22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 26.03.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:15

Bir efsaneyle uzun randevu

Kuşağının en önemli romancılarından Bolaño’nun kült eseri 2666 yeniden yayımlandı. Yazarın 50 yaşında ölümünden bir yıl sonra çıkan romanı vakit istiyor ama kolay unutulmuyor
Bir efsaneyle uzun randevu
Kahraman Çayırlı
Güney Amerika’dan gelen romanlarda, filmlerde, öykülerde başka coğrafyalarda olmayan farklı renk tonları oluyor sanki. Daha sarı, daha turuncu, daha içten. Ben Meksikalı Carlos Fuentes’e biraz daha yakınım. Arjantinli Julio Cortázar, yine Meksika’dan Juan Rulfo, tabii ki Kolombiyalı Márquez, Perulu Mario Vargas Llosa, Arjantin’den Borges... Güney Amerika edebiyatından okumamız gereken öyle güzel kitaplar var ki. 

Farklı katiller, farklı gerekçeler

Roberto Bolaño, 1953 Şili doğumlu bir yazar. Çocukluğunu Şili’de, ilk gençliğini Meksika’da geçiren Roberto Bolaño 20’li yaşlarda Avrupa’ya giderek Katalunya’ya yerleşir. Bekçilik, işçilik, bulaşıkçılık gibi işler yaparken bir yandan da şiirler ve romanlar kaleme alır. Vahşi Hafiyeler (1998) romanıyla Rómulo Gallegos ve Herralde başta olmak üzere birçok ödül kazanmasıyla Latin Amerika edebiyatının Boom kuşağından beri en önemli romancısı olarak gösterilir ve eserleri birçok dile çevrilir. 50 yaşında öldükten sonra kült yazar statüsüne yükselir. İşte 2666 da kült yazarın en kült eseridir.  Bolaño’nun beş-merkezinin kesişim noktası olan Amerika-Meksika sınırındaki Santa Teresa’nın romanı olan 2666, köprüler ve bağlantılar üzerine inşa ediyor kendini. Sınır şehri Santa Teresa’da art arda öldürülen kadınlar… “Çoğu fabrika işçisi. Uzun saçlı genç kızlar...”  Karakterlerden biri olan Norton’un deyişiyle sokaklar, teraslar, otel odaları ve hatta gerçek dışı taksi şoförleri ve kapı görevlileriyle México bir garip, her şey mantıksız. Bir gün Norton rüyasında iki aynadan birden yansıyan görüntüsünü görüyor. Sonra kimlikler karışmaya başlıyor.  Bolaño’nun Santa Teresa şehrini anlattığı kısımlar, çok hoş bir şehir sosyolojisi dersi gibi. Tıkır tıkır, tane tane işliyor. “Burası büyük bir şehir, gerçek bir şehir,” diyor Chucho Flores. “Her şeyimiz var. Fabrikalarımız, dükkânlarımız, Meksika’nın işsizlik oranı en düşük şehirlerinden biriyiz...” Ancak Santa Teresa’yı sokak sokak dolanmamızın müsebbibi olan korkunç kadın cinayetleri hiç durmuyor, bitmiyor. Cinayetler için farklı katil adayları ve gerekçeleri var. Düğümler çözülüverecek gibi oluyor, başka ipliklerle her şey baştan dikiliyor. 2666 gibi çok güzel ama epey hacimli romanlar, insana en çok da şunu anımsatıyor: Biraz daha zaman lâzım.

Karaciğer nakli beklerken yazdı

2666, Roberto Bolaño’nun son romanıdır ve Bolaño’nun vefatından bir yıl sonra, 2004’te yayımlanır. Bolaño, 2666’yı yazarken hastadır, karaciğer nakli için sıra beklemektedir, Ciudad Juárez’i (Santa Teresa için esinlendiği şehir) hiç ziyaret etmemiştir, ancak arkadaşları ve Sergio González Rodríguez gibi meslektaşlarından bilgi ve destek alır. 2666’yı başlangıçta tek bir kitap olarak planlayan Bolaño, daha sonra çocuklarına daha fazla gelir sağlayabilmek için kitabı beş cilt olarak yayımlamayı düşünür ancak mirasçılar aksini kararlaştırırlar ve uzun, tek bir ciltte yayımlanır. 2666, Şili’de 2005’te Altazor Ödülü’nü kazanır, New York Times Book Review tarafından “2008’in En İyi 10 Kitabı” listesine dahil edilir; Time kitabı 2008’in En İyi Kurgu Kitabı seçer ve roman 2008 Ulusal Kitap Eleştirmenleri Birliği Kurgu Ödülü’nü kazanır. 2666 / Roberto Bolaño / Çeviren: Zeynep Heyzen Ateş/ Can Yayınları / Roman / 1192 sayfa