Haziran ayında apartmanlarla dolu kalabalık bölgeden silah sesleri yükselmeye başlayınca bölge sakinleri evlerine sığındı. Çok geçmeden haber yayıldı: Gizli İsrail güçleri gelmişti ve yine Abdullah Ebu Şalal'ı öldürmeye çalışıyorlardı. Birleşmiş Milletler raporuna göre, Wall Street Journal'ın kampa yaptığı bir haber gezisi sırasında Filistinli savaşçılarla İsrail güçleri arasında saatlerce süren çatışmada bir Filistinli öldü, dokuz Filistinli de yaralandı. Ebu Şalal ise kaçtı. Yakınları, El Aksa Şehitleri Tugayı komutanı olan Şalal'ın İsrail'in kendisini öldürme ya da yakalama girişimlerinden beş kez kurtulduğunu söyledi. İsrailli bir askeri yetkili, "Ordunun kampa girdiğini her duyduğunda dışarı çıkar, kaçar ve saklanırdı" dedi.
İsrailli bir askeri yetkili, kedi-fare oyununun 16 Ocak'ta bir İsrail insansız hava aracı saldırısıyla Ebu Şalal ve dört savaşçının Batı Şeria'nın Nablus kentindeki Balata kampının hemen dışında öldürülmesiyle sona erdiğini söyledi.
İsrail ordusu Ebu Şalal'ın evini bombaladı ve öldürülmeden önce en az hava saldırısı ve kara baskınlarıyla hedef alındı. Tespit edilmekten kaçınmak için farklı yerlerde uyudu ve gün boyunca kıyafetlerini değiştirdi. Ebu Şalal geçen yıl ölümünden önce Wall Street Journal'a verdiği demeçte İsrail ordusunun sık sık düzenlediği baskınlara, İsrail yerleşimleri kurmak için Filistinlilerden alınan topraklara ve gençliğinde Batı Şeria'daki Filistinli toplulukları İsrail'den ayırmak için inşa edilen devasa duvara kızgın olduğunu söylemişti.
İsrail kamplarda savaş taktikleri kullanıyor
İsrail, kuruluşundan 75 yıl sonra 700.000'den fazla Filistinliyi yerinden eden Batı Şeria'daki 19 mülteci kampından bazılarında Filistinli savaşçılara karşı savaş taktikleri uyguluyor. Kamplar artık yoksulluğun ve evlerine dönme özleminin kol gezdiği kentsel ortamlar haline geldi.
Bir başka savaş cephesi oluşturdu
İsrail ordusu kampları, İsrail askerlerine ve yerleşimcilere yönelik saldırıların birçoğunun düzenlendiği 'savaşçı merkezleri' olarak görüyor. İsrailli askeri yetkili, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana kamplarda hava saldırıları, neredeyse her gün kara harekatı ve daha gevşek angajman kuralları uyguladığını ve Gazze'deki savaşın yanında bir savaş cephesi oluşturduğunu söyledi.
Yahudi yerleşimcilerin saldırıları arttı
Son olaylar bölgenin ne kadar hızlı bir şekilde kaosa sürüklenebileceğinin altını çizdi. Yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik saldırıları bu ayın başlarında İsrailli genç bir Yahudi çocuğun kaybolması ve daha sonra Batı Şeria'da ölü bulunmasının ardından patlak verdi. Hak gruplarına ve Filistinli yetkililere göre yerleşimciler 17'den fazla köye saldırdı; ateş açtı, arabaları ve evleri yaktı ve en az beş Filistinliyi öldürdü. Hafta sonu İsrail askerleri Batı Şeria'da düzenledikleri bir baskın sırasında en az 14 Filistinliyi öldürdü. Ordu öldürülenlerin savaşçı olduğunu söyledi.
İsrailli yetkili, ordunun ekim ayından mart ayına kadar Batı Şeria'da yaklaşık 40 insansız hava aracı saldırısı gerçekleştirdiğini söyledi. Bu tür saldırılar 7 Ekim'den önceki yaklaşık 20 yıl içinde sadece birkaç kez gerçekleşmişti. BM'ye göre İsrail güçleri 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 435'ten fazla Filistinliyi öldürdü. BM, o tarihten bu yana Batı Şeria'da yaklaşık 4.900 Filistinlinin İsrail güçleri ya da yerleşimciler tarafından yaralandığını söyledi.
Gruplara bağlı değiller
İsrail ordusu 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'da öldürülen insanların yaklaşık %80'inin silahlı olduğunu söylüyor. Filistinli yetkililer ise birçoğunun sivil seyirci olduğunu ya da askerlere taş attıkları için vurulduklarını söylüyor. Batı Şeria'daki savaşçıların büyük çoğunluğu gençlerden oluşuyor ve bazıları Hamas gibi gruplara bağlı değil. Ebu Şalal'ın kaçış gizemi, şimdi saygı gördüğü Balata'da ona bir takipçi kitlesi kazandırdı ve öldürülmesi İsrail'in Batı Şeria taktiklerinin nasıl daha fazla savaşçılığa teşvik edebileceğini gösteriyor.
Hamas ve Filistin Yönetimi'ne karşılar
Analistler, Batı Şeria'daki grupların Gazze'deki Hamas'tan çok daha küçük, daha az organize ve daha zayıf donanımlı olduğunu söylüyor. Safları genellikle hem İsrail'e hem de Filistin Yönetimi'ne düşman laik milliyetçilerden oluşuyor. İran tarafından Ürdün üzerinden kaçırılan hafif silahların yanı sıra İsrail'deki tüccarlar aracılığıyla yasadışı yollardan temin edilen silahlarla donatılmış durumdalar. Balata kenti savaşçıların kalesi olurken mülteci kamplarında ve Batı Şeria ile İsrail'deki Filistinli toplulukları ayıran duvarın üzerinde yer alan Tulkarem'de yeni yerel silahlı gruplar ortaya çıktı.
