19 Nisan 2024, Cuma
Haber Giriş: 27.08.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:16

Yedi kez denedim, olmadı Avrupa artık bize hayal

Ayed ve ailesi yedi kez Yunanistan’a geçmeyi denemiş, yedi kez başarısız olmuş. Her teşebbüs can pazarı. Her teşebbüs binlerce dolar. Artık vazgeçmişler, Ayed İzmir’de “ne iş olsa” yapıyor. Tek bir ailenin öyküsü, milyonların trajedisine ışık tutuyor
Yedi kez denedim, olmadı Avrupa artık bize hayal
Defalarca Yunan adalarına geçmeye çalışıp başarısız olan 24 yaşındaki Ayed, eşi ve üç çocukları için kurdukları Avrupa hayalinden neden vazgeçtiğini şöyle özetliyor: “Ben Avrupa’ya geçmeyi yedi defadan fazla denedim. Her girişimim kişi başı bin dolara mal oldu.” Ayed, aslen Suriye’nin güneybatısında, İsrail ve Ürdün sınırında yer alan ve işgal altındaki Golan bölgesinin Zaviye Köyü’nden olduğunu; köyün havası ve doğallığıyla bilinen bir yer olduğunu söylüyor. Yaklaşık yedi sene önce Şam Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde tarih öğrencisiyken, babasının Beşar Esad hükümetine muhalif bir albay olduğu gerekçesiyle arandığını öğrenen Suriyeli genç, öyküsüne memleketini iki buçuk yıl önce terk etmesinden başlayarak anlatıyor.

Köyümüzü vurdular

“2011’de şehrimize gösteriler başladı. Ayaklanmalar, hareketlenmeler… Şehrimizde ayrılıklar başladı. Rejim askerlerinin yasaları çiğnemesinden sonra mahallemiz ayaklandı. Hakim kuvvet, rejim ve BM Barış Gücü’ydü ve BM ayrıldı. Rejim güçleri de çıktı. Köyümüz Özgür Suriye Ordusu’na geçti. Önce güzeldi. Sonra ÖSO kontrolleri başladı. Sivil polisler. Bir süre sonra rejim, Rusya ile anlaştı. Şehrimizi füzelerle vurdular.”  Köyü tasfiye edildikten sonra yeşil otobüslere bindirilip İdlib’e, oradan da Suriye-Türkiye sınırındaki Azez’e gittiğini yalnızca birkaç kelime Türkçe bildiğinden Arapça anlatıyor Ayed; Basmane’deki evlerinde, yerde otururken. “Türkiye’de kimseyi tanımıyordum. Direkt İstanbul’a, Avrupa yakasına gittim. Esenyurt’ta takriben yedi ay kaldım. Evraklarımı ve göçmen kimliğimi çıkarmaya çalıştım, olmadı. İstanbul’un yeni sığınmacı kaydına kapalı olduğunu söylediler. Beni polis yakaladı, Mersin’e gönderdi. Mersin’de üç ay oturdum. Yine evrak çıkarmaya çalıştım, yine olmadı.” Bunun üzerine umutsuzca ne yapacağını düşünen Ayed, o sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kapıları açıyoruz” çıkışıyla, önce talihin yüzüne güldüğünü düşünmüş. “Biz her şeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan sınırları açtıktan sonra tasarladık” diyen göçmen, İstanbul’dan Edirne’ye, Pazarkule Sınır Kapısı’na hareket eden otobüslere binerek on binlerce yabancı uyruklu gibi Avrupa’ya geçmek amacıyla Yunanistan sınırına gittiğini ifade ediyor. Bir ay kadar süren sınır arbedesinde hamile eşi ve iki küçük çocuğuyla bulunan ve soğuk, yağmurlu havada binlerce göçmen gibi çadır kurarak barınan Ayed, Avrupa ile Yunan güçlerince kullanılan gaz bombaları ve plastik mermiler aracılığıyla tanıştığını anlatıyor.

Çocuk hakları nerede?

“Yunan askerlerinin yaptıklarına çok şaşırdık. Nerede insan hakları? Bunlar hani insancıldı? Çocuk hakları nerede? Hiçbirini görmedik. Gördüğümüz şey gaz bombaları ve barut. Yunanlar bize plastik mermiyle ateş açıyorlardı.” diyor ve istenmediklerini çok açıkça hissetmelerine rağmen pandemi başlayana kadar diğer tarafa geçmek için beklediklerini ekliyor. “Umudum vardı, yüzde 90 geçecektik, sınırları açacaklardı. Türkiye zaten açmıştı. Sonra korona çıktı, Türk askeri geldi, çıkamazsınız dedi. Sonra bizi otobüslere bindirdiler. Malatya’da karantinaya. Psikolojimiz çöktü. Türk hükümeti sınırları açtı, mutlu olduk. Sonra her şeyi kaybettik” diyor Ayed.
Ayed ve ailesi
Ayed ve ailesi

Midilli’ye az kalmıştı

İlk yenilgiden sonra İzmir’e yol alan aile, yine bir bilinmeze yol almak zorunda kalmış. “Gece 12’ye kadar parkta kaldık. Çocuklar da var. Ev aradım. Bir kadın bizi gördü, durumumuzu anladı. Sana evi verelim, kirayı bir ay bekleriz dedi. Evde oturduk, sonra ben burada ne yapacağım dedim. Bana insan kaçakçısıyla iletişim kuracaksın, seni bir odada tutacak, o seni çıkaracak dediler. Kabul ettim” diye anlatıyor. O konuşurken,  23 yaşındaki eşi kahve yapıyor, çay demliyor, onu dinliyor. Çeşme’den bekleyip gece yarısı kaçakçının işaretiyle denize açıldıkları o ilk sefer, çok zorlu geçmiş: “İlk kez denize çıkıyorsun. Psikolojin allak bullak. İnsanın eli ayağı tutmuyor. Çocuklar için korkuyorsun. Şişirmişler botu, sizi götürüyorlar” diye anlatıyor Ayed. Midilli Adası’na varmalarına birkaç mil kala Yunan Sahil Güvenlik unsurunca görüldüklerini ve ikinci denemesinde de şiddetle karşılandıklarını söylüyor. “Yunanlar bizi durdurduklarında çok vahşi davrandılar. Maskeli komandolar vardı. Benzinimizi döküp kaptanı dövdüler. Bizimle yaşlı bir kadın vardı, Filistinli, Gazze’den. Altmış beş yaşında, çocukları Avrupa’daydı. Düşüp bayıldı. Biz onu ayıltmaya çalıştık. Sonra yanımızdaki insanlar kelime-i şahadet getirmeye başladılar. İki de hamile vardı, bir de savaşta ayağından yaralanmış biri vardı, yürüyemiyordu.”

24 saatliğine Yunanistan

İkinci denemede Ayvalık’ta bir ormandan denize indiklerini, botla yola çıktıklarını ve yine yakalandıklarını, üçüncü gidişlerinde Midilli’ye varabildiklerini ancak orada 24 saat kalabildiklerini anlatıyor. “Çok hızlı geldiler, biz de durduk. Bizi sarndılar. Botumuz devrilecek gibi oldu. Çocuklar korktu, kadınlar korktu. Bittik sandık. Şahsi evrakları da verdik Yunan askerine. Paraları da istediler, verdik. Bir kutuya koydu her şeyi, sonra ayağıyla vurarak denize attı. Pasaportlar, pasaportlar, pasaportlar diyordu.” Sonrasında Yunan güçlerinin Mitilini Limanı’na götürmek vaadiyle göçmenleri umutlandırıp sonra onları can sallarına koyduklarını ekliyor Ayed. “Bizi gemiden sala attılar. Kimi suya düştü, kimi sala” diyor. Denemelerinin sonuçsuz kaldığını hissettiğini söyleyen Ayed, çocukları da büyüdüğü için, kendisine Türkiye’de bir düzen kurmayı seçmiş. “Gitme teşebbüslerini bıraktım. Artık her gün başka bir işte çalışıyorum” diyor. “Ne olursa olsun çalışırım, iş önemli. En son boyacılık yaptım. Avrupa hayali bitti. Hayalim öldü. Hayalim, Avrupa’ya gidip okulumu tamamlamaktı, tarih okumaktı ve çocuklarım için güzel bir gelecek sağlamaktı” diye bitiriyor. Ayed, eşi ve üç çocuklarının hikayesi, “İki Kapı Arasında” adlı haber-belgesel ile, yeni nesil çevrimiçi seyir platformu, GAİN’de.