Victor Mallet
Gilles Lermet her şeyden sıkılmış: 45 yıl çalışmaktan, Fransız siyasetinde 10 Nisan’da ilk turu yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimiyle yeniden başlayan sol-sağ döngüsünden, sokaktaki serserilerin yaktığı arabalardan, doktor bulamamaktan, kamu hizmetlerinin gerilemesinden, göçten…
Burası Loire ile Saint-Etienne’i bağlayan Ondaine Nehri’nin oluşturduğu vadide yer alan küçük sanayi kenti La Ricamarie. Lermet işlettiği barda tezgahın arkasından “Çok göçmen var” derken aşırı sağın şikayetini seslendiriyor.
La Ricamarie kömür madenlerinin ve fabrikaların kapatılmasıyla 1970’lerden bu yana yoksulluk, işsizlik ve kötü yapılaşma mağduru kasabalardan. Sakinleri liberal Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u da merkez sağ ve merkez soldan diğer yerleşik siyasetçileri de beğenmiyor.
Seçim öncesinde bütün anketler Macron’un Elysée Sarayı’nda beş yıl daha kalacağını gösteriyor. Ancak La Ricamarie gibi yerlerde Parisli seçkinlere yönelik süregelen kızgınlığa bakılırsa Macron’un zaferinin aşırı görüşlü siyasetçilerin yararlanmaya çalıştığı toplumsal öfkeyi daha ne kadar bastırabileceği belli değil.
Savaşla yükseldi
Şubat sonunda Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Macron’a savaş dönemi lideri statüsü kazandırarak anketlerdeki puanını yükseltti. Bu durum Macron’un küstah ve halkın kaygılarından uzak biri olduğu yönündeki yaygın kanıyı besliyor. Anket şirketleri oy kullanma oranının üçte ikide kalabileceğini söylüyor ki bu bir rekor olur.
Aşırı sağ için bereketli topraklar
La Ricamarie’deki 4 bin 800 seçmenin 2017 yılında Macron’un “ne sağcı ne solcu” bir hükümet vaadiyle iktidara gelmesini sağlayan destekte büyük payı yok. Daha ziyade merkez siyasetten uzak durdular ve birinci turda en fazla oyu aşırı soldan Jean-Luc Mélenchon’a ve aşırı sağdan Marine Le Pen’e verdiler.
Lermet’nin La Ricamarie meydanındaki bar-kafeteryasında göç hakkında dile getirdiği görüşler Le Pen ve Ulusal Birlik partisine yakın olduğunu gösteriyor. 36 yıldır işlettiği Bar Roulette altmışlı yaşlardaki beyaz, işçi sınıfından erkeklerin müdavim olduğu bir mekan.
Kasabanın Komünist Partili belediye başkanı Cyrille Bonnefoy da kömür madenciliği, ağır sanayi, güçlü sendikalar, ayrıca önce Güney ve Doğu Avrupa’dan sonra Fransa’nın Kuzey Afrika’daki eski kolonilerinden gelen göçmen dalgalarını çeken binlerce iş fırsatı ile dolu güzel günleri hatırlıyor.
Aynı zamanda yerel hastanede hasta bakıcı olan belediye başkanı solun kalesi olarak anılabilecek kasabada bugünlerde Le Pen destekçilerinin rahat rahat seçim kampanyası yürütebilmesinden dertli, “30 yıl önce böyle bir şey imkansızdı” diyor.
Le Pen, anketlere göre seçimin ilk turunda yüzde 19 civarı oy alabilir. Böyle bir durumda yüzde 28 oy alması beklenen Macron’un ardından ikinci gelecek ve iki hafta sonraki ikinci turda mevcut cumhurbaşkanının karşısına çıkacak, yani önceki seçimde yaşanan mücadele tekrarlanacak.
Aşırı sağın diğer adayı Eric Zemmour ise televizyon açık oturumlarında yorumculuk yapan bir figürdü ve göç konusundaki eleştirilerini Le Pen’den bile daha yüksek sesle dile getiriyor. Zemmour anketlere göre yüzde 11 oyla dördüncü sırada.
Bir de Cumhuriyetçiler var. Parti ön seçimini kazanan Valérie Pécresse’in teoride muhafazakar Cumhuriyetçiler’in oylarını alması bekleniyor ancak bu kesimin de aşırı sağa sempatisi aşikar.
Macron 2017’de Le Pen’e karşı ikinci turda 66-34 kazanmıştı, son anketler ise bu farkın 56-44 düzeyine indiğini gösteriyor. Böyle bir sonuç 1970’lerde Le Pen’in babası tarafından kurulan aşırı sağ hareketin tarihindeki en büyük başarısı olur ve Fransa’da iktidarı aşırı sağın menziline sokar.
Liberaller Le Pen’in başkanlık seçimini kaybetmesi halinde aşırı sağın yeniden yapılanmasından korkuyor. Yeniden yapılanma Zemmour ile Le Pen’in genç yeğeni ve kampanyasının parlayan yıldızı Marion Maréchal liderliğinde olabilir.
Saint-Etienne Jean Monnet Üniversitesi hukuk bölümünden üçüncü sınıf öğrencisi Naella Amman da Macron yönetimindeki Fransa’nın halinden en az bar sahibi Lermet kadar rahatsız. Ancak göçmenleri suçlamıyor; zaten kendisi de Cezayir kökenli ve Mélenchon’un partisinin ateşli bir destekçisi.
Amman ülkenin bir zamanlar örnek gösterilen sağlık ve eğitim sistemlerinin uzun süredir çöküş halinde olduğunu söylüyor.
Mélenchon’un vaatleri
Desteklediği Mélenchon’un radikal manifestosunda ise herkes için istihdam garantisi, zenginlerden alınan vergilerin artırılması, göçmenlere kucak açılması, esrarın serbest bırakılması ve NATO’dan çıkmak gibi vaatler var.
Mélenchon son rakamlara göre yüzde 14 oyla Macron ve Le Pen’in ardından üçüncü sırada. Ancak geçmişte Ukrayna’ya yönelik düşmanlığı ve Putin’e sempatisi ayak bağı olabilir.
İdeolojik farklılıklar bir yana Fransa’da aşırı sol ile aşırı sağın birçok ortak noktası var: Yerleşik düzene duyulan öfke, küreselleşmeyi, NATO’yu ve AB’yi tekinsiz bulan Fransız milliyetçiliği, geleneksel siyasetten uzaklaşma ve ekonomik dışlanmışlık hissi. Amman anne-babasının asgari ücretle geçindiğini söylüyor; Lermet ise bir ömür çalıştıktan sonra sadece 955 euro emekli aylığı almaktan yakınıyor.
Macron’un seçim sonrası riskleri
Macron anketlerin ikinci rahat zaferini kazansa bile önünde büyük zorluklar var. İlk güçlüklerden biri hazirandaki milletvekili seçimleri olacak.
Bir başka sorun ise çok sayıda Fransız tarafından hiç beğenilmiyor olması. Sciences Po’dan siyaset tarihi ve sosyolojisi profesörü Marc Lazar, University of London bünyesindeki Tarihsel Araştırma Enstitüsü’ne verdiği bir online seminerde Macron’un dört bir yandan “eşi görülmemiş bir nefretin” hedefi olduğunu söylüyor..
“Bakanlık basmak normal”
Lazar’ın yürüttüğü yeni bir çalışmaya göre 18-24 yaş arası 8 bin Fransız gençten tam yüzde 22’si protesto etmek veya fikirlerini savunmak için şiddet kullanımını haklı buluyor. Üçte birinden fazlası, yani yüzde 37’si bir bakanlık binasına zorla girmenin kabul edilebilir veya anlaşılır olduğunu düşünüyor.
Macron’a yakın bir isim The Financial Times’a Macron’un ve seçim kampanyasının bu riskler karşısında rehavete kapılma lüksü bulunmadığını söyledi: “Biz elitler iyi bir yaşam sürdüğümüz için Fransız halkının çoğunluğunun kargaşa ve radikal değişim istediğini göremiyoruz” diyor.
Boykot sloganı
Bar sahibi Lermet ise “Macron sihirbaz David Copperfield gibi” diye homurdanıyor. “İşsizlik rakamlarını düşürdü ama hala fabrikaları kapatıyor. 40 yıldır bir sol bir sağ bir sol bir sağ, böyle devam ediyor.”
Barının önündeki otoparktan bozma pazar yerinden Fransızca, Arapça ve Doğu Avrupa dillerinde konuşmalar yükseliyor. Bazıları“ülkeyi yöneten soytarılardan” yakınıyor.
Pazar yerinin yanı başındaki umumi tuvaletin kapısındaysa kapitalizmin adaletsizliğine kızan ve başkentteki siyasetçilere sert mesajlar veren posterler asılı. Birinde “Seçim zırvasına karşı ayaklanalım!”, diğerinde “2022’yi boykot edin” yazıyor.
©️ The Financial Times Limited