05 Kasım 2024, Salı Gazete Oksijen
Haber Giriş: 28.09.2023 16:40 | Son Güncelleme: 28.09.2023 16:57

İş Bankası’nın Uluslararası Atatürk Konferansı başladı

Türkiye İş Bankası’nın, Cumhuriyetin 100. yılı vesilesiyle düzenlediği Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış temalı uluslararası konferans Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açılış konuşmasıyla başladı
İş Bankası’nın Uluslararası Atatürk Konferansı başladı

Milli mücadelenin ardından elde edilen siyasi bağımsızlığın ancak iktisadi bağımsızlıkla mümkün olabileceği düşüncesinden hareketle Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye'nin ilk milli bankası olarak kurulan Türkiye İş Bankası, Cumhuriyetin 100. yıldönümü kutlamalarına Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış konferansıyla devam ediyor. İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali ve Genel Müdürü Hakan Aran’ın ev sahipliğinde İş Kuleleri Salonu’nda düzenlenen konferansın ilk günü Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açılış konuşmasıyla başladı.

"Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası"

Bakan Ersoy, konuşmasında Cumhuriyetimizin kurulduğu 1923 yılının hem öncesi hem sonrasıyla sembol bir tarih olduğunu belirterek, “Öncesiyle vatanı savunmanın destansı olaylarıyla örülmüştür, sonrasında ise bizim için büyük öneme sahip hadiseler, gelişmeler, oluşumlar peş peşe meydana gelmiştir. Bunların en önemlilerinden ikisi elbette Lozan Barış Anlaşması ile İzmir İktisat Kongresi’dir. Lozan’da siyasi bağımsızlıkla yakından alakalı iktisadi bağımsızlık için kapitülasyonların kaldırılmasında büyük çaba sarf edilmişti ama bu maalesef yeterli değildi. Gerçek hürriyet iktisadi yapıdaki değişiklikle mümkündü. Ekonomi o kadar önemliydi ki daha Lozan sonuçlanmadan İzmir’de bir iktisat kongresi toplanacaktı. İzmir İktisat Kongresi yeni bir dönemin başlangıcıydı. Bağımsız bir ekonomiye kavuşmanın ilkeleri belirlenmiş, yol haritası çıkarılmıştı. İzmir’de alınan kararlar, benimsenen ilkeler doğrultusunda 26 Ağustos 1924’te Atatürk’ün direktifleriyle kurulan Türkiye İş Bankası, Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankasıdır” diye konuştu.

Ekonomik yaşamın sadece rakamlardan, para alışverişinden ibaret olmadığı, ekonominin sosyo-kültürel boyutları da olduğu anlayışının hayata geçtiği bir dönemde aynı anlayışın İş Bankası tarafından da kendi oluşumuna uyarlandığını ifade eden Bakan Ersoy, “İçeride de dışarıda da en fazla altı ay içinde bir başarısızlık beklentisi vardı. Ama bugün burada İş Kuleleri’nde Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış etkinliğinde bir aradaysak ve arkamızda bir asır bırakmışsak bu beklenti gerçekleşmemiş demektir. Bir kez daha görüldü ki inanarak, azimle ve durmadan çalışmak başarıyı da beraberinde getirmektedir” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy sözlerini şöyle sürdürdü: Ülkenin 100 yıl önceki kurucu iradesinden, Mustafa Kemal Atatürk ve yönetim ekibinden, çalışma ve fikir arkadaşlarının ortaya koyduklarından alınan ilhamın bugünün değerleriyle buluşturulmasıyla dile getirilecek olanların, Türkiye’nin yeni yüzyılına yönelik yeni açılımlar sağlayacağına inancım tamdır. Cumhuriyetin kurucu kadrolarının ışığı daima önümüzü aydınlatmaktadır. O manevi destekle bugünü yaşanır kılar, geleceği inşa ederken eğitimden kültüre, sağlıktan bayındırlığa, dış politikadan savunmaya, teknolojiden bilişime, spordan çevreye her alanda aziz milletimizin hak ettiği bütün gelişmeleri kat edeceğiz.

 “Atatürk’ün ekonomi politiğinin esasını iktisadi bağımsızlık ülküsü oluşturuyordu”

İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali de Cumhuriyet’in bir yaş küçük kardeşi olan Türkiye İş Bankası’nın, kurucusunun iktisadi bakımdan ileri görüşlülüğünün başlı başına ispatı olduğunu, dolayısıyla bu buluşmanın gerek zamanı gerekse zemini bakımından çok büyük anlam taşıdığını ifade etti.

Atatürk’ün, henüz İstiklal mücadelesinin yaralarının sarıldığı bir ortamda İzmir’de toplanan İktisat Kongresi’nde dile getirdiği, “siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça kalıcı olamazlar” sözünün, yeni kurulacak Cumhuriyetin ekonomi şiarı olduğunu vurgulayan Bali, Atatürk’ün ortaya koyduğu iktisadi bağımsızlık nosyonunun, ekonomik kalkınmayı bir an evvel gerçekleştirmek, bunu dönemin hâkim anlayışı olan “milli iktisat” çerçevesinde başarmak üzerine kurulu olduğunu söyledi. Atatürk’ün ekonomi politiğinin esasını iktisadi bağımsızlık ülküsünün oluşturduğuna dikkat çeken Bali,  İzmir İktisat Kongresi’nde “sermayesi münhasıran Türklere ait büyük sermayeli milli bir tedavül bankası kurmak” şeklinde tasavvur edilen İş Bankası’nın, bizzat Atatürk’ün teşebbüsüyle 1924 yılında kurulduğunu hatırlattı.

Adnan Bali, Atatürk’ün iktisat vizyonunun detaylarını anlattığı konuşmasında şöyle dedi: “Burada kaçırılmaması gereken, Atatürk vizyonunun milli menfaati de aşan, ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ doktrininin iktisadi sahada karşılığını bulduğu bir dünya refahı vurgusudur. Atatürk, 1932 yılında yaptığı Meclis açılış konuşmasında ‘milletler arasında mübadelenin azalması ve daralması şeklinde sahasını genişletmiş ve tesirini artırmış’ olan iktisadi buhranın çözümünü ‘ancak her milletin refahla yaşamağa ve ilerlemeğe hakkı olduğunu teslim eden bir zihniyetle, bütün milletlerin birlikte çalışmaları yolunun bulunmasında görüyoruz’ der. Atatürk’ün iktisadi vizyonunun yalnızca milli menfaati değil, bütün ulusların refahını ve kalkınmasını gözeten evrensel bir düşünce sistemi olduğu unutulmamalıdır.” 

“Atatürk için iktisadi hayat insani ve günlük hayata içkindir”

Atatürk için iktisadi hayatın daima insani, sosyal, kültürel ve günlük hayata içkin olup toplum yaşamının kalbinden doğduğunu vurgulayan Bali, İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı açılış konuşmasında ekonomiyi “Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir” sözleriyle tanımladığını söyledi.

İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali, Atatürk’ün iktisat yaklaşımının temelinde toplum yaşamının yer aldığına ilişkin Celal Bayar’ın aktardığı bir anekdotu da paylaştığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Celal Bayar, Ankara’dan İstanbul’a doğru birlikte çıktıkları bir tren yolculuğunda Eskişehir’e yaklaşırlarken Atatürk’ün kendisine ‘bizim Eskişehir Fabrikası ne oldu?’ diye sorması üzerine aklında iki yer olduğu, bu iki yerin de ayrı ayrı fayda ve mahzurları olduğu cevabını verir; Atatürk de bunun üzerine ‘bu işi beraber yapalım’ diyerek treni Eskişehir’de durdurur. Planladığı ilk yerin Porsuk suyunun yanında, arazisi daha ucuz, geniş bir saha olduğunu; diğerininse şehrin hemen yakınında, fabrika tesisi için daha maliyetli bir mıntıka olduğunu ifade eden Celal Bayar’a ikinci yeri işaret ederek ‘burada yapacaksınız’ diyen Gazi, bu tercihini şöyle açıklar: ‘Tren geçtikçe halk istasyonun hemen yanındaki fabrikayı görecek. Morali yükselecek. Bu yüzden parası ne olursa olsun, burada yapılmalı…’. İlk genel müdürümüzün naklettiği hikâyedeki Eskişehir Şeker Fabrikası da dâhil olmak üzere, kurulduğu günden itibaren pek çok sahada iştirak ettiği yüzlerce müesseseyle, kurucusunun salık verdiği teknik ve metodik çalışmasını bilen ve işine bu kanaatle sarılan Türkiye İş Bankası, yalnızca bankacılık yapmadı. Aynı zamanda memleketi sanayi, ticaret, ziraat ve bayındırlıkta yükselten işlere imzasını attı. Bir kısmı yaşça emsali olan, bugün hâlâ dimdik ayakta duran iştirakleriyle, 99 yıllık bu kutlu mazinin -10 yılı genel müdürlük vazifesi olmak üzere- 37 yılına tanıklık etmiş olmanın bahtiyarlığı içindeyim.”