Türkiye İş Bankası’nın düzenlediği Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış temalı uluslararası konferansı bugün başladı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali'nin konuşmalarının ardından İtalyan akademisyen Fabio L. Grassi, Atatürk ve batı medeniyeti üzerine değerlendirmelerde bulundu. Nobel ödüllü iktisatçı Thomas J. Sargent ise rekabet, verimlilik ve yaratıcı yıkım kavramları çerçevesinde makro ekonomik politikalara ilişkin yorumlarını paylaştı.
Roma Sapienza Üniversitesi’nde Avrasya Tarihi ve Türk Dili dersleri veren ve Atatürk isimli kitabı bulunan İtalyan akademisyen Fabio L. Grassi ise Atatürk’ün kendi çağının bir insanı olarak inanılmaz bir iyimserliğe sahip olduğunu belirterek, “Batı medeniyetinin hem başarılarını hem attığı önemli adımları yorumlamakla birlikte hatalarının da farkındaydı. Batılı elitler batının, dünyanın geri kalanını yönetme hakkı olduğunu düşünüyordu. Atatürk ise pek çok kültür ve medeniyetin dünyada bir arada yaşayabileceğine inanıyordu. Batı medeniyetini incelemek, irdelemek büyük bir vizyondu ama bunu gerçekleştirirken kendi ülkesinin özelliklerinin hiçbir şekilde ortadan kaldırılmasına da izin vermeyecekti” dedi.
"Atatürk'ün mirasının en önemli unsurlarından biri etik"
Günümüzde dünyada folklorik ögeler bulunsa da herkesin ellerindeki cep telefonlarıyla, sosyal medya ile tek bir kültürün parçası haline geldiğini ve bunun da batı medeniyetini dünyanın geri kalanına empoze etmeye çalışan bir kültür olduğunu söyleyen Grassi, sözlerini şöyle sürdürdü:
Kemalizmin değerlerinin korunmaya ve yüceltilmeye devam etmesi gerekiyor. Atatürk ulusların kendi bağımsızlığını, kendi özgünlüğünü, özellikle ekonomik bağımsızlığını koruması gerektiğini düşünüyordu. Bu ilke hala geçerli. Atatürk’ün mirasının en önemli unsurlarından biri de etiktir. Bireysel özgürlük ve topluma olan sorumluluğumuz arasındaki dengeyi düzgün bir şekilde kurmuştur. İnsanların psikolojik olarak özgür olmasını istiyordu ama bugünkü tüketim çılgınlığını kabul edeceğini de sanmıyorum. Atatürk, topluma inanıyordu. Bugün batıdaki insanlar istedikleri her şeyi yapabilirler, tabii ki yeterli paraları varsa... Tamamen özgürler ama bir taraftan da yalnızlar. Ülkelerinin sunduğu sosyal korunma himayesi altındalar ama bir taraftan da dış tedbirler olmadan kendi özgürlüklerini yaşayamıyorlar. Bu tamamen Atatürk’ün vizyonuna karşı bir şey. Atatürk, hayatın özgür bir şekilde yaşanmasına ama bir taraftan da anlamlı bir şekilde yaşanmasına inanan bir insandı.
“Uzun maratona hazır değilseniz kısa mesafeli koşuları da kaybedersiniz”
New York Üniversitesi Ekonomi Profesörü ve Nobel ödüllü iktisatçı Thomas J. Sargent ABD’nin Trump ve Biden döneminde, 1945’ten bu yana sürdürülen küresel ticaret politikasından vazgeçtiğini ve bunun ülkenin geneli, ticaret ortakları ve müttefikleri için faydalı olmadığını belirterek, hükümetlerin piyasaların ürettiğine müdahale etmek için büyük adımlar attığını söyledi. Rekabetin, piyasalarda dengeyi sağlamak açısından önemine değinen Sargent, sözlerini şöyle sürdürdü:
Rekabet gücü sınırlar, verimliliği artırır ve bunun düşmanı da tekellerdir. Tekeller fiyatları yükseltir, tüketicilere zarar verir, tekelleşmiş endüstrilerde çok az üretim gerçekleşir. Tekeller ve korumacılık tüketicilere zarar verir. İnsanları tekellerin etkisinden kurtarmaya çalışan politikaları beğeniyorum. Çin’den bir atasözü vardır ve aslında Atatürk de bunu biliyordu. Benim ülkemdeki devlet adamlarına bakınca, bunu unuttuklarını görüyoruz: ‘Uzun bir maratona çıkmaya hazır değilseniz kısa mesafeli koşuları da pekâlâ kaybedersiniz’.
Yaratıcı yakım kavramına da değinen Nobel ödüllü ekonomist, “Birçok startup kuruluyor, çoğu başarısız oluyor. Sürekli bir yıkım ve aynı zamanda yaratım süreci devam ediyor. Canlı bir ekonomi, yeni teknolojilerle deney yapma aygıtıdır. Birçok yeni fikir başarılı olmaz ama bazıları başarı yakalar. Burada bir yaratıcı yıkım süreci devam etmektedir” dedi.