Washinton Post'ta yer alan analize göre, ABD Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski arasında Oval Ofis’te yaşanan yüzleşmede Trump yönetiminin Rusya’ya yönelik onlarca yıldır devam eden ABD dış politikasını yeniden yazması tüm açıklığıyla gözler önüne serildi. Kremlin, bu değişimin Washington’u Moskova ile aynı hizaya getirdiğini belirterek, bunun II. Dünya Savaşı’ndan bu yana uluslararası ilişkileri şekillendiren jeopolitiği altüst edebileceğini söyledi.
“Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov, pazar günü devlet televizyonuna verdiği demeçte, "Yeni yönetim, tüm dış politika yapılandırmalarını hızla değiştiriyor" dedi. ‘Bu büyük ölçüde bizim vizyonumuzla örtüşüyor.’”
Moskova’nın vizyonu, eski Sovyetler Birliği’nin büyük bir kısmında nüfuzunu yeniden kazanma ve liberal demokrasiyi yenilgiye uğratma hedeflerine odaklanmış durumda. Bu yaklaşım, Rusya’yı Batı tarafından dışlanmış bir ülke haline getirdi. ABD, Rusya’nın 2022’deki sebepsiz işgalinden bu yana Ukrayna’ya yüz milyarlarca dolarlık silah ve yardım sağladı. Washington, müttefikleriyle birlikte Moskova’ya yeni yaptırımlar uyguladı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında savaş suçu suçlamasıyla tutuklama emri çıkardı.
Avrupa hâlâ Ukrayna'ı desteklese de ABD ve Rusya gerilimi yumuşuyor
Ancak pazar günü, Avrupa liderleri Londra’da Zelenski’ye desteklerini gösterirken, Peskov yönetimin yeni yaklaşımının Washington ile Moskova arasında bir yumuşamayı müjdeleyebileceğini söyledi:
“İkili ilişkilerin bütünüyle büyük zarar gördüğü düşünülürse, önümüzde uzun bir yol var. Ancak Başkan Putin ve Başkan Trump’ın siyasi iradesi sürerse, bu süreç oldukça hızlı ve başarılı olabilir.”
Zelenski'ye parmak sallanması Rusya için bir 'hediye'
Geçen hafta Oval Ofis’te yaşanan gerginlikte, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, Zelenski’yi ABD’nin desteğine yeterince minnettar olmamakla suçladı. Trump ise Ukrayna liderinin Putin’le uzlaşmayı reddetmesinin “Üçüncü Dünya Savaşı ile kumar oynamak” olduğunu söyledi. Bu olay, Kremlin tarafından bir “hediye” olarak değerlendirildi.
Putin uzun süredir ABD ile müttefikleri arasına nifak tohumları ekmeye çalışıyordu. Cuma günü, Trump da Zelenski’yi barış çabalarını engellemekle suçlayan söylemleri yineledi.
Bu gelişmeler, Rus liderleri şaşkına çevirdi. Rusya’nın egemen varlık fonunun başkanı ve ABD-Rusya arasındaki ön görüşmelerin baş müzakerecisi Kirill Dmitriev, yaşananları “tarihi” olarak nitelendirdi. Rusya Today’in editörü ve önde gelen propagandist Margarita Simonyan, “Oval Ofis çok şey gördü ama böylesini hiç görmedi,” diye yazdı.
Bazıları ise bu durumu keyifle karşıladı. Eski Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, Zelenski için “küstahlığın zirvesindeki domuz” ifadesini kullanarak, ona “hak ettiği dersin verildiğini” savundu. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova ise Trump ve Vance’in kendilerini tutup Zelenski’ye fiziksel müdahalede bulunmamalarına şaşırdığını söyledi. Zakharova, Zelenski’nin “aşırı derecede küstah” tavrının onun dünya toplumu için en büyük tehdit olduğunu bir kez daha kanıtladığını iddia etti.
Bu toplantının Rusya’nın anlatısına tam olarak uyduğunu belirten, Kremlin’e yakınlığıyla bilinen Nezavisimaya Gazeta’nın editörü Konstantin Remçukov, The Washington Post’a verdiği demeçte, “Bizim müdahale etmemize bile gerek kalmadı — Amerikalıların söylediklerini tekrar etmek yeterli,” dedi.
Putin’in toplantıya dair herhangi bir yorum yapmaktan kaçındığını vurgulayan Remçukov, Rus liderin “akıllıca” bir strateji izleyerek sessiz kaldığını ve şimdilik sessizliğini koruyabileceğini söyledi. “Halk, liderlerimizin Zelenski’yi Ukrayna’nın başında bir tehdit olarak değerlendirmekte haklı olduklarını düşünecek. Bu, Kremlin için büyük bir hediye.”
Ancak bu resmî coşkunun yanında temkinli bir yaklaşım da söz konusu. Birçok kişi, somut sonuçları görmeyi beklerken beklentilerini de sınırlı tutuyor.
Geçen ay, ABD ve Rusya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana ilk görüşmelerini gerçekleştirdi. Suudi Arabistan’daki toplantıların tamamlanmasının ardından, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, savaş sona erdiğinde Washington ve Moskova’nın değerlendirebileceği “tarihî olabilecek ekonomik ortaklıkları” övdü. Trump ise Moskova ile “bazı ekonomik kalkınma anlaşmaları yapmaya çalıştığını” dile getirdi. Putin, Rusya’nın, Arktik bölgesinin geliştirilmesi ve nadir toprak elementlerinin madenciliği de dahil olmak üzere ekonomik iş birliğine açık olduğunu belirtti.
'Pragmatik yaklaşım memnuniyetle karşılanıyor'
Hassas konuları görüşmek için isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan üst düzey bir Kremlin yetkilisi, The Washington Post’a yaptığı açıklamada, Trump’ın göreve başlamasından bu yana yaşanan “muazzam değişim” karşısında Moskova’nın şaşkına döndüğünü ve onun “düşmanca değil, pragmatik bir yaklaşım benimsemesini” memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. Ancak, bu tür anlaşmaların “yakın vadeli planlar olmaktan çok olasılıklar” olduğunu vurguladı.
“Trump, Amerika’nın yaptırımları kaldırmaya hazır olabileceğini söyledi,” dedi yetkili. “Ancak yalnızca barış anlaşması sağlandıktan sonra.”
Putin’e yakınlığıyla bilinen devlet bankacılık devi Sberbank’ın başkanı German Gref, Batı yaptırımlarının hızla sona ereceğine inanmadığını belirtti. “Yaptırımların kaldırılmayacağını, aksine daha da sertleşeceğini öngörüyoruz,” dedi Gref, perşembe günü gazetecilere yaptığı açıklamada. Trump ise geçtiğimiz hafta Rusya’ya yönelik ABD yaptırımlarını bir yıl daha uzattı.
Üst düzey Rus diplomatlara yakın bir akademisyen, The Washington Post’a yaptığı açıklamada, Dışişleri Bakanlığı’nın şu anda ikiye bölünmüş durumda olduğunu belirtti: “Bir grup Amerikalılara asla güvenmeyecek, diğer grup ise diyaloğu yeniden başlatmak, hızla bir zirve hazırlamak ve sonuç almak için ‘tarihi bir fırsat’ görüyor.”
Herkes bu yumuşamaya mutlu değil
Ancak, herkes bu yumuşamayı kutlamaya hazır değil.
23 yaşındaki insan hakları avukatı Vlad “Trump ne pahasına olursa olsun Putin’le dost olmaya karar vermiş görünüyor ve bu hiçbir iyi sonuca yol açmaz” değerlendirmesinde bulundu.
Nezavisimaya Gazeta’nın editörü Konstantin Remçukov, yetkililerin, ABD’de önümüzdeki yıl yapılacak ara seçimlerin Rusya için elverişli bir barış anlaşması sağlama fırsatını hızla ortadan kaldırabileceğinin farkında olduklarını belirtti. Remçukov “Hükümetin üst kademelerinde, çatışmayı sona erdirme konusunda aşırı iyimser olan kimseyi görmedim. Trump’ın duruşu Zelenski karşıtı gibi görünüyor, ancak kimse onun tamamen ya da kalıcı olarak Rusya yanlısı olduğunu düşünmüyor" dedi.
Hükümet içinde kamuya açıklanmayan asıl tepkinin, Rusya’nın savaşmaya devam etmeye hazır olması gerektiği yönünde olduğunu söyleyen Remçukov, “Olaylar ciddi, öfkeli ve acımasız bir şekilde ilerliyor. Rus yetkililer için en önemli görev, siperlerde bulunanların kendilerini bir zafer sarhoşluğuna kaptırmalarını önlemek ve Trump’ın vaatlerinin ardından yakında barış geleceğine dair umutlarını yok ederek, onları zorlu bir mücadeleye hazırlamak" dedi.
Navalni destekçileri hızlı bir sonuç beklemiyor
Öte yandan, muhalefet lideri Aleksey Navalni’nin destekçileri, hafta sonu Moskova’nın Marino banliyösündeki mezarını ziyaret ederek, ölümünün birinci yılını andılar. Birçok kişi tarafından Rusya’nın son demokratik umudu olarak görülen Navalni, geçen yıl Arktik’teki bir hapishane kampında, ailesi ve destekçilerinin devlet destekli bir suikast olarak nitelendirdiği koşullarda aniden hayatını kaybetmişti.
Pazar günü, küçük bir grup insan sessizce yas tuttu, gözyaşı döktü ve mumlar yaktı. Bazıları, ABD-Rusya ilişkilerinde anlamlı bir değişim olacağı veya Ukrayna ile çatışmanın yakın zamanda sona ereceği konusunda şüpheliydi.
Bazıları ise Zelenski’nin “onuruyla hareket ettiğini” belirterek, Avrupa güvenlik zirvelerinin sonuçlarını beklediklerini söyledi.
29 yaşındaki Aleksey, “Bu savaşın, Putin hâlâ iktidardayken sona ereceğini sanmıyorum. Putin Kiev’i üç günde almayı planlıyordu, şimdi Trump bir günde barış istiyor. Ama bakın, üç yıl geçti… Kayıplarımız devasa. Bunun hızlı ya da kolay bir çıkışı olduğunu düşünmüyorum” dedi.