259. Üniversitelerarası Kurul Toplantısı Yükseköğretim Kurulu'nda gerçekleştirildi. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, erişilebilir ve kapsayıcı bir yükseköğretim sistemi anlayışıyla hareket ettiklerini belirterek, "Ülkemizin tüm kesimleri için nitelikli yükseköğretime adil erişim sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz" dedi.
Devletin yükseköğretime yaptığı büyük yatırımlar ve Yükseköğretim Kurulunun çalışmaları neticesinde üniversitelerde bu yıl 1 milyonu aşan bir kontenjan oluşturulduğunu ifade eden Özvar, "Kapasitemiz hızla artarken, ülkemizde yükseköğretime erişim talebi de güçlü bir şekilde devam etmektedir. Bu yoğun ve güçlü talebe doğru politikalarla yanıt vermek, önceliklerimizden birisidir" diye konuştu.
"109 üniversite TYÇ logosu kullanma hakkına sahip"
Özvar, bu yıl ilk kez Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ) logosunun Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzunda yer alacağını hatırlatarak şu an 109 üniversitenin 898 programının TYÇ logosunu kullanma hakkına sahip olduğunu söyledi. Özvar, "Bu logoya sahip olunması yükseköğretim mezunlarına uluslararası bazı avantajlar getirmekte, mezunların diplomalarının yurt dışında daha hızlı tanınmasını ve istihdam imkanlarının artmasını mümkün kılmaktadır. Ayrıca, TYÇ logosu yükseköğretim staj yeterliliklerinin ve yurt dışındaki öğrenim kazanımlarının karşılıklı olarak tanınmasında ve yatay ve dikey öğrenci hareketliliğinde kolaylık sağlamaktadır" diye konuştu. Özvar, TYÇ logosuna sahip yükseköğretim kurumlarının sayısını artırmak istediklerini belirtti.
Geçen sene 1308 ikinci öğretim programına yaklaşık 80 bin öğrenci yerleşmişti.
Özvar, YÖK olarak, gelecek dönem için belirledikleri vizyonun önemli başlıklarından birini de istihdama duyarlılığın oluşturduğunu belirterek, "İstihdamla bağı azalan programların kontenjanlarını kademeli olarak azaltıyoruz. Yükseköğretim Yürütme Kurulunca alınan karar doğrultusunda, gelecek akademik yıldan itibaren Çocuk Gelişimi, Felsefe, Sosyoloji, Tarih ve Türk Dili Edebiyatı açık öğretim programlarına 'ikinci üniversite' kapsamında sadece 35 yaş üstündeki öğrenciler kayıt yaptırabilecek. Başta öğretmenlik mesleği olmak üzere ülkemizin istihdam dengesini yakından gözeterek bu kararları alıyoruz. Nitekim, farklı ön lisans ve lisans programlarında öğrenim gören öğrencimizin öğretmenliğe geçiş fırsatı yakalamak adına 35 yaş sınırı getirdiğimiz programlara ‘ikinci üniversite’ kapsamında yoğun bir şekilde yöneldikleri görülmektedir. Aldığımız karar bu durumu kontrol altına almayı ve sürdürülebilirliği sağlamayı amaçlamaktadır" ifadelerini kullandı.
"Bazı programlarda kontenjan düşürüldü"
Beşeri sermaye dahil olmak üzere ülkenin kaynaklarının etkin kullanımı konusunda çok hassas davrandıklarına işaret eden Özvar, şöyle devam etti:
Bir taraftan istihdam odaklı yeni programlarla üniversitelerimize ilave kontenjanlar verilirken diğer taraftan da mimarlık, eczacılık, psikoloji, beslenme-diyetetik ve temel bilimlere özgü bazı programlardaki eğitim-öğretim kalitesini yükseltmek amacıyla piyasa beklentilerinin üzerinde mezuniyete yol açan kontenjanlarda ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda yeni düzenlemeler yapılmış ve öğretim elemanları sayısı, derslik ve benzeri kapasite dikkate alınarak düşürülme yoluna gidilmiştir. Bu dönem üniversitelerimizdeki program kalitesini artırmaya yönelik belki de en önemli çalışmamız devlet üniversitelerimizdeki ikinci öğretim programlarının kapatılması olmuştur. Vakıf üniversitelerinde, devlette olduğu gibi, ikinci öğretim programları yerine istihdama duyarlı ve geleceğin mesleklerine uygun programlara dönüştürülmesi temin edilecektir. Vakıf üniversitelerimizin de gelecek yıla yönelik planlamalarını buna göre yapmalarını bekliyoruz.
Devlet üniversitelerine gösterdikleri kolaylıkları vakıf üniversitelerine de göstermeye devam edeceklerini vurgulayan Özvar, "Adalet programında yaptığımız benzer uygulamaları burada da yapacağız. Bu bakımdan herhangi bir kayıp olmayacağını özellikle belirtmek isterim" dedi.
"Uluslararası öğrenciler için mevzuat"
Özvar, 2024-2028 dönemini kapsayan 12'nci Kalkınma Planıyla eşgüdümlü olarak önümüzdeki döneme ilişkin Yükseköğretimde Uluslararasılaşma Strateji Belgesinin hazırlık çalışmalarına başladıklarını duyurdu. Bu alanda başta ilgili bakanlıklar olmak üzere kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarından bütün paydaşlarla istişare sürecini başlattıklarını ifade eden Özvar, "İstişare toplantılarından ilkini, geçtiğimiz hafta 24 farklı kurumdan 50 katılımcı ile gerçekleştirdik. Uluslararası öğrenci hareketliliğine yönelik güçlü bir mevzuat çalışması yapıyoruz. Bu çalışmanın bir kısmı kanunlarla bir kısmı yönetmeliklerle oluşturulacak. Bu düzenlemelerin ana esası üniversitelerimizin üretkenliklerini arttırmanın yanı sıra, uluslararası öğrencilerin hak ve hukukunu korumak ve üniversitelerimizin küresel bir oyuncu olarak daha güçlü olmalarını sağlamaktır" ifadelerini kullandı.
"Türkçe öğretimi merkezlerine akreditasyon"
Türkiye’nin uluslararasılaşma stratejisindeki başarısının, uluslararası öğrencilere Türkçenin dünya kalite standartlarında öğretilmesine bağlı olduğuna dikkat çeken Özvar, "TÖMER ve DİLMER gibi Türkçe öğretim merkezlerindeki Türkçe eğitim kalitesinin arttırılması amacıyla yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Yakın bir zamanda üniversitelerimizdeki Türkçe Öğretim Merkezlerine akreditasyon şartı getiriyoruz. Bundan sonra üniversitelerin uluslararası öğrenci kontenjanları değerlendirilirken bu merkezlerin akreditasyon durumları da göz önünde bulundurulacak. İngilizce öğretimi konusunda yabancı diller yüksekokullarına yönelik de akreditasyon çalışmaları genişletilecek. Yabancı dil öğretiminde bütün programlara uluslararası standartlar getirilecek. TÖMER ve yabancı dil akreditasyonları ile program sayıları ve kontenjanları arasında denge sağlanacaktır. Dünyada İngilizce öğretimiyle alakalı bütün derecelendirmelerin tamamının bütün yükseköğretim kurumlarımızda geçerli olması yönünde çalışıyoruz. Yakın zamanda bu İngilizce diliyle verilen programların bu amaçla tekrardan gözden geçirileceğini bilmenizi isterim" dedi.
"Bölgesel toplantılar düzenleyeceğiz"
Özvar, gelecek eğitim-öğretim döneminden başlamak üzere YÖK tarafından '2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonuna Dair Üniversitelerle Bölgesel Toplantılar' planlanacağını belirtti. 2024-2025 eğitim-öğretim yılında her hafta başka bir bölgede olmak üzere bölgesel toplantılar gerçekleştireceklerini, bu toplantılarda üniversite bilgi yönetim sistemi, üniversitenin ulusal ve uluslararası görünürlüğü, girişimci ve yenilikçi üniversite başlıklarında çalışmalarını paylaşacaklarını açıkladı. YÖK Başkanı Erol Özvar’ın açılış konuşmasının ardından, Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu sunumlarını yaptı.
İkinci öğretim nedir?
İkinci öğretim, genel olarak akşam saatlerinde sunulan eğitim programlarını ifade eder. Örgün öğretimi kazanamayan ya da iş veya diğer yükümlülükleri nedeniyle gündüz derslerine katılamayan kişilerin tercih ettiği bir programdır. Her okulun saatleri farklılık gösterebilir, ancak genellikle ikinci öğretim programları 17.00’de başlar. Örgün öğretim ile ikinci öğretimde okuyan öğrenciler aynı sınıflarda ders görmezler. Bununla birlikte, gördükleri derslerde veya içeriklerinde herhangi bir farklılık yoktur.
Kaynak: DHA