Financial Times’ın Orta Doğu editörü, Türkiye’nin de dahil olduğu bölge güçleri arasında esen ve ABD’de Biden’ın başa gelmesiyle güçlenen uzlaşma rüzgarlarını yazdı. Ancak kimilerine göre bu “soğuk barış” çok kırılgan
Andrew England
Düşmanlar arasında gizli görüşmeler… Yıllardır hasım olmuş liderler arasında yazışmalar… Orta Doğu’nun yıllardır rekabet halindeki güçlü başkentlerini saran ılımlı havada tüm bunların etkisi var. Çekişmeler ve mezhep çatışmalarıyla yıpranmış bölgede, 18 ay önce böyle bir gelişme hayal bile edilemezdi. Arap yetkililer bu alışılmadık değişimi üç faktörün bir araya gelmesine bağlıyor: Koronavirüs pandemisi, salgının yıkıcı ekonomik etkisi ve Joe Biden’ın ABD başkanı seçilmesi. Bir Arap yetkili, “İşlerin bu kadar çetrefilli olmasından herkes bıktı” diyor. “Ayrıca Covid’in ekonomik etkisini ve ‘siyasi istikrar olmadan yol alamayacağız’ sözlerini hafife almayın. İstihdama ve güçlü ekonomiye ihtiyacımız var; birbirimizle konuşmadan bunu yapamayız.” Diplomatlar ve analistler bunun bir “soğuk barış” olduğu uyarısında bulunuyor. Başka bir deyişle, fırtınalı Donald Trump döneminde İran’a yönelik düşmanlık bölgedeki tansiyonu yükseltmişti; o dönemin bitmesiyle pragmatik bir değişim yaşanıyor. Bu yüzden mevcut eğilimin kolaylıkla eskiye dönebileceği belirtiliyor. Bu ay İsrailli bir şirkete ait petrol tankerine yapılan ölümcül İHA saldırısından İran’ın sorumlu tutulması ve İran destekli Lübnan Hizbullahı ile İsrail arasındaki sınır ötesi çatışmalar, tansiyonun bir anda yükselebileceğini gösteriyor. Afganistan’daki Taliban zaferi de önümüzdeki günlerde bölgede yankı bulabilir.
İran ve Suudi Arabistan
Bağdat halihazırda değişimin en somut örneğine ev sahipliği yapmış durumda: Financial Times kadim düşmanlar Suudi Arabistan ile İran’ın Bağdat’ta yaptığı gizli görüşmeleri ortaya çıkardı. Gelen bilgilere göre, taraflar Irak’ın başkentinde nisandan bu yana üç kez görüştü. Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman Nisan ayında İran ile “iyi ve pozitif ilişkiler” kurmak istediğini ifade etmişti. Prens Selman pandeminin ve geçen yıl petrol fiyatlarında yaşanan çöküşün ardından krallığı modernize etme planlarına yoğunlaşmak istiyor. İran bu çağrıyı karşılıksız bırakmadı. Koyu bir muhafazakar olan yeni cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, tüm komşularına “dostluk ve kardeşlik eli” uzatmak istediğini belirtti. İktidarın içinden bir isim, Tahran’ın “İsrail’in bölgedeki güçlenişine gem vurmak” için Suudilerin nüfuzundan yararlanabileceğini söylüyor. Gizli görüşmelerin ana konusu Yemen iç savaşında yer alan İran destekli Husi isyancılardı. Riyad Husilere karşı koymak için çatışmaya müdahil olmuştu. Ama diplomatlara göre, Prens Muhammed bin Selman ciddi şekilde savaşı bitirmeyi düşünüyor. Riyad ve Tahran aynı zamanda iyi niyet göstergesi olarak konsolosluk açma ihtimalini görüştüler: Gelen bilgilere göre Suudiler İran’ın Meşhed kentinde, İranlılar da Cidde’de konsolosluk açmayı düşünüyor. İki ülke 2016 yılında, önde gelen bir Şii din adamının Suudi Arabistan tarafından infaz edilmesi ve İran’daki Suudi büyükelçiliğinin yağmalanması üzerine bağları koparmıştı. Ardından 2018 yılında Trump Tahran’ın dünya ülkeleriyle imzaladığı nükleer anlaşmadan vazgeçmeye ve İran’a ciddi yaptırımlar uygulamaya karar verdiğinde, Riyad yönetimi Trump’ın yanında yer aldı.
Riyad-Doha uzlaşması
Ancak analistlere göre Biden’ın seçilmesi ve yeni başkanın, İran’ın ilgili taahhütlerini yerine getirmesi halinde nükleer anlaşmaya geri dönme, Suudi Arabistan’la ilişkilerini gözden geçirme ve bölgedeki tansiyonu düşürme sözü vermesiyle, Riyad da konu hakkındaki düşüncelerini gözden geçirdi. Bir Suudi yetkili, Trump’ın İran’a “gereğinden fazla” kafayı taktığını belirtiyor. Suudi Arabistan dış politikasının değişmediğini iddia etse de, “pandeminin de etkisiyle, dünyada yaşanan son olayların iç sorunlara daha fazla ağırlık verilmesini beraberinde getirdiğini” kabul ediyor. Bölgedeki dinamiklerin değişimine dair ilk işaretlerden biri 2021 başında geldi. Riyad üç yılı aşkın süredir Katar’a uyguladığı diplomasi, seyahat ve ticaret ambargosunu kaldırdı. Bu hamle Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri-Mısır-Bahreyn cephesini Katar-Türkiye ittifakıyla karşı karşıya getiren krizin dinmesine yardımcı oldu. Birçoklarına göre Prens Selman bu hamleyi Biden’ın gözüne girmek için yapmıştı. Katar’ın Arapça yayın yapan Al Jazeera televizyonu o günden beri Suudi Arabistan’a dönük saldırgan üslubunu yumuşattı, ülkenin olumlu özelliklerini öne çıkaran yayınlar yaptı ve Suudi yorumcuları programlara davet etti. İhtilafı dindirmek Mısır ile Katar ve Türkiye arasındaki buzların erimesine de yardımcı oldu. Mısır uzun süredir her iki ülkeyi de Müslüman Kardeşler’i desteklemekle suçluyordu. Abdülfettah es-Sisi 2013 yılında Mısır’da darbe yaparak İslamcı hükümeti devirdikten sonra Müslüman Kardeşler’i terör örgütü ilan etmişti. Ancak geçtiğimiz aylarda Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed es-Sani birbirlerinin davetlisi olarak Kahire ve Doha’da bir araya geldiler.
Türk yetkili: Biden etkisi
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da benzer bir çizgide ilerliyor. İstanbul’daki bir Mısırlı gazeteciye göre, Ankara Kahire’yle görüşmeler yaptı ve İstanbul’daki Mısır karşıtı televizyon kanallarından Sisi eleştirilerinin tonunu yumuşatmasını istedi. Ambargo süresince Katar’ın yanında yer alan ve gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018 yılında İstanbul’da öldürülmesi sebebiyle Suudi Prensi Selman’ı eleştiren Erdoğan, şimdilerde Suudi Arabistan’la arasını düzeltmeye istekli görünüyor. Bir Türk yetkili, Biden’ın seçilmesinin kimsenin görmezden gelemeyeceği bir faktör olduğunu ve “bölgedeki herkesin yeni duruma uyum sağlamaya çalıştığını” belirtti. Bölgenin çoğu sorunu “uzun süredir devam ediyor” ve yapılabileceklerin “bir sınırı var” diye ekledi. Aynı yetkili “Ekonomi de önemli” diye konuştu. “Her şey yerli yerindeyse ve bir rejime güven aşılanmışsa, cesur hareket etmesi kolay olur. Ama pandemi yüzünden ekonomiler iyi gitmiyor ve herkesin birbirine ihtiyacı var.”