27 Aralık 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 05.02.2023 15:51 | Son Güncelleme: 05.02.2023 16:37

Yaşam süresi uzuyor, Avrupa emeklilik yaşını yükseltmeyi tartışıyor

Avrupa'da bir yandan ortalama yaşam süresi artarken ve doğum oranları düşerken, öte yadan Fransa emeklilik yaşını yükseltmekle uğraşıyor. Milyonlar sokağa dökülürken, emeklilik sorunun çözümü için daha az can acıtıcı reçete aranıyor
Yaşam süresi uzuyor, Avrupa emeklilik yaşını yükseltmeyi tartışıyor

Fransa'da emeklilik yaşıyla ilgili yeni düzenlemenin ardından bir milyondan fazla insan, hükümetin ülkedeki emeklilik yaşını 62'den 64'e çıkarma planlarını protesto etmek için Fransa'nın dört bir yanındaki şehirlerde sokaklara döküldü.

Yahoo News'e konuşan 62 yaşındaki eski toplu taşıma müdürü Anne Brunner, "İnsanları 64 yaşına kadar çalıştırmak haksızlık, kimse onları işe almayacak" dedi ve deneyimlerine göre 55 yaşından sonra birçok Fransız işçiye kapının gösterildiğini ve çok azının yeniden işe alındığını ekledi. Brunner, "İşverenler yaşlı çalışanların çok fazla deneyime sahip olduklarını, çok kritik ve çok pahalı olduklarını düşünüyorlar" dedi.

Yakın zamanda yapılan bir ankete göre Fransızların %66'sının karşı çıktığı emeklilik yaşının yükseltilmesi konusu ve işyerlerindeki yaş ayrımcılığı, Avrupa çapında giderek büyüyen bir soruna dönüştü. Örneğin bugünün Fransız emeklilerinin çoğu 1980 yılında işgücüne katıldığında Fransa'daki tipik bir kişi 74 yaşına kadar yaşıyordu; şimdi ise on yıl daha uzun yaşıyorlar.

Finlandiya Emeklilik Merkezi irtibat yöneticisi Mika Vidlund verdiği demeçte, "Avrupa ülkelerinin çoğu emeklilik yaşlarını yükseltti ve birçok ülke bu yaşı yaşam beklentileriyle ilişkilendiriyor" dedi ve ekledi: "Avrupa'da emeklilik politikalarındaki son değişiklikler nedeniyle 67 yaş yeni 65 yaş oldu."

2010 yılında Fransa, emeklilik yaşını 60'tan 62'ye çıkardığında da benzer protestolarla karşılaşmıştı. Ancak bu değişiklikler diğer bazı Avrupa ülkelerindeki artışlarla kıyaslandığında önemsiz kaldı. Örneğin Danimarka, hükümetin ortalama yaşam süresindeki artışa paralel olarak emeklilik yaşını yükseltmesini gerektiren bir politika başlattı ve bugün emeklilik yaşı 68'e çıktı. Hollanda gibi diğer ülkeler ise farklı bir orana sahip: Yaşam beklentisinin arttığı her yıl için emeklilik yaşına sekiz ay daha ekleniyor.

OECD ekonomistlerinden Parisli Wouter De Tavernier verdiği demeçte, "Aslında yaptıkları şey, insanların emeklilikte geçirebilecekleri ortalama yıl sayısını sabitlemek" dedi.

ABD Kongresi de Sosyal Güvenlik almaya başlama yaşını yükseltmeyi düşünüyor ve bazı Cumhuriyetçi Kongre üyeleri, yardımların 70 yaşında başlayıp başlamaması gerektiğini tartışıyor.

Ancak bu durum birçok Amerikalı için ne kadar acı verici olsa da, emeklilik sistemlerindeki farklılıklar nedeniyle Avrupa'daki durum çok daha uç noktada. Sosyal Güvenlik İdaresi'ne göre, Amerikalı emekliler için devletten alınan emekli maaşları, bir emeklinin gelirinin ortalama olarak yaklaşık %30'unu oluşturuyor. Avrupa'da ise emeklilik maaşları genellikle bir emeklinin emekli maaşı ödemelerinin %80 ila %90'ını sağlıyor. OECD verilerine göre Fransa, İspanya, İtalya, Avusturya ve Polonya'da devlet ödemeleri ortalama olarak alınan emekli maaşlarının %100'ünü oluşturuyor.

Avrupa'da emeklilik yaşının yükseltilmesi ihtiyacını ağırlaştıran bir diğer faktör de azalan doğum oranları. De Tavernier, "Avrupa'daki tüm bu kamu emeklilik harcamalarının artması meselesi, bir yandan insanların daha uzun yaşamasının, diğer yandan da daha az insanın doğmasının bir sonucudur" sözlerini kaydederken "Emekli maaşları için önemli olan, çalışma yaşındaki insanlara kıyasla ne kadar emekli olduğudur." diyor.

OECD rakamlarına göre, emeklilik yaşının 60 olduğu 1990 yılında İtalya'da iş piyasasındaki her 100 kişiye 24 emekli düşüyordu. Şimdi ise emeklilik yaşının 67 olmasıyla birlikte 100 kişiye yaklaşık 40 emekli düşüyor. ABD hükümeti emekli maaşları için GSYİH'nin yaklaşık %7'sini öderken, birçok Avrupa hükümeti çok daha fazlasını ödüyor; örneğin İtalya'nın GSYİH'sinin %16'sı emekli ödemelerine gidiyor.

De Tavernier, "Emeklilik harcamaları arttığında yapabileceğiniz üç şey var" derken sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunlardan ilki emekli maaşlarını kesmektir ki bu hiçbir şekilde öncelikli değil. İkinci seçenek ise işverenler ve çalışanlar tarafından ödenen vergileri ya da katkı paylarını artırmak. Bunun da çalışma çağındaki insanların mutlu olmayacağı anlamına geldiği ortada."

De Tavernier, "Geriye üçüncü seçenek kalıyor ki bu da emeklilik yaşının yükseltilmesi ki bu da istenen çözüm değil; ancak bu üç seçenek arasında en az acı verici olanı" diyor. 

Sorunu sadece emeklilik yaşını yükselterek çözmeye çalışmak ise farklı sorunları beraberinde getiriyor. 

Almanya'daki Niederrhein Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nde gerontoloji profesörü olan sosyolog Moritz Hess, verdiği demeçte şu sözleri kaydediyor: "Devlet bir yandan yaşlı işçilere size ihtiyacımız var ve daha uzun süre çalışmanız gerekiyor çünkü emekli maaşlarını finanse etmeniz gerekiyor derken, diğer yandan yaşlı işçiler işyerinde hala çok fazla yaş ayrımcılığıyla karşı karşıya kalıyor. Bu da toplumsal bir çelişkidir."

Bazı yaşlı çalışanlar, tam sosyal haklarla emekli olabilmek için daha fazla yıl çalışmak zorunda kalma ihtimalini yüksek sesle dile getirirken, bazı genç çalışanlar ebeveynlerinden veya büyükanne ve büyükbabalarından çok daha fazla yıl çalışmayı sorun etmiyor.

Barselona'da bir hukuk firmasında yönetici asistanı olarak çalışan 42 yaşındaki Lucie Astill, verdiği demeçte, "20'li yaşlarının ortalarında ya da sonlarında çalışmaya başlayan profesyonellerin, ciddi sağlık sorunları olmadığı sürece 70 yaşına kadar çalışmalarının adil olduğunu düşünüyorum" derken, "70 yaşıma kadar ev kredim var, dolayısıyla o yaştan önce emekli olmak gibi bir planım yok. İnsanlar artık daha sağlıklı ve 60 yaşında emekli olursanız devletin sizi 30 yıldan fazla bir süre mali olarak desteklemesini beklemek haksızlık olur" diyor. 

Modern Avrupalı işçiler, elli yıl çalışma fikrini çok daha katlanılabilir kılan birçok avantaja da sahip. Örneğin Astill ve kocası geçen yıl 16 haftalık ücretli doğum izni aldı ve çocukları 2 buçuk yaşına geldiğinde İspanya'da gündüz bakımı ücretsiz. Avrupa'nın büyük bir bölümünde çalışanlar, ortalama bir Amerikalı için sadece iki hafta olan tatil süresine kıyasla, genellikle Ağustos ayında olmak üzere yılda dört hafta tatil yapıyor. Öte yandan, Avrupalılar ortalama olarak ABD vatandaşlarından daha yüksek vergi ödüyor.

Astill, bir insanın boş zamanının çoğunu hayatının sonuna yığma modelini sorguluyor ve yakın zamanda emekli olan akrabalarının canlarının sıkıldığını söylüyor.