Apple ve Qualcomm'un da bulunduğu Amerikalı şirketler için işlemciler üreten Tayvanlı TSMC'nin CEO'su Mark Liu, CNN'e verdiği röportajda Tayvan'ın Çin tarafından işgal edilmesi durumunda çip fabrikasının küresel tedarik zincirine bağlı olduğu için çalışamayacağını söyledi.
Liu "Savaşın kazananı yoktur, herkes kaybeder" dedi. Kimsenin TSMC'yi zorla kontrol edemeyeceğine dikkat çeken Liu "Malzemeden kimyasallara kadar bu iş Avrupa, Japonya, ABD ve diğer dış dünyayla eş zamanlı iletişime bağlı" dedi. Tayvan'ın işgalinin Çin, Tayvan ve Batılı ülkeler için ekonomik çalkantıya neden olacağını belirten Liu siyasi liderlere savaştan kaçınma çağrısı yaptı. Liu Ukrayna'daki savaşın da hiçbir taraf için olumlu olmadığını hatırlattı.
Pelosi ile yemekte görüştüler
EToday’in raporuna göre 3 Ağustos Çarşamba günü Taipei’de Nancy Pelosi’yi karşılamak için düzenlenen yemeğe dünyanın en büyük sözleşmeli çip üreticisi TSMC'in temsilcileri de katıldı. Pelosi'nin organizasyonda TSMC’nin kurucusu Morris Chang ve CEO’su Mark Liu’da ile görüştüğü iddia edildi. TSMC yetkilileri ise konu hakkında yorum yapmayı reddetti.
TSMC hakkında daha fazla bilgi
Taiwan Semiconductor Manufacturing Company, Limited yani TSMC, merkezi Tayvan'ın Hsinchu kentindeki Hsinchu Bilim ve Endüstri Parkı'nda bulunan, dünyanın en büyük bağımsız (yarı saf) yarı iletken üreticisi konumundu bulunuyor. 1987 yılında Tayvan'da kurulan TSMC, dünyanın ilk özel yarı iletken dökümhanesi ve uzun zamandır kendi alanında lider konumunda bir şirket olarak öne çıkıyor. TSMC'nin ülkede yaşanan gerginlikten zarar görmesi, çip üretimini kısıtladığı gibi elektronik ürünlerde zamma da yol açabilir. Çip üretiminde sıkıntı yaşanması elektronik üründe stok sıkıntısına neden olacağından, akıllı telefon, otomobil ve diğer ürünlerin de maliyetlerinde artış görünebilir.
Küresel mikroçip savaşları (Genel Bakış)
Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) uluslararası ilişkiler profesörleri Henry Farrell ile Abraham L. Newman’ın geçtiğimiz aylarda yayımladıkları makalenin başlığı oldukça ilgi çekiciydi: Weaponized Interdependence, ya da Türkçesiyle “silah haline getirilmiş karşılıklı bağımlılık.” Bu makalede öne sürülen tez özetle ekonomik olarak bağımlılığın, günümüzün dünyasında elinde ekonomik gücü olan ülkenin, bunu kendisine bağımlı olan ülkelere karşı bir silah, bir tehdit unsuru olarak kullandığı yönündeydi.
Teknoloji alanında üstünlük kurma çabaları
Silah haline getirilmiş karşılıklı bağımlılığın en net yaşandığı alan olarak ise karşımıza ABD ile Çin arasında devam eden, ilk başlarda ticaret savaşı olarak adlandırdığımız, ancak sonrasında çok farklı boyutlara ulaşarak topyekûn bir stratejik mücadele haline gelen süreç çıkıyor. Bu sürecin merkezinde teknoloji alanında üstünlük kurma çabaları var ve bu noktada iki ülke arasındaki bağımlılık ilişkisi, Çin’in teknoloji ürünleri imalatında Amerikan malı mikroçiplere bağımlılığı olarak belirginleşiyor. Elbette bu noktada Tayvan'ın sektördeki lider pozisyonu öne çıkıyor.
Bağımlılığı azaltma çabaları
Çin, son dönemlerde teknoloji alanında önemli hamleler yaptı, ancak mikroçip ve yarı iletkenler konusunda kendisini yeterince geliştiremedi ve hep dışarıya bağımlı kaldı. Şimdi bunun acısını çekiyor ve bundan sonra yapacağı da kısa vadede tedarik zincirlerini mümkün olduğunca korurken, uzun vadede kendi ihtiyaçlarını kendi imkanlarıyla karşılayabilecek bir konuma gelmek olacak.
Petrol ve doğal gaz yerine teknoloji mücadelesi
20. yüzyılda uluslararası ilişkiler üzerinde petrol ve doğal gaz mücadelesi belirleyici oluyordu, 21. yüzyılda ise mikroçip ve teknoloji mücadelesi ön plana çıkacak.