Uzun yıllar boyunca Euro bölgesinin 'problem çocuğu' olarak görülen Yunanistan, artık resmen bu dönemi kapatmış gibi görünüyor. Bu yoldaki son işaretlerden biri de Yunanistan Maliye Bakanı Kyriakos Pierrakakis’in geçen hafta Eurogroup başkanı seçilmesi oldu.
Euro Bölgesi politikalarına yön veren maliye bakanları grubu Eurogroup, Atina için kurtarma paketleri yıllarının zorluklarını ve çalkantılarını temsil ediyordu. Euro Bölgesi krizinin zirvesinde, Yunanistan iflasın eşiğine gelmişken yürütülen müzakereleri bu grup yönetmişti.
Elbette, Eurogroup ilk kez daha önce krize girmiş bir ülkenin maliye bakanını dönem başkanlığı koltuğuna oturtmuyor. Henüz birkaç yıl önce Portekizli bakan Mário Centeno, gruba başkanlık ediyordu. Ancak Yunanistan'ın krizi Euro bölgesindeki tüm krizlerden daha uzun ve daha derindi. Bu da Atina'nın bugün Eurogroup başkanlığını yürütmesini sembolik açıdan daha anlamlı kılıyor.
Bu sembolizmin önemi yalnızca Atina’da değil, tüm birlik genelinde hissediliyor: Bir zamanlar Avrupa’nın en zayıf halkası olarak görülen bir ülke, artık bir dönem kendi Euro Bölgesi’nden çıkarılmasını tartışan grubun başkanlığını yapıyor.
Eurogroup, 2009’da Yunanistan’ın dönemin maliye bakanının ülkenin bütçe açığının Euro Bölgesi sınırının beş katı olduğunu açıklayarak meslektaşlarını şoke ettiği andan, 2015’te krizin zirvesinde Almanya’nın Yunanistan’ın eurodan geçici olarak çıkarılmasını önerdiği döneme kadar, merkezi bir rol oynadı.
2015'teki krizin perde arkasındaki isimler konuştu
Eurogroup Çalışma Grubu’nun eski başkanı ve egemen borç krizi sırasında perde arkasındaki kilit isimlerden biri olan Thomas Wieser, Pierrakakis’in seçilmesini hem Yunanistan’ın ne kadar yol kat ettiğinin hem de başka yerlerdeki siyasi manzaranın ne kadar parçalandığının bir göstergesi olarak gördüğünü söyledi.
Financial Times'a konuşan Wieser, “Bu, Yunanistan’ın bir şekilde güvenilir hâle geldiğini gösteriyor” dedi.
Wieser, krizin en hararetli döneminde, Yunanistan’ın dönemin maliye bakanı Yanis Varoufakis’in evinde yapılan gizli bir toplantıyı hatırlıyor. Bu toplantıda, birçok Avrupa başkentinde gerçek bir ihtimal olarak görülen egemen temerrüdün sonuçlarını uzun uzun anlattığını aktarıyor.
Ancak Yunan ev sahiplerinin uyarılarının hiçbirine yanıt vermediğini özellikle vurguluyor. “En sonunda bana sadece baktılar ve ‘ana yemek makarna’ dediler,” diye anlatıyor.
Jeroen Dijsselbloem ise, tartışmasız şekilde Eurogroup’un en sancılı anlarından birinde, 2015 Haziranı’nın sonlarında grubun başkanlığını yürütüyordu.
Yunan hükümetinin kurtarma paketi şartları hakkında sürpriz bir referandum ilan etmesinden — ve seçmenleri bu şartları reddetmeye çağırmasından — bir gün sonra, Varoufakis toplantıyı terk etti ve geride kalan muhatapları Euro Bölgesi’ni nasıl koruma altına alacaklarını tartışmak zorunda kaldı.
O noktada, Yunanistan’ın ortak para biriminden çıkması en olası senaryo olarak görülüyordu.
Dijsselbloem’in de kabul ettiği gibi, o günlerde on yıl sonra “Yunanistan’ın örnek gösterilen bir ülke hâline geleceğini… yalnızca Eurogroup’a başkanlık etmekle kalmayıp, doğru politika tercihleri ve reformların ekonomik dinamikler üzerinde neler yapabileceğini göstermesini hayal etmek zordu."
Kaynak: Gazete Oksijen
