Financial Times’dan çarpıcı araştırma: Sicilya’da artık avokado yetişiyor. Şaraplık üzüm İngiltere ve Kanada’ya doğru kayıyor. Buğdayın yeni coğrafyası Sibirya
Emiko Terazono
Andrea Passanisi Sicilya’da, Etna Dağı’nın verimli eteklerindeki avokado bahçesine bakıyor. Burası bir zamanlar dedesinin üzüm bağıymış; iklim değişip sıcaklıklar arttıkça avokadoya dönmüş. Bugün yetiştirdiği tropik meyveleri bütün Avrupa’ya pazarlıyor. Passanisi’nin avokado sevgisi 20 yıl önceye dayanıyor. Gençken Brezilya’ya gitmiş ve ülkesine dönüşte Sicilya’da bu meyvelerden yetiştirmeyi denemeye karar vermiş. Avukat olmaktan vazgeçip dedesinin arazisini avokado bahçesine çevirmiş, hatta eski limon ağaçlarının yanında çarkıfelek meyvesi ve liçi de yetiştirmeye başlamış. İklim değişikliği mahsullerin yetişme yerlerini değiştirdikçe, bütün dünyada çiftçiler ve tarım işletmeleri artan sıcaklıklara uyum sağlamaya çalışıyor. Bazı bölgelerde sıcaklık ve kuraklık belli mahsulleri tehdit edip gıda güvencesine dair endişe yaratırken, kimi yerlerde ise ısınan hava sayesinde geçmişte yetiştirilmesi kazançlı olmayan çeşitli ürünleri yetiştirme olanağı doğuyor. 37 yaşındaki Passanisi Sicilya’da tropik meyvelere geçen çok sayıda yetiştiriciden biri. Cagliari Üniversitesi’nde Sicilya iklimi ve Akdeniz ekosistemi üzerine çalışan Doç. Dr. Francesco Viola’ya göre, son 30 yılda küresel ısınma yüzünden adada sıcaklık 1 derece yükselmiş. Haziran ayında İtalya’nın güney kesimlerinde sıcaklıkların 45 dereceye çıkmasıyla, ülkedeki birçok çiftçi sıcak hava dalgasıyla boğuşmak zorunda kaldı. İtalya çiftçi sendikası Coldiretti’nin Başkanı Ettore Prandini, “Havanın aşırı sıcak olduğu ve tropik özellik gösterdiği dönemler her yıl artıyor” diyor. Prandini, ülkenin güneyinde portakal ve limonun yanı sıra yetiştirilen mango, avokado ve muzdan kuzeyde Alp Dağları’ndaki zeytinliklerden gelen zeytinyağına kadar, İtalya’daki mahsullerin sınırlarının değiştiğini söylüyor. Ona göre, “İtalyan çiftçiler bu fırsatı kaçırmadı. Sicilya’da ilk tropik meyve hasadı ve Lombardiya’nın Alp vadilerindeki zeytinlikler bunu gösteriyor.” Ancak sendikaya göre, son 10 yılda bu değişime ayak uyduramayan birçok çiftçi işinden oldu. Passanisi’nin bahçesi Giarre’de. Buradaki yüksek yağış ve nem oranının, tropik meyveler için ideal olduğunu görmüş. Şu anda yılda 1.400 tondan fazla avokado üretiyor ve ondan cesaret alıp sektöre giren diğer Sicilyalı çiftçilerle birlikte ürünlerini ihraç ediyor.
Bağcılığın sınırları değişti
İklim değişikliğinin verim üzerindeki etkisini inceleyen çalışmalar, “vitikültür” olarak da bilinen bağcılık alanında, artan sıcaklıkların şaraplık üzüm yetiştirme haritasını yeniden şekillendirdiğini gösteriyor. Şaraplık üzümler sıcaklık değişimlerine hızlı tepki verdikleri için araştırmacılar tarafından “iklim değişikliğinin habercisi” olarak görülüyor. Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nden Doç. Dr. Elizabeth Wolkovich, “Bunlar fenolojik açıdan en hassas mahsuller arasında” diyor. Meslektaşlarıyla birlikte yürüttüğü araştırmaya göre, önümüzdeki yıllarda 2 derecelik bir küresel ısınma, dünyadaki üzüm yetiştiriciliği alanlarının yüzde 56’sını elverişsiz hale getirecek. Şaraplık üzüm yetiştirme bölgelerinin sınırları hem Avrupa’da hem de Kuzey Amerika’da değişiyor. Örneğin şarap eksperlerine göre Kanada pinot noir türünde büyük ilerleme gösterdi. Londra’da yaşayan şarap küratörü Mark Thornton’a göre, Ontario’daki Niagara Yarımadası ve British Columbia’daki Okanagan Vadisi bu konuda lider. “Pinot noir çok nazlı bir üzüm” diyen Thornton, artan sıcaklıklar sebebiyle Kanada’da üretilen şarabın kalitesinin “müthiş yükseldiğini” ekliyor. “1990 yılında Okanagan Vadisi’nde 25 civarı şarap imalathanesi vardı, şimdi iki yüzü geçti” diyor.
İngiltere’de şampanya
İngiltere ise Danimarka gibi ülkelerle birlikte Avrupa’da şarabın kuzeydeki sınırı haline geldi. Ailesi Londra’nın güneyindeki Kent’te 300 yıldır çiftçilik yapan Henry Warde, 2006 yılında Fransız şampanya imalatçısı Duval-Leroy’nun ziyaretinden sonra yaklaşık 10 bin dönümlük tarım arazisinin bir bölümünü üzüm bağına dönüştürmüş. 2003 yılında kavurucu sıcaklar üzümlerin aşırı olgunlaşmasına sebep olunca, şampanya üreticileri üzüm üretimi için alternatif bölgeler aramaya başladı. Warde, “Kent’teki toprak şampanya toprağına benziyor; iklim şartları da hoşlarına gitti” diyor. Şampanya imalatçıları, Warde ailesinin Squerryes’taki arazisinde teknik değerlendirme yaptıktan sonra projeden vazgeçince, Warde ve babası kendileri üzüm yetiştirmeye karar vermiş. “O gün bugündür işler iyi gidiyor” diyor. Warde’un 81 yaşındaki babası 1963 yılında çiftçiliğe başladığında, tahıllar için hasat zamanı eylül başı ila ortası arasındaymış. Şimdi bu süre yaklaşık sekiz hafta öne gelerek temmuz ile ağustos başına kaymış. İngiliz Ulusal Meteoroloji Servisi’ne göre, son 30 yılda Güneydoğu ve Orta İngiltere’deki ortalama sıcaklıklar 1961-1990 dönemine göre yaklaşık 1 derece daha yüksek. Yüzyıllara dayanan bağ bozumu verileri sayesinde iklimin nasıl değiştiğini görmek kolay. Ortaçağ Sıcak Dönemi (MS 950-1250), ardından gelen Küçük Buzul Çağı ve 1800’lerde Endonezya’daki volkanik patlama döneminde büyük değişimler olmuştu. Ama Wolkovich bunların hiçbirinin hasat üzerinde son 40 yılda yaşananlar kadar etkili olmadığını belirtiyor. Sıcaklıkların artması hasatların çok öne çekilmesine yol açtı; Wolkovich”e göre “tren raydan çıkmış durumda.” İklimdeki değişim son yıllarda bazı şampanya üreticilerini Güney İngiltere’de ciddi yatırımlar yapmaya yöneltti. Vranken-Pommery’nin Hampshire’da üzüm bağı, Taittinger’in ise Kent’te şaraphanesi var. İngiltere’de sektöre, çoğunluğu köpüklü şarap sektöründe faaliyet gösteren birçok yeni girişimci katılmış durumda ve WineGB Birliği’ne göre üzüm bağlarının toplam alanı 2000 yılından beri dörde katlandı. Exeter Üniversitesi’nde görev yapan ve iklim değişikliğine bağlı olarak Ada’daki tarım arazisi kullanımındaki değişiklikleri inceleyen Paul Ritchie’ye göre, ısınma ve emisyonlar bu şekilde devam ederse, 21. yüzyıl sonunda Britanya bugünkünden 5 derece daha sıcak olacak. İklimin giderek daha sıcak ve kurak olması beklenirken, daha yüksek karbondioksit seviyesi ve bitki fotosentezindeki artış, Ada’daki mahsul verimini yükseltebilir.
Yatırımlar Rusya’nın kuzeyine kaydı
Rusya’nın dünyanın en büyük buğday üreticisi haline gelmesi de kısmen iklim değişikliğinin sonucu. Kışlar daha ılıman geçtikçe çiftçiler kışlık buğdayı daha fazla ekebilir hale geldi. Moskova merkezli zirai danışmanlık firması SovEcon direktörü Andrey Sizov’a göre, sonbaharda ekilip sonraki yaz hasadı yapılan kışlık buğday, bahar buğdayına göre daha verimli. Rusya 2015’ten beri düzenli olarak yılda 60 milyon tondan fazla buğday üretiyor; bu da ülkeyi dünyanın bir numaralı buğday üreticisi ve ihracatçısı yapıyor. Sizov, “Artan sıcaklıklar Rusya’daki üretim artışının en büyük tetikleyicisi oldu” diyor. Üç-dört yıl önce bir arkadaşı Evgeni Agoşkin’e buğday yetiştirmek için Orta Rusya’da yer alan ve ülkenin tahıl ambarı olarak bilinen Siyah Toprak Bölgesi’nden ayrılıp kuzeye gideceğini söylediğinde, Agoşkin duyduklarına inanamamış. Rus tarım işletmecisi, “Bana, ‘burası çok riskli bir yer, biliyorsun’ dedi” diye anlatıyor. Kendisi yakın zamana kadar ülkenin güneyindeki Voronej’de tahıl yetiştiriyormuş. Ancak azalan yağış seviyesinden dolayı buğday üretiminin ciddi şekilde düştüğü birkaç zorlu yılın ardından, Agoşkin çiftliğini satıp arkadaşının yanına, Moskova’nın 850 kilometre doğusundaki Ulyanovsk’a gitmeye karar vermiş. Ülkenin kuzey bölgelerinde mahsul veriminin arttığını gösteren resmi istatistiklere güvenerek, Ulyanovsk’ta 100 bin dönüme yakın arazi satın almış. Rusya’da sıcaklık artışları dünya ortalamasının da üzerinde. Sibirya geçen yıl rekor seviyelere ulaştı. Bunun sonucunda Kuzey Rusya’daki kalıcı don tabakası büyük oranda eridi. Agoşkin, “İklim değişikliği sadece lafta değil. Başlarda biraz şüpheciydim, abartıldığını düşünüyordum. Ama havanın giderek daha dengesiz, yağışların daha düşük olduğunu gördüm” diyor.
‘İklim bombası’
Kâr amacı gütmeyen yayın kuruluşu Public Library of Science tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre, dünyadaki yeni tarımsal sınırların yarısından fazlası iki ülkede, Kanada ve Rusya’da yer alıyor. Araştırmanın başında bulunan ve Conservation International adlı STK’da görev yapan Lee Hannah, “Tarım iklim yüzünden kısıtlandı ama gelecek yüzyıl boyunca müthiş bir yayılma bekliyoruz. Tarım dünya üzerinde yer değiştirecek… En büyük değişim ise Rusya ve Kanada’daki artış olacak” diyor. Bu bölgelerde ürün yetiştirmek küresel gıda üretimini artıracak. Bu önemli çünkü uzmanlara göre önümüzdeki 30 yılda dünya nüfusunun 2 milyar daha artması bekleniyor ve bu nüfusu beslemek için 2050 yılına geldiğimizde dünyanın yüzde 70 daha fazla gıdaya ihtiyacı olacak. Öte yandan Hannah, eskiden kullanılmayan turbalı toprağın kullanımından kaynaklanan ekstra sera gazı salımı yüzünden bunun bir “iklim bombasına” dönüşmesinden endişe ediyor. Ona göre su ve biyoçeşitlilik üzerinde de yıkıcı bir etki olabilir. İklim değişikliğinin arılar üzerindeki etkisini araştıran Hannah, emisyon konusunun dönüp dolaşıp Rusya ve Kanada’ya dayanacağını söylüyor. “Bu iki ülkede doğru politikaları uygulamak şart. Kuzey bölgelerini kalkınmak için sübvansiyon gerektiren boş araziler olarak görmeyi bırakmalıyız” diyor. Hükümetlerin sürdürülebilir kalkınmaya odaklanmaya başlaması gerekiyor; Hannah “Aksi halde bedelini biz ödeyeceğiz” diyor. “Gıda üretimini artırmanın iki yolu var: Ya sorumlu davranıp iklim değişikliğinin verdiği zararı en aza indiririz ya da gezegeni tehlikeye atan plansız, sorumsuz bir tarımsal yayılıma yönelebiliriz. İlk yolu seçmemiz gerekiyor!” Araştırmacılar, iklimdeki değişikliğin yoksul ülkelerin gıda güvencesi üzerinde orantısız bir etkide bulunacağı uyarısında bulunuyor. University College London’da enerji ve doğal kaynaklar alanında çalışan Paolo Agnolucci’ye göre yeni ilaç ve gübrelerin yaygınlaşması sayesinde gelişmekte olan ülkelerin yaşadığı verim artışından mahrum kalan ülkeler özellikle zorlanacak.