Kitap, yalnızca bir ailenin yükseliş ve düşüş hikayesini değil, aynı zamanda milyonlarca insanın hayatını paramparça eden opioid krizinin ardındaki sistematik yolsuzluğun anatomisini sunuyor
Acıdan ve bağımlılıktan oluşan servet
Uzun yıllar boyunca hayırseverlik maskesi ardında saklanan karanlık bir gerçeği okumaya hazır mısınız? Amerikalı yazar Patrick Radden Keefe’in Domingo Yayınları tarafından Ezgi Başer Akgürgen çevirisiyle dilimize kazandırılan “Acı İmparatorluğu” kitabı, bir ilaç şirketinin sömürüsüyle biçimlenmiş bir hanedanı anlatıyor. Sackler ailesi, bir zamanlar sanat galerileri ve üniversite kampüslerine yaptıkları cömert bağışlarla tanınıyordu. Ancak bu sanatsal desteğin altında, tarihin en büyük halk sağlığı krizlerinden biri olan opioid salgınının tohumları filizleniyordu. Aile, özellikle OxyContin adlı ağrı kesiciyi geliştiren Purdue Pharma aracılığıyla, yüksek bağımlılık riski taşıyan ilaçlarının agresif pazarlanmasıyla milyarlarca dolar kazandı. Keefe, kitabında bu başarı hikayesinin karanlık yanını ortaya çıkarırken, bir yanda etkileyici sanat eserleri ve müzeleri, diğer yanda da opioid bağımlılığından ölen insanları vurucu şekilde anlatıyor.
Keefe, ayrıca kitabında Sackler ailesinin etik dışı iş ahlakına dair çarpıcı örneklerde sunuyor. Arthur Sackler’ın 1960’larda Valium’u pazarlamak için kullandığı agresif stratejilerin, daha sonra Purdue Pharma tarafından OxyContin için yeniden uygulandığını belirtiyor. İlacın daha az bağımlılık yaptığı iddiasının, Purdue’nun pazarlama kampanyasının temelini oluşturduğunu da vurgulamadan geçmeyelim.
“Acı İmparatorluğu”, FDA’daki onay sürecinden itibaren işlenmiş yolsuzluğu ve Sackler ailesinin avukat ordusuyla nasıl dokunulmaz bir şekilde hareket ettiğini ortaya koyuyor. Purdue Pharma, doktorlara ve eczacılara yüksek rakamlı ikramiyeler ve ücretler sunarak OxyContin’i pazarlarken, genç insanları bağımlılık krizinin merkezine itti. Kitabın en dehşete düşürücü yanlarından biri de, Sackler ailesinin içindeki yozlaşmayı ispatlayan e-postalar ve mahkeme belgeleri. Keefe, bu belgelerle ailenin yalnızca finansal kazanca odaklandığını ve insani maliyetleri hiç umursamadığını etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor.
Laura Poitras’dan hayatın tüm acıları ve güzellikleri
Kitapta anlatılanların yanı sıra 2022 yılında Laura Poitras'ın, Nan Goldin hakkındaki "Hayatın Tüm Acıları ve Güzellikleri" adlı belgeseli de bu trajedinin bir parçasını oluşturuyor. Goldin, OxyContin’in bir kullanıcısı olarak bağımlılıkla savaşını kültürel bir direnişe dönüştürmüş bir sanatçı. Sackler ailesinin sanat dünyasındaki etkisini protesto etmek amacıyla düzenlediği eylemler, yalnızca bireysel bir mücadeleyi değil, aynı zamanda sözde hayırseverliğin karanlık yüzünü de gözler önüne seriyor. Goldin'in P.A.I.N. (“Reçeteli İlaç Bağımlılığına Karşı Müdahale”) adını verdiği grubuyla Sackler adını müzelerden kaldırtma mücadelesi, bu hikayenin can alıcı bir tamamlayıcısı.
Acıdan kalan miras
“Acı İmparatorluğu”, sanat dünyasına yaptığı cömert bağışlarla parlayan bir hanedandan geriye kalan karanlık gerçekleri gözler önüne seriyor. Sackler ailesi, insan acısından kazanılan servetle, çarpıtılmış bir ahlaki temel üzerine bir imparatorluk kurdu. Ancak bu hikaye, yalnızca bir ailenin hikayesi değil; modern kapitalizmin ve kurumsal yozlaşmanın toplumlar üzerindeki etkilerini de sorgulayan bir kitap. Patrick Radden Keefe, usta anlatımıyla yalnızca bir trajediyi değil, aynı zamanda bir uyanışı da kaleme alıyor. Bu kitabı okurken, yalnızca Sackler ailesinin eylemlerine değil, aynı zamanda toplum olarak bu yozlaşmayı nasıl mümkün kıldığımıza da bakmamız gerektiğini fark edeceksiniz. “Acı İmparatorluğu”, kapitalizmin acımasız yüzünü çıplak bir şekilde ortaya koyan, sorgulayan ve düşündüren bir başyapıt. Bu kitap, yalnızca okunmakla kalmamalı, aynı zamanda tartışılmalı ve harekete geçirici bir güç olarak kabul edilmeli.
Acı İmparatorluğu- Sackler Hanedanının Gizli Tarihi / Patrick Radden Keefe / Çeviren: Ezgi Başer Akgürgen / Domingı Yayınları / Araştırma / 632 Sayfa