UBS, yayımladığı son analiz notunda Türk lirasının artık eskisi kadar cazip bir yatırım aracı olmadığını vurguluyor. Banka, daha önce önerdiği USD/TRY üç aylık forward satış pozisyonunun hedefine ulaştığını, ancak başlangıçta öngörülen %3 getiri yerine sadece %0,6’lık bir kazanç sağlandığını belirterek bu pozisyondan çıkmayı tercih ettiğini ifade ediyor. TCMB’nin son faiz artışının liraya kısa vadeli destek sağlayabileceği değerlendirilse de, carry trade gibi yüksek faiz avantajına dayalı pozisyonların cazibesinin azaldığı dile getiriliyor.
'İç ve dış şoklar görünümü bozdu'
UBS analistleri TL’nin cazibesindeki düşüşü dört nedene bağlıyor. İlki, TCMB’nin Mart ortasından bu yana döviz piyasasına yaptığı müdahaleler sonucunda rezervlerin ciddi şekilde zayıflaması ve yeni baskılar karşısında hareket alanının daralması. İkincisi, yerleşiklerin liraya olan güvenindeki azalma ve kademeli dolarizasyon eğiliminin Mart-Nisan şoklarından önce başlamış olması. Üçüncü olarak, enflasyonla mücadelede yaşanan gecikmenin ekonomik aktiviteyi baskılaması ve bu nedenle mevcut politikalara yönelik kamuoyu desteğinin azalması. Son olarak ise, iç siyasi dinamiklere dair süregelen belirsizliklerin Türk varlıklarındaki risk primini artırmaya devam edebileceği belirtiliyor.
HSBC: Tüketici harcamaları zayıflıyor
HSBC’nin 18 Nisan tarihli Türkiye perakende sektörü raporu, zayıf iç talep ve yüksek maliyetlere rağmen uzun vadeli iyimserliği koruyan bir çerçeve çiziyor. İlk çeyrekte tüketici harcamalarında net bir zayıflama vurgulanırken, bu durumun özellikle marjlar üzerinde baskı yarattığı belirtiliyor. Buna rağmen gıda perakendecileri, fiyat duyarlılığı yüksek tüketici profilinden dolayı daha dayanıklı bir görünüm sunuyor. HSBC, yıl genelinde sektörün EBITDA marjlarında 100 baz puanlık bir gerileme beklerken, reel ciro büyümesinin %4’te sınırlı kalacağını öngörüyor. Promosyon kaynaklı fiyat rekabeti özellikle BIM gibi düşük fiyat odaklı zincirleri zorlarken, Migros’un e-ticaret ve yurt dışı operasyonlarla çeşitlendirilmiş gelir yapısına dikkat çekiliyor.
Raporda öne çıkan bir diğer başlık ise bilanço kalitesi. Gıda perakendecilerinin düşük döviz riski, sınırlı borçluluk yapısı ve orta vadede toparlanabilecek faiz karşılama oranlarıyla finansal açıdan avantajlı konumda oldukları belirtiliyor. HSBC, hem BIM hem Migros için “Al” notunu korurken, Coca-Cola İçecek, DO&CO, Mavi, Şok ve Ülker için de olumlu duruşunu sürdürüyor. Anadolu Efes tarafında ise daha temkinli bir görünüm var; şirket için “Tut” tavsiyesi yinelenmiş. Bazı şirketlerde yukarı yönlü revizyonlar dikkat çekerken, özellikle Şok ve Mavi hisselerinde %70’e ulaşan getiri potansiyeli öne çıkıyor. Genel resim, kısa vadeli baskılara rağmen, stratejik olarak güçlü konumdaki oyuncuların yatırımcılar açısından cazibesini koruduğunu gösteriyor.
Bilanço dönemi başlıyor
Borsa İstanbul’da bilanço sezonu başlıyor, takvim netleşiyor. Bu dönem yalnızca finansal tabloların açıklanması değil, aynı zamanda şirketlerin yılın geri kalanına dair mesajlarını da verdiği bir dönem olacak. İlk açıklamalar 24 Nisan’da TAV Havalimanları ve Türk Traktör ile başlıyor. 25 Nisan’da Akbank ve Arçelik’le birlikte bankacılık ve dayanıklı tüketim tarafında bilançolar gelmeye başlayacak. 29 Nisan kritik çünkü savunma, otomotiv ve enerji şirketlerinden yoğun veri akışı göreceğiz: Aselsan, Ford Otosan, Aygaz, Tüpraş gibi büyük oyuncular sahnede olacak.
Holding cephesinde ise bilançolar 30 Nisan’da Koç Holding’le başlıyor. 6 Mayıs’tan itibaren gıda-içecek ve perakende odaklı şirketler ağırlık kazanacak. Coca-Cola İçecek, Anadolu Efes, Migros, BİM gibi firmalar bilanço açıklayacak. Bankalar için konsolide olmayan sonuçların son tarihi 12 Mayıs, konsolide bankalar içinse 20 Mayıs. Bu tarihlerin ardından sektörel karşılaştırmaların daha sağlıklı yapılabileceği bir dönem başlayacak. Gözler artık yalnızca kârlılıkta değil; marjlar, nakit akışları ve yönetimlerin verdiği stratejik mesajlarda olacak.