07 Mayıs 2024, Salı Gazete Oksijen
Haber Giriş: 08.03.2024 12:05 | Son Güncelleme: 08.03.2024 12:11

Danimarkalı ‘uçan kaplan’ Türkiye pazarına agresif bir giriş yapmaya hazırlanıyor

Kırtasiyeden mutfak gerecine, aksesuardan tekstile çok geniş bir ürün gamı, renkli atmosferi ve uygun fiyat politikasıyla dünyada 36 ülkede mağazası olan Flying Tiger Copenhagen Türkiye’ye geliyor. Karaca Grup tarafından getirilen markanın ilk mağazasını sonbaharda açması bekleniyor
Flying Tiger Copenhagen Satıştan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Jens Aarup Mikkelsen - Karaca Grup İcra Kurulu Üyesi Sami Hotak
Flying Tiger Copenhagen Satıştan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Jens Aarup Mikkelsen - Karaca Grup İcra Kurulu Üyesi Sami Hotak

Danimarka’nın en sevilen markalarından Flying Tiger Copenhagen, Türkiye’ye bünyesinde 14 marka barındıran Karaca Grup’la birlikte giriş yapıyor. Bu birlikteliği duyurmak için bir araya gelen Flying Tiger Copenhagen’ın Satıştan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Jens Aarup Mikkelsen ve Karaca Grup İcra Kurulu Üyesi Sami Hotak düzenlenen basın toplantısı öncesinde Oksijen’in sorularını yanıtladı.

Türkiye’nin heyecanı şaşırttı

Markanın basın toplantısından yaklaşık bir on gün önce Türkiye’ye özel açtığı Instagram hesabı kısa sürede Fransa ve Hollanda’daki takipçi sayısını geride bırakarak 56 bini geçti. Buna ithafen “Türkiye’den beklentilerimiz yüksekti, ancak sosyal medyadaki ilgi ve tepkiler en çılgın hayallerimizin bile ötesinde oldu” diyen Jens Aarup Mikkelsen “Türkiye bir çok yıldır hedef listemizdeydi. Avrupa’da ne zaman yeni bir pazara girsek Türk müşteri kitlemizin heyecanını fark ederdik, bu sebeple Türkiye’de açacağımız günü biz de heyecanla bekliyorduk” diye devam etti.

Flying Tiger Copenhagen Satıştan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Jens Aarup Mikkelsen - Karaca Grup İcra Kurulu Üyesi Sami Hotak

 

1995 yılında kurulan markanın nasıl bu denli sevildiğini, bir 'love brand'e dönüştüğünü, sorduğumda Mikkelsen “biz Danimarkalı bir tasarım markasıyız, İskandinav köklerimiz bizim için çok kıymetli. Bir ürün tasarlayıp üretirken insanların bir araya gelip anılar yaratmasını sağlamayı, onların bir şekilde bağ kurmalarına imkan tanımayı hedefliyoruz. Mağazalarımıza gelince, onlar başlı başlına bir deneyim, orada sizleri bir bilinmezlik bekliyor, sürpriz anı bizim için çok önemli, bu sürpriz anlarını yaratmak bizim hiç durmadan üzerinde çalışmaya devam ettiğimiz bir konu” diye yanıtlıyor.

Mağazalardaki ‘labirent’ sürpriz hissiyatını güçlendiriyor

Markanın müşterileri bilirler, mağazaya girdiğinizde gezmeye sağdan başlarsınız ve markanın labirent diye adlandırdığı ‘güzergahda’ ilerlerken her adımda yeni bir ürünle karşılaşırsınız.  Marka çok farklı ve geniş bir ürün gamına sahip olduğundan önünüze çıkacak bir sonraki ürün her zaman büyük bir sürprizdir. Bundan bahsettiğimde Mikkelsen söz ettiği sürpriz efektinin tam olarak bu olduğunu söylüyor, “Müşterinin keşfe çıkmış gibi hissetmesini istiyoruz, bir sonraki köşeyi dönünce onu hangi ürünün beklediği bilmiyor, bu tek başına dahi güzel anlar yaratmaya yetiyor” Flyin Tiger Copenhagen’in 36 ülkede bulunan 1000’e yakın mağazasında aynı ürünler bulunuyor, yılda 16 kampanyayla ise her ay mağazalara yeni ürünler giriyor.

“Araştırdıklarını öğrendiğimiz an iletişime geçtik”

Markayı Türkiye’ye getiren Karaca Grup İcra Kurulu Üyesi Sami Hotak’a markayı bir tüketici olarak uzun zamandır takip ediyormuş. 12 yaşında bir kız çocuğu sahibi olan Hotak yıllarca ailecek her yurtdışı seyahatlerinde Flyin Tiger mağazalarına birkaç kere uğradıklarını gülerek paylaşıyor. Danimarkalı markanın Türkiye pazarına girmeyi araştırdıklarını öğrendiklerini an onlarla iletişime geçtiklerini aktaran Hotak “önce kendimizi, nasıl bir perakende bakış açımız olduğunu anlattık. Türkiye pazarının avantajlarını ve risklerinini masaya yatırdık çünkü Türkiye pazarı kolay bir pazar değil. Bizim en büyük şansımız Türkiye’deki tüm noktalara sokak sokak hakim olmamız. Sonrasında beraber bir yol haritası çizdik ve bugün itibariyle bunu resmileştiriyoruz” diyor.

“Hedef 2024 bitmeden on mağaza açmak”

İlk mağazayı okullar açılmadan İstanbul’da açmayı hedeflediklerini paylaşan Hotak, “Hedef ilk mağaza açıldıktan iki ay sonra on mağazaya ulaşmak” diye konuşurken, iki yıl içinde 20-25, beş yıl tamamlandığında ise en az 100 mağaza açmış olmayı planladıklarını aktarıyor. Her biri ortalama 200 metrekare olan bu mağazaların 100’e tamamlanması içinse 20 milyon euro’luk bir bütçenin ayrılıldığını öğreniyoruz.

İşbirliğini basın toplantısından önce iş ortaklarıyla paylaşmamalarına rağmen alışveriş merkezlerinden büyük bir talep gördüklerini paylaşan Sami Hotak “Nasıl duydular bilmiyorum, herkeste çok büyük bir heyecan var, ama bu heyecanla acele etmek istemiyoruz, özenli bir şekilde en doğru lokasyonları, en iyi metrekarelerde mağazalar açmak için seçici davranacağız” diye ekliyor. Konu Danimarkalı markanın globaldeki düşük fiyat politikasına gelince ise Hotak onu korumak için yatırımcı olarak ellerinden gelen her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduklarını söylüyor:

Çünkü bu işin DNA’sında bu var, ‘daha önce aklınıza gelmeyecek ürünler, sizi iyi hissetirecek atmosfer ve ulaşılabilir fiyatlar’, bu her zaman bizim önceliğimiz olacak.