Donald Trump son başkanlık seçimini kazandığından beri ilginç bir dönüş yapıp “performatif emperyalizme” yöneldi. Kasım ayındaki seçimlerin hemen ardından Grönland’ı Danimarka’dan almaktan bahsetmeye başladı. Halbuki Danimarka’nın bu adayı vermek gibi bir niyeti yoktu. Ardından Trump’ın tehditkar hareketleri arttı. Kanada başbakanına “vali” diyerek alay etti ve belli belirsiz bir ilhak tehdidinde bulundu. ABD’nin 40 yılı aşkın süre önce bıraktığı Panama Kanalı’nın iadesini talep etmeye başladı.
Salı günkü basın toplantısında ise Meksika Körfezi’nin ismini “Amerika Körfezi” olarak değiştireceğini ilan etti. Bir muhabir Grönland’ı veya Panama Kanalı’nı ele geçirme çabaları kapsamında askeri ve ekonomik zor kullanmaya yanaşıp yanaşmayacağını sorunca iki ihtimali de dışarıda bırakmadı. “İki konuda da güvence veremem. Bu konuda söz vermeyeceğim. Bir şeyler yapmamız gerekebilir” ifadelerini kullandı.
Dünyanın en güçlü ordusunun başına geçmeye hazırlanan otoriter fikirlere sahip bir lider, komşularına açık açık kılıç sallamaya başlamışsa sorulacak ilk ve en önemli soru bundan sonraki niyetinin ne olduğudur.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim