22 Aralık 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 07.11.2023 14:12 | Son Güncelleme: 07.11.2023 14:22

The Guardian yazdı: Krize karşı doğru yanıt iki devletli çözüm mü?

İsrail ve Hamas arasındaki son yılların en kanlı çatışmalarının yaşanmasıbir zamanlar barış için son umut olarak görülen bir seçeneği yeniden canlandırdı. Ancak bölgede iki devletli çözümün nasıl olacağı ve bunu başaracak iradenin var olup olmadığı belirsizliğini koruyor
The Guardian yazdı: Krize karşı doğru yanıt iki devletli çözüm mü?

İsrail ile Hamas arasında Gazze'de yaşanan savaşın sonrası, hala haftalar ya da aylar uzakta olabilir. Ama o gün gelecek. ABD Başkanı Joe Biden geçtiğimiz günlerde "Bu kriz sona erdiğinde, bundan sonra ne olacağına dair bir vizyon olmalı. Ve bize göre bu iki devletli bir çözüm olmalı" dedi.

Dünya liderleri defalarca onayladı

Diplomatlar ve analistler, tekrarlanan şiddet döngüleri ve yarım yüzyıldan fazla süren askeri işgal karşısında, İsrailliler ve Filistinliler arasında on yıllardır yaşanan en kanlı çatışmanın ardından kalıcı bir barışın gelmesi gerektiği konusunda hemfikir. Bölgeyi neredeyse bir asırdır kuşatan acı çatışmaya iki devletli çözüm, Ürdün Nehri ile Akdeniz arasındaki toprakları bölerek yan yana var olan iki bağımsız, egemen İsrail ve Filistin devletini ortaya çıkarmak fikri dünya liderleri tarafından defalarca onaylandı. 

"Başka alternatif yok"

Chatham House düşünce kuruluşunda yardımcı araştırmacı olan Yossi Mekelberg, "Başka uygulanabilir alternatif yok. İki devletli çözüm, hem İsraillilerin hem de Filistinlilerin siyasi, medeni ve insani haklarını yerine getirmelerini sağlayacak en az kötü seçenek" değerlendirmesini yaptı. Eski bir İsrailli barış müzakerecisi olan Yossi Beilin ise rakip bir fikir olmadığını vurgulayarak "Tek çözüm bu" dedi. 

Ancak hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi yönetimlere Orta Doğu konusunda danışmanlık yapan Aaron David Miller'a göre istek ile gerçekliği birbirinden ayırmalıyız. Miller ayrıca, "İhtimaller çok ama çok düşük. Bu aslında imkansız bir görev" uyarısında da bulundu. Miller'a göre iki devletli bir çözümün önünde çok sayıda engel var, özellikle de savaşın hemen ardından derin travma geçirmiş iki toplumla baş başa kalacağız.

"Her iki tarafın da yeni bir liderlik bulmaları gerekiyor"

İsrail'in aşırı sağcı hükümeti bağımsız bir Filistin devleti fikrine içten içe karşı çıkıyor ve lideri Binyamin Netanyahu yıllardır bu konuda ilerleme kaydedilmesini engelliyor. Savaş sona erdiğinde başbakan olarak kalmasını bekleyen çok az kişi var ama barış yanlısı bir alternatif de yok. Geçtiğimiz ay sahnede pek görünmeyen Mahmud Abbas'ın liderliğindeki Filistin Yönetimi etkisiz ve halk nezdinde inandırıcılıktan yoksun. Abbas 87 yaşında ve dört yıllık başkanlık dönemi şimdiye kadar yaklaşık 19 yıl sürdü.

El Fetih'in kıdemli liderlerinden ve pek çok Filistinli için bir kahraman olan Mervan Barguti ise 21 yıldır İsrail hapishanesinde ve cinayet suçundan beş kez müebbet hapis cezasına çarptırılmış durumda. Barguti, "Her iki tarafta da eksik olan şey liderlik ve siyasi iradedir. Her iki tarafın da bu korkunç savaştan sonra uyanması ve yeni bir liderlik bulması gerekiyor" dedi.

Geleneksel olarak Orta Doğu barış sürecinin itici gücü olan ABD'de, Biden'ın enerjisini önümüzdeki 12 ay boyunca başkanlığını korumak için mücadele etmeye harcaması kaçınılmaz. Donald Trump'a karşı kaybederse, iki devletli çözümü canlandırma şansı sıfıra yakın. Herhangi bir sürecin önemli aktörleri olacak Arap devletleri, Gazze'deki çok sayıda sivil ölüm ve çaresiz insani kriz karşısında halkları arasında oluşan öfke nedeniyle dizginlenebilir.

İsrail, Filistinliler, ABD ve Arap ülkeleri yeni bir barış sürecini ilerletmeye kararlı olsalar bile, herhangi bir anlaşmanın temel zorlukları olan Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki sınırlar ve İsrail yerleşimleri, Kudüs'ün geleceği, Filistinli mültecilerin ve onların torunlarının geri dönüş hakkı, güvenlik ve Gazze konuları hala masada. Ramallah'ta yaşayan Filistinli bir avukat olan Hiba Husseini, yine de bir anlaşmanın genel ilkelerinin uzun yıllardır kabul edildiğini söyledi. Husseini, "İki devletli bir çözümün neye benzediğini biliyoruz" dedi.

İki devletli çözüm ilkeleri

Beilin ile birlikte İsrail-Filistin konfederasyonu "iki egemen devletin bir arada yaşaması" için bir öneri hazırladılar. Arap-İsrail savaşının sonunda 1949'da çizilen ve İsrail'in 1948'de devlet ilanını takip eden ateşkes anlaşması çizgisi olan 1967 öncesi yeşil hatta yakın bazı Yahudi yerleşimlerinin, yeni bir Filistin devleti için telafi edici toprak takasları ile İsrail'e dahil edilmesi tüm taraflarca kabul gören bir ilkedir.

Konfederasyon planına göre Batı Şeria'nın derinliklerindeki yerleşimlerde yaşayan İsrailliler, İsrail içindeki evlerine taşınmayı ya da yeni devletin yasalarına uymayı kabul ederek Filistin'in daimi sakinleri olan İsrail vatandaşları olarak bulundukları yerde kalmayı seçebilecekler. Karşılaştırılabilir sayıda Filistin vatandaşı da aynı şartlarda İsrail'e taşınabilecektir. Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan kutsal mekanlarına ev sahipliği yapan Kudüs'ün Eski Şehri, her iki ulus tarafından ortaklaşa yönetilen bir açık şehir haline gelecektir. Açık şehir daha sonra Kudüs'ün tüm Yahudi ve Müslüman mahallelerini kapsayacak şekilde genişletilecek.

Husseini, Gazze'nin gelecekteki bir Filistin devletinin dışında bırakılamayacağını söyledi. Erişimi sağlamak için Batı Şeria ve Gazze arasında kara koridorları olması gerekecek ancak bunlar için zaten planlar var. Mevcut planlara göre, Filistin devletinin polis gücü olacak ancak ordusu ya da hava kuvvetleri olmayacak; Filistinli mültecilerin soyundan gelenlerin sembolik bir kısmının İsrail'de yaşamak üzere geri dönmelerine izin verilecek.

"Yahudiler azınlık olur"

Husseini, iki devletin yan yana yaşaması ilkesinin sadece mümkün değil aynı zamanda kritik olduğunu söyledi  ve "Bu savaştan önce çatışmayı 'yönetme' politikası vardı. Bunun başarısız bir politika olduğu artık çok açık" diye ekledi. Bu arada, İsrail devletinin yanında bir Filistin devletine yönelik herhangi bir adım atılmaması nedeniyle tek devletli çözüm özellikle Filistinliler ve destekçileri arasında ilgi görmeye başladı.

Bu fikir esasen şu anda İsrail ve Filistin toprakları olan topraklarda herkesin eşit oy hakkına sahip olduğu tek bir demokratik devletin var olması. Ancak bu kaçınılmaz olarak Yahudi devletinin sonu anlamına gelecektir çünkü Yahudiler tek bir devletin nüfusu içinde azınlık  olacaktır. Rakamlar zaten eşitsiz. İsrail istatistik bürosunun geçen yılki verilerine göre, Yahudiler 7 milyonluk İsrail nüfusunun yüzde 74'ünü oluşturuyordu. İsrail'in Arap nüfusu ise yüzde 21 ya da yaklaşık 2 milyon kişiydi. Filistin Merkezi İstatistik Bürosu bu yıl Batı Şeria ve Gazze'nin nüfusunu yaklaşık 5,5 milyon kişi olarak açıkladı. İsrail'de yaşayan 2 milyon Filistinliye eklendiğinde toplam nüfus yaklaşık 7,5 milyona ulaşmaktadır ki bu rakam İsrail'in Yahudi nüfusundan daha fazla. Filistinli nüfus çok daha genç ve bu nedenle daha hızlı artıyor.

Kendini iki devletli çözümü geliştirmeye adamış bağımsız bir İsrail düşünce kuruluşu olan Ofek'in kurucularından Yehuda Shaul, tek devletin gerçekçi olmadığını belirtti. Shaul, "İsrailli Yahudilerin yeşil hat içindeki demografik hegemonyalarından vazgeçip toprağı paylaşmaya ve azınlık olmaya karar verdikleri bir gerçeklik görebiliyor musunuz? İki devletin yakın olduğuna inanıyor muyum? Hayır. İsrail devletinin ulusal projesinin iki devletli bir sonucu engellemek olduğuna inanıyor muyum? Evet" diye konuştu. 

Husseini, Filistin halkının iki devletli bir çözümü kısa süre içinde yeniden benimseyeceğini belirterek şu ifadeleri kullandı: Sokaktaki kamuoyu olup bitenlere tepki veriyor. Ruh hali o anı yansıtıyor ve şu anda o an çok karanlık. Ancak oyunun sonunu görebileceğimiz bir ufka sahip olursak, ruh hali değişecektir.

AB'nin dış politika şefi Josep Borrell "Barış kendiliğinden gelmeyecek; inşa edilmesi gerekiyor. İki devletli çözüm bildiğimiz tek uygulanabilir çözüm olmaya devam ediyor. Ve eğer elimizde tek bir çözüm varsa, tüm siyasi enerjimizi bu çözüme ulaşmak için harcamalıyız" demişti.