Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Erzurum Hukuk Kulübü tarafından düzenlenen Atatürk Üniversitesi Meclis Simülasyon Programı'nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kuvvetler ayrılığını getiren bir sistem olduğunu söyledi. Bu durumu bazı siyasilerin farklı şekilde anlatmaya çalıştığını ifade eden Tunç, şöyle konuştu:
"Genç kardeşlerime şunu ifade etmek istiyorum, demokrasilerin ön şartı yasama, yürütme ve yargı kuvvetler ayrılığının tam anlamıyla uygulanması... İşte bu sistem, kuvvetler ayrılığını getiren bir sistem. Yasama, yürütme ve yargı birbirinde keskin bir çizgiyle ayrılmış oldu. Vatandaşların doğrudan kendisi belirleyerek, Cumhuriyeti daha güçlendiren, demokrasiye daha uygun yönetim sistemine milletimiz onay verdi. 'Yasama ile yürütme arasında denetim mekanizması yok.' diyenler olabilir, siz onlara inanmayın. Yasama ile yürütme arasındaki denetim mekanizmaları parlamenter sistemdeki mekanizmalardan daha fazladır, neden? Önceki sistemde Cumhurbaşkanlığının hiçbir işlemi yargıya getirilmezken şimdi Cumhurbaşkanı yürütmenin başı olduğu için bütün işlemleri, bütün kararları yargı denetimine tabi. Önceki sistemde yargı denetimine tabi değildi. Hangisi daha demokratik, hangisi hukuk devleti ilkesine daha uygun? Yasama daha güçlü, neden daha güçlü, çünkü artık kanun teklif etme yetkisi sadece Meclis'e ait"
Kuvvetler ayrılığı ilkesi
Tunç, yeni sistemde kanun yapma yetkisinin milletvekillerine ait olduğuna işaret ederek "Bu sistemin eskisinden farkı nedir, güvenoyu. Çünkü millet kurulacak hükümeti doğrudan doğruya sandıkta belirliyor. Seçim akşamı kimin hükümet başkanı, Cumhurbaşkanı olacağı belli. Dolayısıyla hükümetin millet tarafından belirlendiği bir düzende tekrar Meclis'e gelip bir de 'milletin güvendiği bu hükümete siz de güven oyu veriyor musunuz' demek, bir kere mantığa uygun değil. O nedenle güvenoyu yok, gensoru yok. Gensoru neden yok, o da yasamanın, yürütmenin birbirinden ayrıldığı bir sistem. Önceki sistem, yasama ile yürütme bitişikti. Bakanlar, milletvekilleri içinden çıkardı. Yani kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam anlamıyla uygulandığı bir sisteme geçtik" dedi.
Hükümetin güçlü ve yargının bağımsız olduğu bir sistemle yeni bir anayasa hedeflerinin olduğunu anlatan Tunç, "Türkiye Yüzyılı'na başladığımız, Cumhuriyetimizin yüzyılını geride bıraktığımız ve ikinci yüzyıla başladığımız bu anlamlı dönemde, inşallah darbe anayasasından da kurtularak, demokratik, sivil, katılımcı, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan yeni bir anayasa ile yolumuza devam edersek, bu Türkiye'ye, gençlerimize çok yakışacak. İnşallah bunu başarırız. Bu, Meclis'te uzlaşmaya bağlı. Biz Bakanlık olarak özellikle taslak çalışmalar noktasında önceki tecrübelerden de yararlanarak TBMM üyelerine gereken katkıyı vermeye çalışacağız" diye konuştu.
"Hakim ve savcılarımız çok daha donanımlı olacak"
Bakan Tunç, fakültelerin sayılarının ve buna bağlı mezun sayısının fazla olduğunu, bu nedenle hukuk eğitimini daha da güçlendireceklerini vurguladı. Özellikle savunmada görev alan avukatların sayısının fazla olması nedeniyle savunmanın güçlü olması anlamındaki eksiklikleri gelecek süreçte gidermeleri gerektiğini söyleyen Tunç, şöyle devam etti:
"Kontenjanlarla ilgili sınırlama yapılmıştı, şu anda 125 bin. 100 bine düşürülmesi noktasında çalışmalarımız var. Hukuk fakültesinden mezun olanlar, artık avukatlık stajına başlayamayacaklar ya da hemen hakim, savcı sınavına giremeyecek. Öncelikle hukuk mesleklerine giriş sınavını kazanacaklar. Hakim ile savcı adaylıklarını da kaldırdık ve artık hakim, savcı yardımcılığı sistemini getirdik. Adaylık iki yıl sürüyordu, yardımcılık üç yıl sürecek. Bir yıl adalet akademisinde tecrübeli profesörlerden, uygulayıcılarımızdan, Yargıtay üyelerinden, istinaftan, ilk dereceden, hakimlerimizden önemli ve güçlü eğitim alacaklar. Eğitimlerde muhtelif zamanlarda ara sınavları geçecekler, sonra iki yıl tecrübeli hakim ve savcıların yanında savcı yardımcısı olarak çalışacaklar. Çalıştıkları sürede yargısal imza atamayacaklar ama diğer konularda hakim ve savcılarımızın yardımcısı olarak kararların yazılmasında, tüm bunlarda tecrübeli hakim ve savcıların yanında usta-çırak ilişkisiyle çalışacaklar. Hakim ve savcılarımız onlara puan verecek. O puanlarla akademideki puanların hepsi toplanacak sonrasında mesleğe kabul için hakim savcı kurulunun önüne gelecek, mesleğe kabul bu şekilde olacak. Dolayısıyla artık hakim ve savcılarımız çok daha donanımlı, daha güçlü şekilde kürsüye çıkmış olacak"
Kaynak: AA