Dünya örneklerinin incelendiği haberde “2024 yılı, otoriter liderler ve rejimler için beklenmedik baskılar getirdi” denildi. Venezuela’da Nicolás Maduro’nun sert yönetiminden İran’daki mollalara, Myanmar’daki askeri cuntaya kadar pek çorejim, yeni tehditlerle yüzleşmek zorunda kaldı.
Jeopolitik analistler ve tarihçiler, bu yıl yaşanan olayların otokratlar için ciddi bir gerileme anlamına geldiğini ifade etti.
Stanford Üniversitesi’nden otoriter rejimler ve demokrasilerin karşılaştığı zorluklar üzerine yazılar yazan Larry Diamond, “Bazı yerlerde otokrasilerin sendelediğini veya düştüğünü gördük. Birçok otoriter rejim ya zayıf ya da ne yapacağını bilemez durumda” dedi.
Yeni yönetimler için yüksek beklentiler
Otokrat liderler devrilse de rejim değişikliği Suriye ve Bangladeş’teki yeni liderler için kalıcı, kapsayıcı hükümetler kurma gibi zorlu bir görevi beraberinde getiriyor. Daha önceki siyasi çalkantılarda görüldüğü gibi, bu sürecin başarıyla tamamlanması kolay değil.
Örneğin Suriye’deki muhaliflerin kökenleri IŞİD ve El Kaide’ye kadar uzanıyor. Azınlıklara saygı göstereceklerini taahhüt etseler de, radikal eğilimlerinden tamamen kurtulup kurtulmadıkları belirsiz. Öte yandan Bangladeş’te başkent Dakka sokakları protestocularla dolup taşıyor. Şeyh Hasina’nın siyasi partisine mensup kişilere yönelik linç iddiaları gündemde. Bangladeş’in güçlü komşusu Hindistan ise yeni hükümeti, ülkedeki azınlık Hinduları koruyamamakla suçluyor. Ancak Bangladeş liderliği bu suçlamaları reddediyor.
Bangladeş’in Nobel ödüllü ekonomisti ve geçici lideri Muhammad Yunus, ülkesinde yaşanan değişimin ardından beklentilerin artmasına dikkat çekerek, “Beklenti seviyesi yüksek. Bunu karşılamak çok zor” dedi.
Bununla birlikte, dünya genelinde birçok otokrat yönetim hâlâ gücünü koruyor. Havana’da Miguel Díaz-Canel ve Moskova’da Vladimir Putin, yönetimlerini sürdürüyor. Rusya, İran’dan aldığı silah desteği, Kuzey Koreli askerler ve Çin’e yaptığı petrol satışları sayesinde Ukrayna’ya karşı savaş alanında kazançlar elde etti.
Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore’nin oluşturduğu, bazı analistler tarafından “CRINK” olarak adlandırılan ittifak daha da güçlenmiş durumda. Çin, bazı kritik teknolojilerde Batı’nın önüne geçerken, Latin Amerika’daki ABD komşularıyla güçlü bağlar kurmayı başardı.
Muhalif gruplar birbirinden etkileniyor
Bu yıl otoriter rejimlerde yaşanan sorunlar, dünyanın dört bir yanındaki muhalif gruplara yeni bir ivme kazandırdı. Venezuela’daki muhalefet, Beşar Esad’ın düşüşünün, yenilmez gibi görünen diktatörlüklerin doğru baskı uygulandığında çözülebileceğini gösterdiğini savunuyor.
Demokrasiler ve otoriter rejimler üzerine çalışan siyasi analistler, herhangi bir ülkede otoriter yönetimin ne zaman çökeceğini tahmin etmenin zorluğuna dikkat çekiyor.
Bu yıl yayımlanan How Tyrants Fall (Zalimler Nasıl Düşer) adlı kitabın yazarı ve siyaset bilimci Marcel Dirsus, otoriter hükümetlerin iktidarda kalabilmek için devlet kaynaklarını dar bir destekçi çevresine yönlendirdiğini söyledi. Bu uygulama sadakati ödüllendirirken, daha geniş halk kesimlerinde kayırmacılık ve yolsuzluk nedeniyle büyük bir tepkiye yol açıyor.
“Diktatörlüklerde istikrar ile kaos arasındaki çizgi çok incedir,” diyen Dirsus, bu tür rejimlerin ayakta kalmasının her gün zorlu kararlar almayı gerektirdiğini vurguladı.
Beşar Esad’ın düşüşü, özellikle diğer otoriter rejimlerle kurulan ittifakların ne kadar kırılgan olduğunu göstermesi nedeniyle dikkat çekti.