Bülten
Yorum

Oksijen Gazetesi'nde haftanın köşe yazıları. 
19 Temmuz 2025, Cumartesi

Günaydın. 

Bugün yurdun geneli parçalı ve yer yer çok bulutlu, Batı Akdeniz'in iç kesimleri, İç Anadolu’nun kuzey ve batısı, Orta ve Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi, Bilecik, Sakarya, Kütahya, Adana, Osmaniye, Mersin, Afyonkarahisar, Hatay ve Edremit Körfezi'nde sağanak bekleniyor.  

Bu sabahın şarkısı Fransız elektro grubundan geliyor:   The Pirouettes - L'escalier (Bir şans verin, bence seveceksiniz).

BBC Travel ekibi İstanbul'u ziyaret etmiş, Pandeli restoranda onlar için 'chicken puding' (tavuklu puding) olan kazandibi tatlısının hem yapılışını izlemiş hem tatmışlar. Yorumları burada.

Bir de sizi bir Instagram hesabıyla tanıştırayım. Hazır giyim markalarının herhangi bir ürününün kalite veya kalıbının ne kadar iyi olduğunu anlamak zorlaştı. @simasaruhan bir stil danışmanı ve Instagram'da jean'lerden beyaz tişörtlere yeleklerden deri ceketlere kadar vitrinlerde olan ürünleri inceliyor. Size de nasıl incelemeniz gerektiğini anlatıyor. Kombin önerileri veriyor. Bir videosu  burada.

Gündeme bakalım.

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara'nın, Türkiye, Ürdün ve komşularının da kabul ettiği bir ateşkes konusunda anlaştığını duyurdu.

CHP 38'inci Olağan Kurultayı’nda usulsüzlük iddiasıyla açılan davanın hangi mahkemede görüleceğine yönelik hukuki tartışma Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. 26’ncı Asliye Ceza Mahkemesi, ‘görevsizlik’ kararına itirazların dayanağı olan CMK maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla AYM'ye başvurdu.

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile MYK üyelerinin tahliye edilmesi talebini reddetti. Detaylar haberimizde.

Silivri'de tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan, 19 Haziran'da tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen ve 'etkin pişmanlık' kapsamında verilen iki ifadenin iftira olduğunun ispatlandığını açıkladı.

Bültene geçelim.

Birazdan paylaşacaklarım, basılı gazete ve gazeteoksijen.com'da okunabiliyor. Fakat sitemizin tamamı sadece abonelerimize açık. 1 yıllık abonelik şu anda 490 lira. Abone olmak isterseniz şartlarımızı inceleyip aboneliği başlatabileceğiniz sayfa  burada.   

Harika bir cumartesi olsun!

719 tam puan: Tesadüf mü tertip mi?
Özge Öner: " Sınavdan yalnızca günler önce, bazı özel öğretim kurumlarında yapılan etütlerde, sınavda çıkan sorularla bire bir örtüşen içeriklerin işlendiğini gösteren ekran görüntüleri, WhatsApp yazışmaları ve öğrenci notları, sınavın güvenliği konusunda derin bir boşluk olduğunu ortaya koyuyor. 

Burada dikkat çekilmesi gereken nokta yalnızca tam puan alan 719 öğrenci değil. Hatta bilhassa onlar değil zira muhakkak içlerinde bileğinin hakkıyla tam puan alanlar var ve bu çocukları tek tek töhmet altında bırakmak konunun aslını ıskalamak  demek…"

LGS'nin çözümü var yeter ki bulmak isteyelim
Selçuk Şirin: " ABD’de üniversite yerleştirmelerinde kullanılan SAT sınavında, öğrencilere farklı tarihlerde girdikleri bölümlerden en yüksek puanlarını seçip birleştirme (superscoring) hakkı tanınır. 

Ben de tek bir sınavın her şeyi belirlediği şimdiki sistem yerine çoklu sınav artı ders notlarının da hesaba katıldığı yeni bir yerleştirme formülü öneriyorum. Okulun önemi, öğretmenin değeri artar. Ortaokul boyunca her yıl yapılacak sınavlarla, tek oturumdan kaynaklı ‘güvenirlik arızası’ azaltılabilir. Ders notlarıyla da diğer beceriler ölçülür. Her bakımdan gerekli bir reform  olur."

Çok acı ama gerçek: Ailelerin birikimleri ev almak yerine okul parasına gidiyor
Kıvanç Önder: "İNDER Başkanı Engin Keçeli ile sohbetimizde gündeme geldi: Bugün İstanbul’da ortalama bir özel okulun yıllık ücreti 1 milyon TL. Bu; iyi bir eğitimin değil, kötü eğitimden uzak durmanın bedeli. Tek çocuk için ödenen 10 yıllık okul parasıyla yaşanabilir bir ev almak  mümkün."
İliç’te herkes geçim derdinde kim düşünür siyanür tehlikesini!
Mine Şenocaklı bu hafta,  13 Şubat 2024'te meydana gelen felakette 9 madencinin yaşamını yitirdiği İliç'teydi.

"Umarım, 13 Şubat 2024 gününü unutmamışsınızdır. Hani ekranlarda gözlerimize inanamadan izlediğimiz o felaketi... Erzincan’ın İliç ilçesinde, dokuz madencinin ölümüne neden olan, toprağın ölüm olup aktığı felaketi. Göz göre göre geldiğini sonradan anladığımız, insan eliyle ve kâr hırsıyla yaşanmış o iş kazasını!.. Öyle korkunçtu ki ölümler, bu dokuz madencinin cansız bedenlerinin ilkine 53 gün sonra erişilebildi. Sonuncusu çıkarıldığında felakettin üstünden tam 116 gün geçmişti.

Bundan bir buçuk yıl önce toprak ölüm olup akmıştı İliç’teki altın madeninde... Dokuz madenci milyonlarca ton toprağın altında kalıp feci şekilde can vermişti. Şimdi görüyorum ki, sadece onlar değil, İliç’in geleceği de o gün gömülmüş... Maden kapanmış, en az 2 bin işçi işlerinden olmuş, dükkanlar artık siftahsız kapanıyor, insanlar borçlarını ödeyebilmek için evlerini, arazilerini satılığa çıkarıyor ama alan yok..."

Bölgelerdekilerle konuşan Şenocaklı son durumu aktardı.

Üç Kutuplu Türkiye: Sezgi, veri ve toplumsal dinamikler
Zülfü Livaneli: "Bugün Türkiye’nin derin bir kutuplaşma yaşadığı ve duygusal olarak üçe bölündüğü açıkça görülüyor. Bu durumun taşıdığı temel tehlike, sağ ve solun yerini, binlerce yıla dayanan dini, etnik ve milliyetçi ayrımların almasıdır. Bu tür ayrışmalar, ülkenin bütünlüğünü tehdit ederek potansiyel bir bölünmeye yol açabilir. Türkiye şu anda bu üç kutbu hangi formda bir araya getireceğini tartışıyor. Oysa bu noktaya hiç gelinmeyebilirdi."

Çakma mal, iyi malı kovar
Mehmet Y. Yılmaz: "Alanya’da esnaf taklit ürünler satıyor, bu konuda markaların hakkını arayan avukatlara da 'Millet bu işten ekmek yiyor' diye kızgın. İş çarşının ortasında arbede çıkaracak kadar büyüdü. Bu sadece Alanya’yla ilgili bir sorun değil. Türkiye küresel 'çakma ürün' sıralamasının üst basamaklarında. Ama bu eninde sonunda uluslararası turizm merkezlerimize zarar verir."

Türkiye’nin bitmeyen kimlik muhasebesi
Bekir Ağırdır: " Yüzyıllık Cumhuriyet tarihimiz aslında bir kimlik arayışının da yüzyılı oldu. Bu ülkenin insanı, bir aynaya bakar gibi devletine baktı ama aynada kendisini tam olarak göremedi. Kimi zaman silik bir suret, kimi zaman çarpıtılmış bir görüntü... 

'Biz kimiz?' sorusu, yalnızca bireyin değil, toplumun ve devletin ruhunda yankılandı durdu. Açılım, bölgenin siyasal gerilimlerine dair olanlardan öte Cumhurbaşkanı’nın vurgusu, Türkiye’nin hiç dinmeyen kimlik sancısının üzerine yeniden serinkanlıca düşünmeyi gerektiriyor aslında."

Ulus devlet mi millet sistemi mi?
Ali Yaycıoğlu: " Cumhurbaşkanı’nın 'Türk-Kürt-Arap ittifakı' çıkışı ve iktidar çevrelerinde ulus-devletin 'deli gömleği'ne benzetilmesi, Türkiye’nin yeni bir rejim arayışında olduğu izlenimi veriyor. Ancak bu arayış, demokratik çözümün değil, siyasal fantezilerin önünü açıyor. 

Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin yapısal meseleleri, üç etnik kimlikli bir “ittifak senaryosu”yla değil; halkın tamamını kapsayan eşit yurttaşlık temelinde, açık ve çoğulcu bir müzakereyle çözülebilir."

Silahlara veda: Bir son ve başlangıç
Nurcan Baysal: "Tarihin bir sayfası kapanıyor. Bu hem Kürtler hem Türkler için çok anlamlı bir bitiriş. Şimdi sıra barışı evlerimize, sokaklarımıza, hayatlarımıza getirmeye geldi… Silahların yakılışı bir son ve aynı zamanda eşit, adil ve özgür bir ülke kurmak için bize bir başlangıç da sunuyor."
Bir kişiyi ‘lider’ yapan şey nedir?
Çağrı Mert Bakırcı: "Columbia Üniversitesi’nin yayımladığı araştırmaya göre toplumu “rekabet halindeki bireylerden oluşan bir cangıl” olarak gören çalışanlar patavatsız ve tehditkar yöneticileri daha yetkin buluyor. Üstelik bu tarz birini bulunca yapışıp kalıyorlar. Bu da iş gücü içerisinde kendini pekiştiren bir “katı yönetici-sadık çalışan” ağı  oluşturuyor."

Yapay Nazizm
Cem Say: "Elon Musk’ın yapay zekası Grok neden birden küfretmeye, Hitler’i övmeye başladı? Çünkü patron işe  karıştı."

Bilinmeyene vira! Atlantik macerası
"Bu hafta, daha önce çıkmadıkları yolları ısrarla arayan, sonra da geçen insanlardan bir örnek paylaşmak istedim. Günseli-Şükrü Ünlütürk çifti Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden birinin kurucularından ve aynı zamanda denizciler. En son tekneleriyle Atlantik’i geçtiler. 

Yolculuklarının bir kısmına dahil olduğumda gözlerinde yapay zeka çağına hazırlanırken hepimizin ihtiyaç duyacağı temel güdüleri gördüm: Yeni hedef koyma, kendi sınırlarını keşfetme, zor şeyleri deneme cesareti ve yolculuğun kendisini sevme. Ayrıca bu arada yapay zekanın en son yapacağı işlerden birinin miçoluk olduğuna şahsi deneyimimden karar kıldığımı haber vereyim." Ayşegül İldeniz  yazdı.

Önce terbiyesini bozup sonra ‘uslu ol’ diyoruz!
Levent Ertem: "Yapay zekadan korkmayın” dediler. Bildiklerini bizden öğrendiği için “Ne kadar çok kişiyle etkileşime girerse insanlık için o kadar büyük bir hazine oluşacak” dediler. Sonra bir sabah kalktık ki; Grok yeni sürümüyle zincirlerini kırmış… Peki kabahat  onun mu?"

Oksijen yazarlarından
BRICS ile ilişkilerde belirsizlik rüzgarları
Sedat Ergin: " Türkiye’nin “Küresel Güney”in yükselen örgütü BRICS ile serüveni bu aşamada muğlak bir zeminde yol alıyor. BRICS “kayıtlar kapandı” mesajıyla Türkiye’ye “tam üyelik” yerine “ortak devlet” statüsü önermişti. 

Ankara’nın BRICS’in bu davet mektubuna henüz yanıt vermediği anlaşılıyor. Erdoğan da son BRICS zirvesine katılmayıp yerine Fidan’ı gönderdi. Türkiye-BRICS ilişkisinde ne oluyor?"

Türkiye artık 'salça ve pul biber ülkesi'
Akan Abdula: "Bugün 10 aileden sadece 3’ü her gün birlikte sofraya oturduğunu söylüyor. Eskiden başkalarıyla bağ kurmak için oturduğumuz sofralarda artık ekranla bağ kuruyoruz. O eski sofraların üç silahşorundan et sessizce mutfaktan çekiliyor. Geride kalan salça ve baharat onun yerini doldurmaya çalışıyor. Sofralar pul biber ve salçayla direniyor."

Viardıvööööörld
Levent Erden: "40 yıl sonra dünyanın bugününden hatırlanacak bir şey kalır mı? Tarih öncesi gibi mi algılanır? Baksanıza sosyal platformlar öncesini düşünmek bile bazıları için hayli uzak. Değil 40 yıl sonrasını 4 yıl sonrasını bile öngörmek neredeyse imkansız. Eskiden olanlara bakıp ileri doğru dersler olmasa da ipuçları çıkarmak ne kadar mümkün? Ya 40 yıl öncesi?"

Yalnızlık Bakanlığı’nın tebaası
Elçin Poyrazlar: "Birleşik Krallık’ta 2018’den beri çalışan Yalnızlık Bakanlığı çağımızın distopyasının en somut örneği. Dünya Sağlık Örgütü’nün bu seneki raporuna göre yalnızlık yılda yaklaşık 900 bin can alan ölümcül bir salgın."

Vedalar ve başlangıçlar
Ece Sükan: "2025-2026 Sonbahar/Kış Paris Haute Couture haftası markaların kreatif direktör değişimlerine ve yeniden yapılanma süreçlerine sahne oldu."
Tekstil kurtuluşu Mısır’da arıyor
Türk şirketlerinin Mısır’daki yatırımları 3.5 milyar dolara ulaştı, istihdamı 100 bini aştı. Tekstilciler son 2 ayda 200 milyon dolarlık anlaşma yaptı. 

Konuya ilişkin Elif Ergu'ya konuşan Türkiye-Mısır İş Konseyi Başkanı Mustafa Denizer bu ilgiyi şöyle açıklıyor: Türkiye’de aylık işçi maliyeti 1500 dolar, Mısır’da 250 dolar. Elektrik bizde 12 sent, Mısır’da 3 sent. Doğal gaz daha da ucuz. Üzerine Mısır, ABD dahil çok ülkeye gümrüksüz ihracat yapabiliyor. 

Beko, Hayat Holding, LC Waikiki, DeFacto, Colin’s ve BİM gibi şirketlerin Mısır’da sektör lideri olduğunu anlatan Denizer tekstilin kaçışına soğukkanlı yaklaşıyor: “Mısır rakibimiz değil; aksine yeni pazarlar, müşteriler için bir fırsat  kapısı.”

'Yabancı mutfakları taklit ederek gastronomi destinasyonu olamayız'
Seraf, Anadolu’nun geleneksel mutfağını bugünün şehirli insanına, modern sunum ve hijyen anlayışıyla aktaran bir restoran. Kurucusu Doğan Yıldırım ve şef Sinem Özler 2016’da bu yola çıkarken sadece lezzeti değil, kültürü, sağlıklı gıdayı, eski reçeteleri de merkeze aldı. İkili, Elif Ergu ile yalnızca hikayelerini değil İstanbul’un gastronomi yolculuğunu, sağlıklı gıda hassasiyetini ve hayat pahalılığının etkilerini  konuştu.

Maliye politikası ile eşgüdüme kötü bir örnek daha
Haluk Bürümcekçi: "Dolarizasyon tehdidi sürerken yatırım fonları ve kısa vadeli mevduatlara stopaj artışı olumsuz bir gelişme. Bu adım TCMB'yi daha temkinli duruşa sevk  edebilir..."

Devrim mi ütopya mı?
Emre Özpeynirci: "Otomotiv dünyası lityum bataryaların hükmünde sanılırken, bir devden ezber bozan bir hamle geldi. Elektrik konusunda nispeten yavaş adımlar atan Japon Toyota’nın CEO’su Koji Sato, “Yeni buluşumuz, diğer tüm üreticileri geride bırakacak” diyerek, geleceği hidrojen yakıt hücreli hibrit (FCEV) yeni nesil motorlarda gördüklerini açıkladı. Bu çıkışın, elektrikli araç sektöründeki lityum-iyon hegemonyasını sarsabileceği konuşuluyor. Yani artık mesele sadece elektrikli olmak değil; “hangi teknolojiyle elektrikli olmak” sorusu da  masada."

Fransız Printemps ABD’ye ayak bastı
Malumat'ta bu hafta: ABD’de department - store (çok katlı mağazacılık) işi gerilemesini sürdürürken, sektörün en büyük oyuncularından Fransız Printemps ülkedeki ilk mağazasını New York Wall Street’te açtı.

Malumat'ta yer alan diğer başlıklar şöyle:
  • 'Eşinin beğenip önerdiği sneaker Federer’e yarım milyar dolar  kazandırdı'  
  • 'Zara’dan patronuna 3.1 milyar euro kâr payı'
Bankalara kart yapılandırma etkisi
Mete Yüksel: "Kredi kartı yapılandırması bankacılık sektörü için olumsuz görünüyor. Borcunu vadeye yayanlara uygulanacak faiz ilk aylarda mevduat faizlerinin altında kalabilir. Kredi kartı komisyonlarıyla ilgili tartışma da bankaların aleyhine  evrilebilir..."

Doğanın dengesini bozduk şimdi yüzleşme vakti
İrfan Donat: "Yaban domuzu sürüleriyle daha sık karşılaşır olduk. İnsanlar kene yüzünden hayatını kaybediyor. Tarla fareleri artarken, kahverengi kokarca zararlısı fındığı tehdit ediyor. İnsanoğlu deyim yerindeyse kendi etti, kendi buldu."
Trump köşeye sıkıştı
New York Times'tan David French yazdı: " Ünlü isimleri sahip olduğu adada reşit olmayan kızlarla seks partilerine davet ettiği ortaya çıktıktan sonra hapiste ölü bulunan Jeffrey Epstein yıllar sonra Trump’ın kabusu oldu. Trump kendisinin de yer aldığı iddia edilen ‘müşteri listesini’ yayınlamamak için direniyor."

Fransa’da bir şeyler oluyor: 'Tasarruf için bayramları kaldıralım'
The Financial Times'tan Lejla Abboud yazdı: "Fransa Başbakanı François Bayrou, gelecek yıl için geniş çaplı bir harcama dondurma planı ve iki ulusal tatilin kaldırılmasını önererek, bütçe açığını azaltmak adına siyasi hayatını riske attı."

Yunanistan uçurumun kıyısından böyle döndü
"Krizden alınan dersler sayesinde Yunanistan 10 yılda kurtarma programından çıktı, mali disiplini sürdürdü ve zengin ekonomilerden daha hızlı büyüyerek olağanüstü bir toparlanmaya imza attı. Ama nasıl? Mali disiplin ve "yaratıcı yıkım" sayesinde..." Financial Times'tan Ben Hall ve Eleni Varvitsioti yazdı.

İngiltere’de 7 milyar sterlinlik örtbas 
The Financial Times'tan Lucy Fisher, Alistair Gray yazdı: "Bir İngiliz asker İngiltere için çalışan Afganların bilgilerini yanlışlıkla sızdırdı, hükümet olay duyulmasın diye yıllarca basını susturdu. On binlerce Afgan’ın İngiltere’ye getirilmesi için 7 milyar sterlin ayrıldı. Skandalı The Times patlattı."

İltica sistemi baştan kurulmalı
The Economist: " Zengin ülkeler sığınma talebi ile emek göçünü birbirinden ayırmalı. Savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan Suriyeli mülteciler arasında hemen her kesimden insan vardı. Ama Avrupa’ya ulaşan Suriyeliler arasındaki üniversite mezunlarının oranı 15 kat daha  yüksek."

Karaciğer yağlanması pıhtıyı nasıl teşvik eder?
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu: "Karaciğeri yağlı kişilerde pıhtı atma riski sağlıklı kişilere göre yüzde 42 daha yüksek; beyin felci riski de yüzde 65 artıyor. O nedenle karaciğer yağlanması deyip geçmemek, yakından takip etmek  lazım."

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu ile ikinci 50’de bu hafta ayrıca şu konu başlıkları var: 
Tansiyonunuz yüksek mi, ilaca başlamadan önce yapabileceğiniz çok şey var
Dr. Mark Hyman, "Bu hafta konumuz yüksek tansiyon. Amerika’da 1960 yılında nüfusun yaklaşık yüzde 24’ü yüksek tansiyon hastasıyken bugünkü oran yüzde 47 seviyesinde. Peki neden? Bu konuda neler yapılabilir? Tansiyon ilaçlarından başka çaremiz yok mu? Bu sorulara cevap arayacağız" diyor. Konuğu ise  Dr. Cindy Geyer.   

İçimizdeki yangın: Inflammaging
Dr. Ayşegül Çoruhlu: "Longevity konusunu uzun süredir konuşuyoruz. Bu konunun en önemli noktası sebebini anlamak. Bir şeyin sebebini anladığımızda onu durdurmanın ve engellemenin ve hatta geri çevirmenin yollarını da bulma ihtimalimiz var. O yüzden neden yaşlandığımız konusu hakkında bilinenleri size bol bol iletiyorum. Ancak 'içimizdeki yangın' ifadesi önemli, çünkü vücutta hücresel düzeyde bir tür yangın (Bazen buna yangı da deriz) yaşla birlikte dozunu  artırır."

Orkun Kökçü: Yıldız değil ruh transferi
Bağış Erten: “Galatasaray ve Fenerbahçe’nin kurduğu dikotomiye itiraz eden, üçüncü bir yolun hem performans, hem de kimlik olarak mümkün olduğunu söyleyen bir alternatif Beşiktaş. Orkun’un transferi de sadece yeni bir oyuncunun gelişi değil, Beşiktaş’ın o ruhunun ayağa kalkışı gibi  duruyor."

10 numara lütfu ve laneti Yamal’ın
The Athletic’te Pol BallùsBarcelona'nın önümüzdeki sezon 10 numaralı formasını giyecek olan Lamine Yamal'ı kaleme aldı: "Maradona, Romario, Rivaldo, Ronaldinho ve Messi’den sonra Barça’nın efsanevi formasını giyme sırası 18 yaşını geçen hafta dolduran İspanyol  yıldızda."

Jhon Duran’ın yolu
The Athletic’te Jacob Tanswell ise Jhon Duran'ı değerlendirdi: "Özgeçmişinde S. Arabistan, Türkiye, İngiltere ve ABD bulunan bir futbolcu kariyerinin sonuna yaklaşmış demektir. Jhon Duran tüm durakları 21 yaşında geride bıraktı. Acaba kendisinden beklenen o sihri burada  gösterebilecek mi?"

'2 numara' hakkında her şey
Klopp’un eski sağ kolu Pep Lijnders’in Manchester City’ye geçişi vesilesiyle yardımcı antrenörlerin rolünü masaya yatırdık. The Athletic'ten.

Yorum bültenimizi okuduğunuz için teşekkür ederiz! 
Bu bülten size Gazete Oksijen bülten üyeliğiniz ve buradaki "eposta gönder" izniniz kapsamında iletilmiştir. Geri bildirimleriniz bizim için değerli. Bültenlerle ilgili geri bildirimlerinizi bulten@gazeteoksijen.com adresinden bizimle paylaşabilirsiniz.

Siteye Geri Dön