05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 23.07.2025 07:22 | Son Güncelleme: 23.07.2025 09:13

Financial Times: Otoriterleşme, Trump’ın Erdoğan’a daha olumlu bakmasına neden olmuş olabilir

Financial Times, ABD Başkanı Trump'ın ticaret savaşı açtığı ülkelerin seçim sonuçlarına etkisini Brezilya üzerinden inceledi. Aynı haberde neredeyse her ülkeye ağır tarifeler uygulayan Trump'ın Türkiye'ye neden %10 tarife uyguladığına geniş yer verildi
Financial Times: Otoriterleşme, Trump’ın Erdoğan’a daha olumlu bakmasına neden olmuş olabilir
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Financial Times'da yer alan haberde Brezilya-ABD ilişkilerine dair bir analiz yayınlandı. Söz konusu analizde Trump-Bolsonaro ilişkileri ve Brezilya'ya yönelik hamleler yer alsa da ABD'nin yeni yönetiminin ve özellikle Başkan Trump'ın Erdoğan ve Türkiye'ye olan bakış açılarına dahası tutuklanarak cezaevine gönderilen Ekrem İmamoğlu hakkında da detaylara değinildi.

Financial Times'ın analizi şöyle:

Anketlerde gerilemek mi? Seçim hezimetine doğru mu sürükleniyorsunuz? Kanada’nın Mark Carney’i, Avustralya’nın Anthony Albanese’si ve şimdi de Brezilya lideri Luiz Inácio Lula da Silva’nın bir çözümü var: Donald Trump’ın ülkenize ticaret savaşı açmasını sağlayın.

Bir süper gücün ekonominize saldırması, seçmenleri bayrak etrafında kenetlemenin en hızlı yollarından biri. Ticaretle ilgisi olmayan Vatikan bile Trump’a teşekkür borçlu olabilir; zira Amerika’nın ilk papanı Robert Francis Prevost’un seçilmesinde Trump’ın Papa Francis’e karşı olan düşmanlığı etkili olmuştu.

Ancak Trump’ın oyun planında Brezilya, özel bir kategoriye sahip. Jair Bolsonaro’nun yargılanmasına atıfta bulunan Trump, bu ayın başında, güçlü liderin davası iptal edilmediği takdirde Batı Yarımküre’nin en büyük ikinci demokrasisine yüzde 50 gümrük vergisi uygulayacağını ilan etti.

Kısa süre sonra ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Bolsonaro’nun davasına başkanlık eden Brezilya Yüksek Mahkemesi yargıcı Alexandre de Moraes’e vize yasağı getirdi.

Brezilya'ya darbe, ABD'de kongre baskını

Rubio’nun hamlesi “inanılır gibi değil” dedirten türden. Cumhuriyetçi senatörken ABD’nin demokratik değerleri ve hukuk devleti savunusuyla tanınan Rubio, şimdi ise bir demokrasiye hukuku uyguladığı için ceza veriyor.

Oysa Bolsonaro, Lula’nın kazandığı 2021 başkanlık seçimlerini devirmek için şiddet olaylarını desteklediği iddiasıyla yargılanmayı bekliyor. Bolsonaro’nun başarısız darbe girişimi, Trump’ın Joe Biden’a yenilgisi sonrası yaşanan 6 Ocak Kongre baskınından bir yıl iki gün sonraydı.

Trump-Bolsonaro paralelliği dikkat çekici. Ancak fark şu ki Bolsonaro hesap veriyor. Mesajı kaçıranlar için Rubio geçen hafta ABD’li diplomatlara “bir ülkenin seçim sürecinin adil olup olmadığı, meşruiyeti veya demokratik değerleri hakkında yorum yapmaktan kaçının” talimatı verdi.

Dürüst olmak gerekirse, ABD’nin ders verme alışkanlığı çoğu zaman geri teper. Dünya, Washington’un söylediklerinden çok yaptıklarına bakıyor. Ancak bugün Rubio’nun kıtasında bir liberal demokrasi feneri varsa, o da Brezilya ve Ottawa’dan parlıyor. Washington ise şimdilik sahnenin dışında kalmış durumda.

Lula-Trump arasındaki 'gerilim'

Trump’ın merkantilist bakış açısıyla bile bu adımlar mantıklı değil. ABD, Brezilya ile ticaret fazlası veriyor. Bu nedenle Lula’nın ülkesi, “kurtuluş günü” tarifelerinden muaf tutulmalıydı. Trump’ın amacı ekonomik değil de Bolsonaro’ya destekse bile, bu mantık kendi kendini çürütüyor.

Çünkü yüzde 50’lik ABD tarifelerinden en büyük darbeyi alacak olanlar, Bolsonaro’nun en güçlü olduğu sığır çiftçileri ve kahve ihracatçıları. Trump bu haliyle Lula’nın değil, Bolsonaro’nun tabanını cezalandırıyor. Nitekim Lula’nın popülaritesinin yeniden yükselişe geçmesi şaşırtıcı değil. Lula da bu durumu “Trump ABD başkanı seçildi ama… dünyanın imparatoru değil” diyerek özetledi.

Ekrem İmamoğlu detayı

İkinci desen ise Trump’ın “emperyal kaprisleri.” Onun gözünde tarifeler bir “güzellik.” Amerika’nın dev tüketici pazarına erişim üzerinden dünyaya baskı kurmanın bir aracı. Nitekim Türkiye’nin güçlü adamı Recep Tayyip Erdoğan, Trump’tan yalnızca yüzde 10’luk bir tarife yedi. Oysa Türkiye, Brezilya’nın aksine ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu dahil birçok muhalif belediye başkanını hapse atması ise Trump’ın gözünde bir “suç” sayılmıyor. Hatta otoriterleşme, Trump’ın Erdoğan’a daha olumlu bakmasına neden olmuş olabilir.

Trump’ın bu içgüdüsünde bir nebze haklılık payı var. ABD’nin demokrasi ihracatı sicili epey karışık. Washington’un tarafsız bir konuma çekilmesi saygı duyulacak bir hamle olurdu ve belki de demokratik değerlerin yayılmasında daha etkili olurdu. Ancak Trump, demokrasiyi değil, otokrasiyi teşvik ediyor. Dost demokrasilerin kaygılanması anlaşılır bir durum.

En yüksek itiraz ise Trump’ın korumacı danışmanlarından gelmeli. Zira tarifelerin amacı ABD’nin üretim kapasitesini artırmak. Trump ise bu aracı anlık kaprisleri için kullanıyor. Ve belli ki güçlü liderlere karşı büyük bir zaafı var.

Kaynak: Gazete Oksijen