Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, yeni ekonomi ekibinin politikaları değiştirmesine izin vermesi nedeniyle Türkiye'nin on yıldan uzun bir süredir ilk kez kredi notunun yükselme şansı var. Moody's Investors Service geçen hafta, ülkenin mali durumundaki iyileşmeyi gerekçe göstererek Türkiye'ye daha iyi bir değerlendirme yapma olasılığını gündeme getiren ilk üç kredi derecelendirme kuruluşundan biri oldu.
Yetkililerin enflasyonu dizginlemek için kredi maliyetlerini yükseltmeye başlaması ve bütçe açığını düzeltmek için vergileri artırmasıyla birlikte Moody's ülke borcunun görünümü konusunda daha iyimser hale geldi ve yatırımcılar Türkiye'nin dolar tahvillerine hücum etti. Ortodoks ekonomi politikalara bu yavaş dönüş, Erdoğan'ın Mayıs ayındaki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri öncesinde desteklediği büyüme politikalarının ardından geldi. Beş yıl daha görevde kalmayı garantileyen Erdoğan, ekonomi politikalarındaki değişimi denetlemesi için Mehmet Şimşek'i Hazine ve Maliye Bakanı olarak atadı.
Şimdiden önemli sıkılaştırdılar
Ancak eski bir Merrill Lynch stratejisti olan Şimşek'in yapabileceklerinin bir sınırı var, zira Erdoğan bu kez Mart ayındaki yerel seçimlere hazırlanıyor ve partisi 2019'da ağır bir yenilgiyle kaybettiği İstanbul'u geri kazanmaya hevesli. Şimşek ve yeni atanan Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, parasal koşulları şimdiden önemli ölçüde sıkılaştırdı. Merkez Bankası verilerine göre, tüketici kredilerindeki üç aylık büyüme Mayıs seçimlerinden önce yüzde 100'ün üzerindeyken yüzde 40'ın altına düştü, ticari kredilerdeki genişleme ise yüzde 50 civarından yüzde 10'a geriledi.
En son 2013'te notunu yükseltti
Yavaşlayan kredi, Mart ayındaki belediye seçimlerinden hemen önce kaçınılmaz olarak ekonomik büyümeyi ve istihdamı vuracak ve Şimşek ile Erkan, Erdoğan'dan aldıkları yetkinin sınırlarını bu noktada test edecekler. Moody's, en son Mayıs 2013'te Moody's'ten not artırımı alan Türkiye'nin, mevcut parasal ve mali normalleşme yolunun sürdürülmesi halinde daha yüksek bir not alabileceğini söyledi. Moody's analistleri raporda, "Yine de, özellikle ekonomik büyümenin siyasi olarak kabul edilebilir olandan daha keskin bir şekilde yavaşlaması durumunda, başka bir politika değişikliği riski hala önemli" ifadelerini kullandı.