25 Nisan 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 23.09.2022 04:38 | Son Güncelleme: 26.09.2022 01:27

Solcu mahalleden çıkan aşırı sağcı lider İtalya’nın favorisi

İtalya seçimlerinin favorisi Giorgia Meloni, Roma’nın solcu karakteriyle öne çıkan Garbatella Mahallesi’nde büyüdü. Siyasi görüşü olmasa da tutarlılığı, bu mahallede bile saygı görüyor. Ve buradan da oy çıkarması kaçınılmaz gibi...
1920’lerde işçi mahallesi olarak kurulan Garbatella, Meloni’nin ‘’halktan biri’’ imajını desteklemek için kullandığı bir sembol. Mahalle, sakinlerine göre ‘’dayanışma ruhunun çok güçlü olduğu, tarihi anti-faşist” bir yer
1920’lerde işçi mahallesi olarak kurulan Garbatella, Meloni’nin ‘’halktan biri’’ imajını desteklemek için kullandığı bir sembol. Mahalle, sakinlerine göre ‘’dayanışma ruhunun çok güçlü olduğu, tarihi anti-faşist” bir yer

Övgü Pınar / Roma

İtalya’da tarihi bir değişime yol açabilecek seçimlere birkaç gün kala Roma’nın nevi şahsına münhasır mahallesi Garbatella’da kahvaltı yaparken yan masaya kulak kabartıyorum: ‘’Kime oy verilir ki bugün? Berlinguer ve Moro’dan sonra gerçek siyasetçi kalmadı!’’

İkinci baharını yaşayan bir grup mahallelinin bu serzenişi İtalya genelindeki yaygın hissiyatı yansıtıyor. Seçime iki hafta kala yapılan son anketler seçmenin neredeyse yüzde 40’ının sandığa gitmeyeceğini ya da kararsız olduğunu gösteriyor. 

Anketlere göre 25 Eylül’deki seçimlerde en fazla oyu alarak iktidara gelmesi en muhtemel görünen isim ise solcu mahalle Garbatella’da büyüyen aşırı sağcı lider Giorgia Meloni.

10 yılda iktidara...

Meloni kendisini ‘’ulusal muhafazakar’’ olarak tanımlayan ancak kökleri neo-faşist hareketlere dayanan İtalya’nın Kardeşleri (FdI) partisini, kuruluşundan 10 yıl sonra iktidara taşıyacak gibi görünüyor.  2018’deki son genel seçimlerde yüzde 4 oy alan parti bugün anketlerde yüzde 25’i zorluyor. İttifak ortakları Matteo Salvini liderliğindeki aşırı sağcı Lig ve eski başbakan Silvio Berlusconi’nin Haydi İtalya’sı ile çoğunluğu elde etmesi muhtemel duruyor.

45 yaşındaki Giorgia Meloni siyasete, ‘’eski siyasetçiler kalmadı’’ diye yakınan Garbatella sakinlerinin oturduğu kahvenin birkaç yüz metre ilerisinde başladı. 1992’de 15 yaşındayken, neo-faşist İtalyan Sosyal Hareketi’nin (MSI) mahalledeki gençlik kollarına attığı ilk adımı otobiyografisinde şöyle anlatıyor:

‘’Guendalina Borghese Sokağı, numara 8: Her şeyin başladığı adres. Adresten daha önemlisi, bu kararı tetikleyen tarih: 19 Temmuz 1992, Paolo Borsellino’ya düzenlenen suikast.’’

Meloni siyasete girişinin başlıca sebepleri arasında 1992’de mafyayla mücadele savcıları Paolo Borsellino ve Giovanni Falcone’nin öldürülmesi karşısında duyduğu öfke ve çaresizlik hissini gösteriyor. 

Parti tercihinin gerekçesini ise “Temiz Eller” sürecinde İtalya siyasetinde yaşanan depremle açıklıyor: ‘’İtalyan Sosyal Hareketi bütün bu hırsızlıkların ve yolsuzlukların dışındaydı.’’

Giorgia Meloni’nin siyasi geçmişi ve neo-faşist hareketlerin devamı izlenimi vermesi İtalya’nın faşizmle yüzleşme konusundaki eksiklerini de tekrar gündeme getirdi. Faşistlerin yönetimi ele geçirdiği Roma Yürüyüşü’nün ekim ayındaki 100. yıldönümünde, iktidarda kökleri neo-faşizme dayanan bir liderin olması ihtimali seçim kampanyasına damga vurdu.

Meloni ‘’İtalyan sağının faşizmi tarihe gömdüğünü’’ savunsa da partisi İtalya’nın Kardeşleri, logosu ve Roma’daki binasıyla MSI’nin devamı görüntüsünden vazgeçmiyor.

Kampanya sürecinde Meloni’nin 19 yaşındayken verdiği bir söyleşi de yeniden dolaşıma girdi. Bir Fransız televizyonuna konuşan Meloni ‘’Mussolini iyi bir siyasetçiydi. Ne yaptıysa İtalya için yaptı’’ diyordu.

‘O sayfa kapandı’

Meloni’nin büyüdüğü ve sıklıkla atıf yaptığı Garbatella Mahallesi ise anti-faşist sloganlarla bezeli.  Yürüttüğü sosyal ve kültürel faaliyetlerle mahallenin referans noktalarından olan Casetta Rossa (Kırmızı Ev) derneğinin girişinde ‘’Daima anti-faşistiz’’ yazılı bir afiş asılı. Derneğin başkanı Luciano Ummarino, bu faşizm tartışmalarını sorduğumuzda şunları söylüyor:

‘’Hiçbir şey geri dönmez. O sayfa Piazzale Loreto’da (Mussolini’nin ayaklarından asıldığı meydan) kapandı. Ama faşizm başka şey, faşistler başka şey. Faşistler hala var. Meloni’nin partisi faşist dolu, faşist selamı verenleri biliyoruz. O siyasi kültür terk edilmiş değil. Farklılıklara karşı, göçmenlere karşı hamlelerde bu görünüyor.’’

Kırmızı Ev Derneği’nin başkanı Ummarino “Faşizm kültürü terk edilmiş değil. Farklılıklara karşı, göçmenlere karşı hamlelerde bu görünüyor” diyor

Meloni liderliğindeki İtalya’da yabancılar, eşcinsel çiftler ve kadınların haklarında geriye gidişten endişe ediliyor.  

Bu endişelerin temelinde kadınlara ‘’kürtaj olmama hakkı verme’’ vaadinden, ‘’LGBT lobilerine’’ savaş ilanına, göçü durdurmak için Libya’ya abluka uygulanmasını savunmasına kadar bir dizi söylemi yer alıyor. 

Dış politikada uluslararası muhafazakar cenahta saf tutan Meloni, Avrupa’da Viktor Orban Macaristan’ına ve İspanya’daki aşırı sağcı Vox hareketine yakın. Türkiye’nin AB’ye adaylık statüsünün geri alınmasını istiyor.

İtalya’nın AB’deki eksenini Almanya-Fransa hattından, ‘’illiberal blok’’ da denilen Macaristan-Polonya çizgisine kaydırması ihtimali Brüksel’de endişe yaratıyor. Ancak İtalya’nın pandemi sonrası AB’den aldığı yaklaşık 200 milyar euro’luk Kurtarma Fonu’nu riske atacak hamlelerde bulunmasına yüksek ihtimal verilmiyor.

NATO ve ABD ile ilişkileri önemsese de Donald Trump ve eski baş stratejisti Steve Bannon referansları. Büyük destekçisi  Steve Bannon bile Guardian gazetesine yaptığı bir açıklamada İtalya’nın Kardeşleri için ‘’biraz fazla sağcı olabilir’’ demişti.

Öte yandan Meloni Ukrayna işgali sonrası sağ cepheden Rusya’ya en sert eleştirileri yönelten lider oldu. Muhalefette olsa da Mario Draghi hükümetinin Ukrayna’ya yardım politikalarına destek verdi.

Özellikle vurguluyor

Esasında Roma’nın refah seviyesi daha yüksek bir kuzey mahallesinde doğan Meloni seçim kampanyası boyunca sıklıkla ‘’Garbatella’lı olmasına’’ atıfta bulundu. Babalarının evi terk etmesi ve Giorgia Meloni ile kardeşinin bir oyun sırasında evlerini yakmasının ardından Garbatella’ya taşındılar.

1920’lerde işçi mahallesi olarak kurulan, düşük gelirliler için sosyal konutların yer aldığı Garbatella, Meloni’nin ‘’halktan biri’’ imajını desteklemek için kullandığı bir sembole dönüştü.

Casetta Rossa’dan Luciano Ummarino ise yıllardır etkinlikler yaptığını bir kez bile Meloni ile karşılaşmadığını söylüyor:

‘’Garbatella dayanışma ruhunun çok güçlü olduğu bir yer. Roma’da sola en fazla oy buradan çıkıyor. Tarihi ve geçmişi anti-faşist olan bir mahalle.’’

Ardından ekliyor: ‘’Ama burası da dünyadan soyutlanmış bir yer değil, son yıllarda hava değişimi görülüyor.’’

Ummarino’nun sözünü ettiği bu hava değişimini hissetmek için sokaklarda birkaç kişiyle daha konuşmak yetiyor.

Mahallenin ünlü kafesi Bar dei Cesaroni’de Sergio Pontuale, gururla ‘’Meloni’ye oy vereceğim’’ diyor. 60 yaşındaki Pontuale 2018’deki son seçimlerde popülist 5 Yıldız Hareketi’ne oy vermiş ancak ‘’Sonra çok pişman oldum’’ diye yakınıyor. 

Sergio Pontuale

Meloni’yi sevme nedenini ise ‘’Hep tutarlı oldu. İlk başta da sağcıydı hala da sağcı’’ diye açıklıyor. Pontuale’nın özellikle göç konusunda Meloni hükümetinden beklentisi büyük.

Soy isminin yayımlanmasını istemeyen Federica ise tüm bu atmosferden yılmış. 40’lı yaşlarındaki gazeteci hayatında ilk kez oy kullanmayacağını söylüyor. Garbatella’da kahvaltı masasında artık gerçek bir siyasetçi kalmadığından yakınan grupla benzer şekilde ‘’Oy vermeyeceğim çünkü hiçbir siyasi cephenin beni temsil etmediğini hissediyorum” diyor. Bu kararı acı çekerek aldığını da özellikle ekliyor:

‘’Yetkin bir siyasetçi sınıfı yok, ülkenin gerçek sorunlarına hitap edebilecek programlar yok, en az 50 yıldır süren kargaşayı değiştirme isteği yok.’’

Seçmendeki bezginliğin sorumluları arasında sol da sayılıyor. Ülkenin sorunları karşısında duyarsız ve etkisiz kalmakla suçlanan sol partiler seçim öncesi de sağ ittifakın aksine tam bir birlik sağlayamadı. Merkez soldaki Demokratik Parti (PD) anketlerde İtalya’nın Kardeşleri’nin hemen altında gelse de güçlü bir ittifak kuramadığı için çoğunluğu elde etmesi zor duruyor.

Meloni’nin son yıllardaki sert yükselişinde ise muhalefette olmasının etkili olduğu görüşü uzmanların üzerinde birleştiği bir faktör. İtalya’nın Kardeşleri, Şubat 2021’de eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’nin kurduğu geniş katılımlı koalisyon hükümetine katılmayan tek büyük parti oldu. Pandemi, ekonomik ve sosyal sıkıntılar sürerken muhalefette olması getiri sağladı.

İçerik açısından fakir bir kampanya döneminin ardından, aralarında 4 eski başbakanın da yer aldığı eski yüzlerin yarıştığı seçimlerde Giorgia Meloni, müzmin sorunlara çözüm getiremeyen siyasette yeni bir alternatif gibi görünme avantajından faydalanacağa benziyor.

Kazanırsa İtalya’nın Mussolini’den sonraki ilk aşırı sağcı lideri olacak

Faşist diktatör Benito Mussolini’nin hükümetinde görev yapmış Giorgio Almirante gibi isimlerin kurduğu MSI, 1995’te Ulusal İttifak’a (AN) dönüştü. Meloni de MSI gençlik kollarının ardından Ulusal İttifak’ta siyasete devam etti. 2006’da parlamentoya bu partiden giren Meloni dönemin en genç kadın parlamenteri oldu. 2008’de de Silvio Berlusconi başbakanlığındaki hükümette gençlik bakanlığı yaparak en genç bakan unvanını aldı. 2012’de ise nihayet kendi partisini kurarak ülkenin sayılı kadın parti liderlerinden biri haline geldi. 2020’de Avrupa Parlamentosu’ndaki Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular Partisi (ECR) başkanlığına seçildi. 25 Eylül’deki seçimin sonuçları anketlerle uyumlu çıkarsa Meloni şimdi de İtalya’nın ilk kadın başbakanı olma yolunda. Bu senaryo gerçekleşirse Meloni bir ilke daha imza atacak ve Mussolini’den sonra İtalya’nın ilk aşırı sağcı lideri de olacak.

Kullandığı dil tepki çekiyor

Farklılıklara karşı söylem biçimi Meloni’nin kimlik siyasetinin bir parçası. 2021’de yayımladığı otobiyografisinin başlıkları da bu siyaset anlayışının sloganlarından oluşuyor. ‘’Ben Giorgia’yım’’ isimli kitabın alt başlıkları “Bir kadınım”, “Anneyim”, “Sağcıyım”, “Hristiyanım”, “İtalyanım”. Meloni’nin 2019’daki bir mitingde, neredeyse yeni bir Haçlı seferi çağrısı yapar gibi hararetli konuşmasından alıntı olan bu sözler karşıtlarınca kutuplaştırıcı, ayrımcı bir dil olarak görülüyor.