. Oy verme günü yapılan bir anket, seçmenlerin neredeyse yarısının tek bir temel amacı olduğunu gösterdi: “Emmanuel Macron ve hükümetten duydukları memnuniyetsizliği ifade etmek”.
Macron, yenilgiye tepki olarak Fransız parlamentosunu feshederek Avrupa'yı şoke etti. Erken seçim kararı inisiyatifi ele geçirmek ve aşırı sağı susturmak içindi. Oylama sadece Fransız hükümetini altüst etmekle kalmayıp, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşının üçüncü yılına girdiği kritik bir dönemde Avrupa siyasetini de havaya uçurma tehdidi taşıyor. Ancak Macron sadece kendi Rönesans partisinin seçim kampanyasında istenmemekle kalmıyor, aynı zamanda giderek daha fazla tehlikeli görülüyor.
"Büyük bir risk olur"
Macron, aşırı sağcı dalgayı geri çevirmenin ve her görüşten ana akım seçmeni arkasında toplamanın tek yolunun erken seçim olduğunu düşünse de, kendi partisindeki korku bunun tam tersinin gerçekleşebileceği yönünde. Ipsos'ta araştırma analisti olan Mathieu Gallard, "Başkan kendini öne sürerse bu büyük bir risk olur. Kesin olan şu ki, eğer bu işe karışırsa insanları kendisine karşı harekete geçirecektir" dedi.
Macron'un partisi yenilgiye uğrayabilir
İlk anketler, seçmenlerin 30 Haziran ve 7 Temmuz'da iki turlu parlamento seçimleri için sandık başına gitmesiyle Macron'un partisinin bir kez daha yenilgiye uğrayabileceğini gösteriyor. Hatta cumhurbaşkanlığı koalisyonunun, aşırı sağ ve potansiyel olarak solun ardından Fransız siyasetinde üçüncü güç konumuna düşme ihtimali de beliriyor.
Pek çok müttefiki ve eski destekçisi için Macron'un kendine olan olağanüstü inancı, yarattığı antipatiyi görmezden gelmesine neden olan bir gerçeklik inkârına dönüşüyor. Eski bir Elysée çalışanı, sandığa gitme kararının “yenilgiyle yıkılmış bir adamın hezeyan dolu eylemi” olduğunu söyledi.
Geri adım çağrısı
Macron'u destekleyen koalisyon içindeki gerilimler öyle boyutlara ulaştı ki, ağır toplar Fransa Cumhurbaşkanı'nı geri adım atmaya çağırıyor. Merkezci bir milletvekiline göre, Macron'un en önemli müttefiklerinden ve ilk destekçilerinden biri olan François Bayrou, Macron'un “kampanyaya fazla karışmaması gerektiği” mesajını vermek için Elysee Sarayı'na gitti. Bayrou'nun milletvekilleriyle gerekli bir “Macron'suzlaştırma” konusunu bile görüştüğü belirtildi. Macron'un Rönesans partisinden bir milletvekilinin danışmanı, "O konuştukça biz anketlerde puan kaybediyoruz" dedi.
Eşi benzeri görülmemiş değişiklik
Tüm bunlar Rönesans için parti dinamiklerinde eşi benzeri görülmemiş bir değişiklik. Fransız cumhurbaşkanının kendisiyle birlikte ortaya çıkan partisi, uzun zamandır Macron için sadece bir yankı odası olarak görülüyor ve onsuz var olamayacağı düşünülüyordu. Macron ayrıca Fransız halkına liderlik etmek üzere halkın içinden gelen bir kişi olmaktan ziyade zenginlerin başkanı olarak görülüyor. Siyasete girmeden önce yatırım bankacısıydı ve vergi kesintilerine ilişkin bazı politikaları, öncelikle dünyanın en büyük lüks mallar şirketi ve gezegendeki en zengin insanlardan biri olan LVMH'nin patronu Bernard Arnault gibi büyük iş milyarderlerine yardım etmekle ilgilendiği görüşünü körükledi.
Peki ya kaybederse?
Aşırı sağcı Ulusal Birlik ilk kez Fransa Ulusal Meclisi'nde lider güç haline gelecektir. Macron'un cumhurbaşkanlığı koalisyonu sol blokla başa baş hale gelebilir ve parlamentodaki düzinelerce koltuğu kaybedebilir. Bir parti danışmanı Macron hakkında "Onun hatası yüzünden biz kurban ediliyoruz" dedi.