26 Aralık 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 28.05.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:15

Dizideki bomboş sokak sahneleri gerçek oldu

Altın Küre sahibi Gabriel Byrne’ün başrolünde yer aldığı H.G. Wells klasiğinin uyarlaması War of the Worlds (Dünyalar Savaşı) 3 Haziran Perşembe saat 21.00’de FX’te ikinci sezonunu açıyor. Onlar sette uzaylılar ile meşgul olurken biz de Byrne’e hâl hatır sorduk
Dizideki bomboş sokak sahneleri gerçek oldu
Pınar Hiçdurmaz Öncelikle, birinci sezonu kısaca hatırlayalım; dünya birkaç gün içinde yıkıma uğrar. Bu da yetmezmiş gibi hayatta kalanları avlamak için uzaylılar yeryüzündedir. Hayatta kalanlar, yaşam savaşının yanı sıra bambaşka bir soru ile de karşı karşıyadır: “Bu saldırganlar kim ve neden yok olmamızı istiyorlar?” İşte bu sorunun cevabına giden yollar ikinci sezonun kurgusunu oluşturacağa benziyor. Kendini bilime adamış bir sinirbilimci olan Bill Ward, birinci sezonda ailesinden büyük kayıplar yaşamıştır. Eski eşine uzaylıların her birini yok edeceğine dair söz veren Bill, uzaylıları hedef almak için biyolojik bir silah geliştirmeye başlar. Bill Ward’u canlandıran ünlü aktör Gabriel Byrne ile hem dizi hem de özel hayatı üzerine Zoom’da bir sohbet gerçekleştirdik. Sevdiğini kaybetmek etkiliyor İkinci sezon çekimlerini pandemi ortamında yapmak nasıldı? Birinci sezonun çekimleri başladığında henüz pandemi yoktu. Dizideki bomboş sokak sahnelerinin bir gazeteciye çok ilginç ve gerçek dışı geldiğini anımsıyorum. Fakat gelinen nokta itibariyle bu sahneleri bizzat yaşadık. Aslında Dünyalar Savaşı’nda yaşananlar gerçek hayattan çok da kopuk değil. Ne kadar kahraman ya da ne kadar korkak olduğumuzu bilmiyoruz, ta ki test edilene kadar. Sizce bu felaket geliyorum demiş miydi?  Dünyanın sonunu getirecek felaketler konusunda sürekli uyarılarda bulunan insanlar var. Hatta insanlar pandemi olasılığı konusunda da uyarılmıştı. Bill Gates’in bir TED konuşmasında insanlığın veba gibi bir salgını yaşamasının an meselesi olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Bir yandan da insanoğlu salgınlarla nasıl başa çıkacağını çok eskilere dayanarak biliyor. Nitekim, geçmişte kara veba, İspanyol gribi gibi birçok ölümcül salgınla mücadele edildi. Peki, daha büyük tehditlere karşı ne kadar hazırlıklıyız, işte bunu bilmiyoruz. Helen’siz yeni bir sezon nasıl olacak? Hiç kimse sevdiği birini kaybettiğinde hiçbir şey olmamış gibi davranamaz. İster istemez kederin karanlık tüneline girer insan. Dışarıya belli etmemeye çalışsa da içten içe hissetmeye devam eder. Fakat her şeye rağmen yolunuza devam etmek zorundasınız. Bill, iletişime açık duygusal bir adamdan ziyade araştırmacı bir bilim adamı. Bill’in güçlü yanı duygularını ifade etmek değil, gerilim yaratan hissiz tavrı. Karakterinizden neler öğrendiniz?  İnsan her ne yaşarsa yaşasın, umutsuzluğa teslim olmadan yoluna devam etmek zorunda. Salgın bunu bize gösterdi. Kendimizi güçsüz hissetmemize ve korkmamıza rağmen kendimize olan inancımızı kaybetmeyerek aşıyı icat ettik. Umudumuzu hiçbir zaman yitirmemeli ve yeteneklerimize güvenmeliyiz.

Sette gülmek eşittir kilisede gülmek

Çekimlerde bol bol kahkaha attığınızı okudum. Doğru mu? Doğru ama aslında sette bol kahkahalar çok da hoş karşılanmaz. Hatta sette gülmek kilisede gülmek gibi bir şey. Çünkü kahkaha bulaşıcıdır ve bunun sonu da çekimlere ara vermektir. Fakat ilk sezon çekimlerinde Elizabeth (McGovern) ile attığımız kahkahaları unutamam. Bir defasında, bana yaratıkların gerçekten organik olup olmadığını sormuştu. Organik olup olmadıklarını bilmiyorum ama serbest gezen uzaylı olduklarından eminim diye cevaplayınca Elizabeth kahkahayı basmıştı.