05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 18.10.2025 15:19 | Son Güncelleme: 20.10.2025 16:45

Altta kalanın canı çıksın mı?

Zorbalık kavramsal olarak birçok koridora açılan geniş bir kapı. Bir davranışın zorbalık sayılması için ise üç ana ölçüt var: Güç dengesizliği, davranışın tekrarlanması ve karşısındakine acı veya sıkıntı yaratma amaçlı olması
Altta kalanın canı çıksın mı?
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Yankı Yazgan  

Zorbalık hakkında yazmaya her oturuşumda, konuyla ilgili akademik bilgiyi derli toplu biçimde bir araya getirmek niyetiyle başlıyorum. Ancak ‘kalem’i elime aldığım gibi zihnim ister istemez hayatımın on yılları içerisinde oynadığım değişik rollerde (çocuk, genç, hekim, akademisyen, yurttaş) ve bağlamlarda karşılaştığım zorbalık olaylarına sürükleniyor. İlkokul öğrencisi olduğum zamandan aklıma ilk geliveren Bekir örneği, 70 kişilik sınıfımızın okuma yazma bir türlü öğrenemeyen, aynı zamanda yoksul ve sinirli öğrencisi. Bir gün artık okula gelmemecesine küçük düşürülüp çıkıp gittikten sonra biz okula başarıyla devam eden öğrencileri okul çıkışında dövmeye geldiğinde içimden ona hak verişimi hatırlıyorum. 

Tabii, bu içimden hak veriş, o ve birkaç arkadaşı tarafından epeyce hırpalanmama engel olmadıysa da, zorbalık nedir, zorba kimdir, hangi koşullar zorbalığı üretir sorularının ham şeklini ilk kez o zaman düşünmüşümdür diye avunuyorum. Yediğim dayağa değmiş olabilir (Zorbalığı övmüyorum, lafın gelişi)!

Bu yazıyı kaleme alırken, Bekir’i, onun ve benzerlerinin çevresinde yaşanan olayları hatırlayarak, zorbalık ve ruh sağlığı konusunu daha ziyade çocukları merkeze alarak bir soru-cevap formatında netleştirmeye çalıştım; zorbalığın, birey düzeyinde olduğu kadar toplumsal ölçekte sağlığımızı ve ruh sağlığımızı etkileme potansiyeline dikkatinizi çekmek istedim. 

Toplumsal yapının “özelliklerinin”, örneğin, yoksulluğun ve eşitsizliğin, ve bunların ürettiği şiddet, adaletsizlik gibi olguların (doğru kelime mi?)  beynimizin işleyişini, davranışlarımızı, ruhsal yapımızı ve genetiğimizi etkilediğini ortaya koyan çalışmalar artıyor. Kendi başına olmadığımız bir dünyada, başkalarının wellness’ı olmadığında tek başına kendi wellness’ımız pek uzun ömürlü değil. Örneğin, streslerin en toksiklerinden birisi başkalarının başına gelen kötü olaylara, yapılan kötülüklere seyirci olmak. Bunu zorbalık çalışmaları bize gösteriyor. Anlayacağınız, zorbalık  kavramsal olarak birçok koridora açılan geniş bir kapı, bu kapıyı sizler için açmış olayım. 

Zorbalık mı, değil mi? Kötü davranışa ne zaman zorbalık diyebiliriz? 

Bir davranışın zorbalık sayılması için üç ana ölçüt var:

Asimetrik, zorlayıcı güç ilişkisi (güç dengesizliği) içinde gerçekleşir, 

Davranış zaman içinde tekrarlanır,

Karşıdakinde acı veya sıkıntı yaratma amaçlıdır.  

Kötü davranışın zorbalık ölçütlerine uymaması davranışı ‘kötü’ olmaktan çıkartmaz. Ele alınış biçimini değiştirebilir.

Zorbalığın aktörleri kimlerdir? 

Zorbalık davranışının olduğu toplum, sınıf/okul, iş yeri gibi yerlerdeki insanları zorbalık ekseni üzerinden dörde bölebiliriz: Zorbalar, mağdurlar, mağdurken zorbalaşmış olanlar ve izleyiciler.

Sonradan saf tutmak problemi derinleştirir

Zorbalığa yönelten etkenler nelerdir? 

Üç mekanizmadan söz edeyim. Statü kazanmak, satatüyü yükseltmek ve korumak zorbalığın özellikle hiyerarşik yapılanmalardaki başlıca güdüleyicisi (Okulda prestijli kulübe kimin katılacağı gibi ayrıcalıkların dağıtılması sırasında kontrolü elinde tutmak, bir kişi ya da grubu kasıtlı dışarıda tutmak gibi). İçinde olduğu topluluğun normlarına aykırı davrananları dışlayarak grubunun zayıf düşmesini önlemek ve ‘bekasını’ sağlamak ise kendisi için değil daha geniş bir ideal için zorbalaşanların gerekçesi (Örneğin, sınıfın not ortalamasını düşüren haylaz arkadaşa kaçırtana kadar yüklenmek). Geçmiş zorbalıkların hedefi olup, mağdurluktan çıkış yolunu zorbalık yapmakta bulmuş olan bir grup ise zorbalıkların kaynağı olan ve değiştiremeyeceğine inandığı eşitsiz hiyerarşik yapıda düşük statüde olsa da bir yer kapmaya çalışmakta. 

Zorbalık ruh sağlığını nasıl etkiler? Zorbalığa uğramak ruh sağlığını bozar. Sonradan zorba saflarına katılmak (zorbalaşmak) mağdurların bozulmuş ruh sağlığını düzeltmez, problemleri derinleştirir. Zorbaların ise (eylemleri nedeniyle) ruh sağlıkları pek bozulmaz. İzleyici olmak özellikle izleyici kalmak yarattığı ahlaki ikilemle bu tanıklığın olumsuz psikolojik sonuçlarını doğurur.

Katı hiyerarşi bir risk nedeni 

Zorbalığı besleyen yetişkin tutumları neler olabilir? 

Güvenli bir iklim sağlamakla yükümlü yetişkinlerin zorbalığa göz yumması, mazeret bulması ve kendi ilişkilerinde benzeri davranışları göstermesi. Okul, aile, takım, giderek iş yeri…

Zorbalık için yapısal risk etkenleri neler olabilir? 

Katı hiyerarşik yapı. Değişmez statü farklılıklarının varlığı, eşitsizliklerin körüklendiği, eşitsizlikleri gidermeye dönük hak ve ayrıcalıkların iyi anlaşılmadığı, benimsenmediği ya da açıkça reddedildiği koşullar. İşbirliğine imkan vermeyen, ayıklamacı rekabet ortamı. Ayrımcı gündelik dil kullanımı, ortalamadan farklı ya da başka olmanın, zayıf olmanın, sağlam olmamanın ve herhangi bir nedenle ‘rahatsız edici’ bulunmanın bir dışlama, dışarıda tutulma ya da cezalandırma nedeni olması, sayılması. Zorbalığı açıklayalım derken zorbalığa, kötü davranışa mazeret bulunması.

Nörogelişimsel sorunları olan çocuklara dönük zorbalığı arttıran bu riskler nasıl doğuyor? 

Örneğin, otizm tanılı bir öğrenci için tanınan okulda destekçi öğretmen ile çalışması ayrıcalığını veya yazma bozukluğu (disgrafi) tanılı bir öğrencinin yavaş ve okunaksız yazması nedeniyle sözlü sınavla değerlendirilmesini ‘başkalarına haksızlık’ ya da ‘asıl eşitsizlik’ olarak görmek bir risk doğurur. Bir engelin giderilmesi amaçlı ayrıcalığı eşitsizlik ya da haksızlık olarak tanımladığınızda, diğer velilerin, öğretmenlerin ve öğrencilerin destek ve anlayış göstermek yerine hınçlanması zorbalık için bir risk yaratır.

Farklı ve ya öteki olan zorbalığın hedefi 

Ruh sağlığı bozulmuş, ya da nörogelişimsel tanıları olan öğrenciler daha çok zorbalık yaparlar mı?  

Tam tersine, bu öğrenciler en çok zorbalığa uğrayanlar arasındadır. Zorbaların büyük çoğunluğunda bu tür bir sorun yoktur. Nörogelişimsel (otizm, dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu, tik bozukluğu gibi) sorunların varlığında hedef alınma riski artar. Nörogelişimsel sorunları olan öğrencilerin başkalarına vurma, ‘kriz geçirme’ ya da başkalarını rahatsız edici ses ve hareketler yapma gibi davranışlarının zorbalık sonucunda (sistemli dışlama, küçümseme, gizlice itilip kakılma gibi) tetiklendiğini, sistematik olmadığını ya da zarar verme kastı taşımadığını görüyoruz. 

Zorbalık zayıf ya da kusurlu görülen kişi ya da gruplar ile mi sınırlı? 

Zaaf ya da kusurdan daha geniş kapsamlı tanımlar olan ötekilik, başkalık ve farklılık zorbaca davranışların hedefi olan niteliklerdir. Birçok kişi için nörogelişimsel bir tanı ya da tanımlanmış başka bir engel yaratan durum kendisine uzak, başkalarına ait bir durum gibi gelebilir. Oysa zorbalık kültürü eşitsizlikten ve ayrımcılıktan beslenir; adı konmuş bir sorun ya da bir tanı olmaksızın da hedeflenecek bir başkalık buluverir. Başka bir ülkeye yeni taşınmış bir ailenin o ülkenin dilini yeterince öğrenmemiş çocuğuna dönük dışlamanın da aynı kapsamda görülebileceğini hatırlatmak isterim. Ya da, yaşıtlarından daha iri olmak, aynı cilt ya da saç renginde olmamak gibi görünür başkalıkları olan çocukların kendi çocuğunun yanında oturmaması isteğine nasıl karşı çıkacağını bilemeyen öğretmene velilerden yapılan baskının da zorbalık çerçevesinde ele alınması meselenin çapraşıklaşmasını önleyebilir. 

Herhangi bir tanı almamış, ancak sosyal becerileri yaşıtları ile akıcı sohbet için yeterli olmayan, karşısındaki ile uyumu tutturmakta zorlanan, utangaç, yavaş ve sessiz kalan bir başka öğrenciyi düşünün. Bir laboratuvar çalışması için herkesin bir eşinin olması gerektiğinde kimsenin eş olmak istemediği, hep açıkta kalan, bırakılan… Zorbalığa yer vermeyen ve zorbalıkla aktif mücadele edilen bir okul ikliminde, bu ‘açıkta kalma’ durumunun doğmasına fırsat verilmez. Öğretmen eşleşme düzenini kimseyi açıkta bırakmayacak şekilde kurar, öğrenciler arkadaşlarının dışarıda kalmasına razı olmazlar, sırayla bunu üstlenebilirler. Bu öğrenciyle eş olunduğunda çıkabilecek zorlukları çözmek için öğretmenin aktif desteği ile becerileri yetersiz öğrencinin gelişimine imkan tanınmış olur.