06 Mayıs 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 02.12.2023 10:50 | Son Güncelleme: 02.12.2023 11:36

Eğitim düzeyi arttıkça işsizliğin düşmediği tek ülke Türkiye

Türkiye’de her 4 üniversite mezunundan 1’i işsiz... Başka bir deyişle OECD ülkeleri ortalamasında eğitim düzeyi arttıkça işsizlik oranının düşmediği tek ülke. Dr. Sabiha Sunar çözümün yükseköğretim programlarının içeriği ve kontenjanlarının yeniden gözden geçirilmesi olduğunu savunuyor
Fotoğraf: Temsili
Fotoğraf: Temsili

Türkiye’de 25-64 yaş aralığındaki her iki yetişkinden biri en fazla ortaokul diploması derecesine sahip. OECD ülkeleri ortalaması yüzde 19.8’ken Türkiye’de lise mezunu olmayan yetişkinlerin oranı yüzde 53.3. Bu oranla Türkiye, 38 OECD ülkesi arasında yüzde 56.2 orana sahip Meksika ve yüzde 54.9 orana sahip Kosta Rika’nın ardından üçüncü. Kanada, Güney Kore ve ABD gibi ülkelerde ise bu oran yüzde 10’un altında.

3 yetişkinden 1’i ilkokul mezunu

Bu veriler Türk Eğitim Derneği’nin (TED) düşünce kuruluşu TEDMEM’in Bir Bakışta Eğitim raporunun 2023 edisyonundan. Rapora göre aynı zamanda Türkiye’de 25-64 yaş aralığındaki her üç yetişkinden biri ilkokul mezunu. Bu yaş aralığında lise mezunu olanların ise oranı yüzde 21.7. TEDMEM Direktörü Dr. Sabiha Sunar, lise mezunu dahi olmayan yetişkin nüfusun hem sosyal hayata hem de iş hayatına nitelikli katılımı için gerekli bilgi ve becerilerinin arttırılması için yaşam boyu öğrenme politikalarının desteklenmesi ve yerel düzeyde çeşitlendirilmesi gerektiğini söylüyor.

Gençler ne eğitimde ne istihdamda

Gençlere gelince 18-24 yaş grubundaki kişilerin yüzde 67.1’i eğitimde değil. Eğitimde olmayanların ise yüzde 33.6’sı istihdamda bulunuyor. Türkiye, 38 OECD ülkesi arasında ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranının en yüksek olduğu ülke. Yüzde 9.4’ünü işsizler, yüzde 24.1’ini istihdamda olmadığı halde iş aramayanların oluşturduğu yüzde 33.5, yani her üç gençten biri ne eğitimde ne istihdamda.

Bu konuda OECD ülkeleri ortalaması ise yüzde 14.7. Yine aynı yaş grubunda ne eğitimde ne istihdamda olanların yüzde 44.9’u kadınken yüzde 22.7’si erkek. OECD ortalamasına göre 18-24 yaş aralığında ne eğitimde ne istihdamda olanlarda kadınların oranı yüzde 15.5, erkeklerin ise yüzde 14.

Eğitim arttıkça işsizliğin düşmediği tek ülke

Dr. Sunar OECD ülkeleri ortalamasında eğitim düzeyi arttıkça işsizlik oranları düşerken Türkiye’de böyle bir ilişki olmadığını belirtiyor. Sunar’a göre üniversite sayı ve kontenjanlarının artması eğitim düzeyinin yükselmesi adına umut verici olsa da bu artış ne talep edilen becerileri garantiliyor ne de ihtiyaçlar ile örtüşüyor. Sunar “Bu nedenle Türkiye’deki yükseköğretim politikaları işgücü piyasasının ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yeniden şekillendirilmeli.”

Sayısal artış değil nitelik

Sunar “İşgücü piyasasının beklentileri ile eğitimin kazandırdığı niteliklerin örtüşmemesi işsizliğin artmasına, bireylerin kendi niteliklerine uygun olmayan işlerde çalışmasına ve en nihayetinde insan kaynağına yapılan hem bireysel hem toplumsal yatırımların karşılığının alınamamasına sebep oluyor” diyor. Sunar istihdam ve işsizlik ile ilgili veriler birlikte değerlendirildiği zaman Türkiye’de özellikle yükseköğretim programlarının içeriği ve kontenjanlarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söylüyor. Çözüm ise sayısal artıştan ziyade niteliğin önceliklendirilmelisinden geçiyor.

Kadınların yüzde 44.9’u…

Sunar “Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin çoğunluğunu işgücüne dahil olmayan, bir başka deyişle çalışmayan ve aktif olarak iş aramayan gençler oluşturuyor. Gençlerin işgücünün ve eğitimin dışında kalmasının yükseköğretime geçiş sınavlarına hazırlık, evlilik, ailevi ve çevresel nedenler gibi çeşitli sebepleri olabilir. Ancak sebep her ne olursa olsun her üç gençten birinin işgücünün ve eğitimin dışında kalması ülkenin beşerî sermayesi açısından ciddi bir kayıp” şeklinde konuşuyor. Ona göre 18-24 yaş aralığındaki kadınların yüzde 44.9’unun eğitimde ya da istihdamda olmaması ise çok boyutlu incelenmesi gereken bir durum.

Toplumsal engeller

Yine Sunar’a göre genç kadınların eğitimlerine devam etmeme ya da istihdama dahil olmama sebeplerinin yerel düzeyde incelenmesine, yaşam kalitelerinin iyileştirilmesine yönelik ihtiyaç analizlerinin yapılmasına, belirlenen sorun alanları üzerinden kurumsal iş birlikleri ile tedbirler alınmasına ve en önemlisi kadınların eğitime devam etmelerinin ya da işgücüne dahil olmalarının önündeki toplumsal engellerin kaldırılmasına ihtiyaç var.

4 üniversiteliden 1’i çalışmıyor

Bir diğer yandan Türkiye aynı zamanda 25-29 yaş aralığındaki yükseköğretim mezunlarında da ne eğitimde ne istihdamda olanların oranının en yüksek olduğu ülke. OECD ülkeleri ortalamasında oran yüzde 9.9. Türkiye’de ise yüzde 25.6. Belçika, Finlandiya, Macaristan, İzlanda, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, İsviçre ve Birleşik Krallık’ta bu oran yüzde 5’in altında. Türkiye, hem 25-64 yaş aralığındaki nüfusun tamamı için hem lise mezunları için hem de yükseköğretim mezunları için en düşük istihdam oranına sahip OECD ülkesi. Ülkede her dört yükseköğretim mezunu yetişkinden biri istihdamda değil.

OECD ülkeleri eğitime 2.5 kat fazla harcıyor

Bununla birlikte tüm eğitim seviyeleri için Türkiye’de kadınların istihdama katılım oranları erkeklere kıyasla oldukça düşük. Yükseköğretim mezunu kadınların ve erkeklerin istihdam oranları arasındaki fark erkeklerin lehine yüzde 24’ken OECD ülkeleri ortalaması için bu fark yüzde 6. Ülke aynı zamanda tüm eğitim kademelerinde öğrenci başına en düşük harcama yapan OECD ülkelerinden biri. Tüm eğitim kademelerinde öğrenci başına yapılan eğitim harcaması Türkiye’de ortalama 5 bin 352 dolar.

En düşük harcama Türkiye’den

OECD ülkeleri ortalama harcaması ise 12 bin 647 dolar. Diğer bir deyişle ortalama bir OECD ülkesinde bir öğrencinin eğitimi için yapılan harcama Türkiye’deki bir öğrenci için yapılan harcamanın neredeyse 2.5 katı daha fazla. 6-15 yaş grubundaki bir öğrencinin eğitimi için en düşük harcamayı yapan OECD ülkesi de Türkiye. OECD ülkelerinde 6-15 yaşındaki öğrencilerde öğrenci başı ortalama harcama 112 bin dolarken Türkiye’de sadece 42 bin 798 dolar. Yani aradaki fark 2.5 kattan da fazla. OECD ülkeleri arasında ilkokul kademesinde zorunlu öğretim süresi en az olan 4. ülke de yine Türkiye. OECD ülkelerinin çoğunda ilkokul 6 yıl sürüyor.

Sadece 7 ülke var

Hatta Avustralya, Danimarka, İzlanda ve Norveç’e bakıldığında zorunlu ilkokul 7 yılı buluyor. Ortalama toplam zorunlu öğretim süresi 4 bin 561 saat. Türkiye’yle birlikte ilkokulun 4 yıl sürdüğü sadece 7 ülke var. İlkokul ve ortaokul kademeleri birlikte ele alındığında zorunlu öğretim süresi toplam yıl ve toplam saat açısından da OECD ülkeleri ortalamasından daha düşük. Türkiye’de bu süre 8 yılken OECD ortalaması 9 yıl. İlkokul ve ortaokul için Türkiye’de 6 bin 251 saat. OECD ortalaması da 7 bin 634 saat. Yıllık ortalama zorunlu öğretim süreleri Türkiye’de ilkokul için 720, ortaokul için 843 saatken OECD ülkelerinde ilkokul için 805, ortaokul için ise 916 saat.