Ebru D. Dedeoğlu
N.G. Kabal, bir başarı hikâyesi. Yazı yolculuğu, 16 yaşında Wattpad’e yazarak başlamış. Toplam 12 kitabı mevcut. Kariyerini yazarlık üzerine inşa eden genç bir kadın. Onu çok seven bazen de hırpalayan bir hayran kitlesi mevcut. Kitapları artık DEX tarafından okurla buluşturulan genç yazar, yayımlanan son serisi Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik müthiş bir satış grafiği yakaladı. İzmir Kitap Fuarı’ndaki imza etkinliği beş saatten fazla süren genç yazarın bu serisi, bir asır önce yaşanan felaketle yok olan, esir düşen, buyruk altında kalan krallıklar ve haksız bir şekilde yönetimi ele geçiren bir krallığın olduğu sihirli diyarı konu alıyor. Serinin birinci ve ikinci kitabı DEX tarafından yeni baskı yaparken iki buçuk ve üçüncü kitap geçtiğimiz hafta ilk kez DEX’ten çıktı. İlk kitap Lordlar ve Varisler “gökyüzü senin için şarkı yazıyor”, ikinci kitap Krallar ve Soytarıları “korku seni güçlü kılacak” temaları çerçevesinde gelişiyor.
Agota Kristóf, otobiyografik metni Okumaz Yazmaz’da “yazdığınız şeye inancınızı asla yitirmeden, sabır ve kararlılıkla yazar olunur” diyordu. Kitabın her cümlesinden etkilendim ve hayat dersi gibi oldu. N.G. Kabal’ı da dinlerken ve anlamaya çalışırken, Kristof’un yazdıkları zihnimde yankılandı. İnsanların Wattpad yazarlarına karşı bir önyargısı olduğunu ve küçümsediklerini söylüyor Kabal. Kesinlikle haklı. Bilmediğimiz bir dünya var ve şans vermekte zorlanıyoruz. N.G. Kabal’ın fantastik dünyası ile giriş yapıp o dünyayı tanıyabiliriz. Ne dersiniz?
Merak ediyorum, ilk kitabını nasıl yazmaya başladın ve yazarlık kariyerin nasıl gelişti?
Çocukken yazdığım kısa hikâyelerle başladım. İlköğretim yıllarımda Türkçe öğretmenim şiir ve kompozisyon yazmam konusunda destekleyici oldu. Yılsonu gösterileri için küçük oyunlar yazıyorduk, proje ödevlerimi hep yazabileceğim konulardan seçtim. Zamanla daha uzun hikâyeler yazmaya başladım. Yazmak hep hayatımın parçasıydı. İnternet ve sosyal medyaya da ilk kez bloglarla dahil oldum. Daha sonra birkaç yayınevinin ilgisini çekti.
Hadi biraz seni yakından tanıyalım. N.G. Kabal aslında kimdir? Nasıl bir çocuktun? Nelerden hoşlanıyorsun?
İstanbul’da mahalle kültürüyle büyüdüm, bu şehre çok bağlıyım. Epey çalışkan ve başarılı bir çocuktum. Ailem avukat ya da mimar olmamı bekliyordu, bu yüzden başta yazar olmak istememi pek desteklemediler. Üniversitede Mimari Restorasyon eğitimi aldım, birkaç projede de çalıştım ama sonrasında tamamen kitaplarıma odaklandım. Deniz kenarlarını, kitapçıları ve müzeleri çok seviyorum. Çok küçük şeylerle mutlu olabilirim…
Çok genç yaşında yazmaya başlamışsın ve şu an 12 kitabın var; yerli fantastik türünde yüzbinlerce okura ulaşmışsın ve hatta yurtdışına hakların satılmaya başlamış; ciddi bir başarı. İlk kitabına dönsen farklı yapacağın şeyler olur muydu? Pişmanlıkların var mı?
Çok teşekkürler. Daha farklı yapacağım şeyler olurdu ancak o zaman yaptıklarım bugün ayakları daha sağlam basan bir kadın olabilmemi sağladı. Yazdıkça neleri yanlış yaptığımı görüyorum, o ilk hikâyeleri yazmasam öğrenemezdim. Açıkçası en son yazdığım kitaplarda bile her zaman düzeltecek, değiştirecek bir şeyler buluyorum, bunun sonu yok…
“Bizde Wattpad’e karşı bir küçümseme var”
Wattpad edebiyat camiasının uzak durduğu ama okur sevgisine imrendiği bir alan. Sen ne düşünüyorsun, beni o sevgi bugüne mi taşıdı diyorsun, yoksa ben bu platformu kullandım ve onu aştım diyenlerden misin?
Bilinenin aksine gerçekten ismimin duyulması ilk kitabım basıldıktan (2017) yıllar sonra oldu. İlk kitabım çıkmadan önce uzun yıllar internet ortamında bloglarda, forumlarda da, Wattpad’de de yazdım ama ne büyük kitlelere ulaştım ne de çok sevildim… İnsanlar karakterimi sivri ve soğuk buluyor, bu yüzden sosyal medyada pek sevilmedim ama yine de yazmaya devam ettim. Kitaplarımı okuyup beni anlamaya başladıklarında şefkat görmeye başladım. Yazdığım türden ötürü internette de yayın dünyasında da önyargı vardı, şu an ulaştığım kitle herkesi şaşırttı, ben sadece inatçıydım. Şansımı gerçekten çok zorladım. Olmaz denilen her konuda ısrarcı oldum. Zaman içinde rafta sevildim, sosyal medya destekledi. Küçük küçük adımlarla ilerledim anlayacağınız, sonra bir baktım epey kalabalık olmuşuz. Wattpad gibi platformlar yeni başlayan, kendini denemek ve geliştirmek isteyen insanlara pratik yapmak için çok iyi fırsat tanıyor. Benim için yazar yazardır, bunun ayrımını anlayamıyorum. Yurt dışında birçok ülkede desteklenen bir platform ve dünya çapında başarılar elde etti keşfedilen yazarlar. Bizde ciddi bir ön yargı hatta küçümseme mevcut. İnsan baktığı yerde ne görmek isterse gözleri onu seçer diye düşünüyorum. Alay edecek bir şeyler arıyorsanız bulursunuz ki genelde öyle yapılıyor. Ama nasıl ki bir kitapçıya girdiğimizde tüm kitaplara çok iyi ya da çok kötü diyemezsek bu tür platformlar için de bu geçerli. Doğru şekilde denetlense ve gerçekten desteklense birçok yeteneğin keşfedilmesine ön ayak olur. İnterneti okurlarımla daha yakın ilişki kurduğum ve geri dönüş alıp kendimi geliştirebildiğim bir mecra olarak kullanmayı seviyorum, bu yüzden hangi uygulama olur bilemem ama her zaman internette de yazdıklarımı paylaşmaya devam edeceğim.
Şahanesin. Kitaplarını nasıl yazıyorsun? Çile odalarına mı kapatırsın kendini yoksa parklarda kafelerde mi yazarsın? Haydi anlat.
Kesinlikle çile odalarında… (gülüyor) Hayatımı ailemle yaşadığım küçük bir odada geçiriyorum demek doğru olur. Kitabın yüzde 80’ini orada tamamlarım. Tekrar tekrar üzerinden geçer ve sonra bir süre zihnimde oturması için ara verir, hiç bakmam. Son aşamada vakit bulabilirsem farklı bir şehirde otele ya da kiralık bir eve geçip tamamen kendimi kapatarak tamamlarım.
Asla okuyamam dediğin yetişkin yazarlar var mı?
Hayır, asla okumam dediğim bir tür de yok açıkçası. Kitap okumanın yarısı keyif yarısı da öğrenme amaçlı oluyor benim için. Hoşuma gitmeyen bir kitabın da sonuna kadar gidenlerdenim.
“Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik serisi sihirli bir diyarı konu alıyor”
Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik serisi ne anlatıyor, diğer serilerden farkı ne? Ve sanırım 4 kitabı olmasına rağmen bir sürü farklı kapağı var, bu kafa karıştırıcı değil mi?
Bir asır önce yaşanan felaketle yok olan, esir düşen, buyruk altında kalan krallıklar ve haksız bir şekilde yönetimi ele geçiren bir krallığın olduğu sihirli diyarı konu alıyor. Element güçlerine sahip olan alfinler burçlara göre ayrılıyor. Günümüzde bir asır önce yaşanan felaketin etkilerini görüyoruz ve kayıp varislerin dönüşüyle tekrar krallıklar arasında bir mücadele başlıyor. Biraz entrika, biraz romantizm ve bolca psikolojik savaş var. Diğer serilerden farkını duyduğum kadarıyla söyleyebilirim, çok yoğun yazdığımı söylüyorlar. Fantastik kitaplar genelde olay odaklıdır bu yüzden bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi hala bilmiyorum ama ben hislere de epey ağırlık veriyorum. Evet, alternatif kapakları var. Bunların her biri krallıkları temsil ediyor ve okurlar burçlarına göre ait oldukları krallıkları seçip onun kapağını alabiliyor. İlk başta karışık görünüyor ama kapakların üzerinde kaçıncı kitap oldukları yazıyor ve kolayca alışıyorsunuz.
Seride bütün fantastik yaratıklar, lordlar, varisler, evrenler, elementler, aşk, savaş her şey var ama genç yetişkin türdekilerden farklı olarak karakterler çok derinlikli, çok düşünüyorlar, hayata dair felsefeler üretiyorlar. Gençlerin bunlardan sıkılacağını düşünmedin mi yazarken?
Yazarken çok kaptırıyorum sonrasını pek düşünemiyorum aslında. Genelde beklenen bu tür kitaplarda çok fazla kan dökülmesi ama ben daha psikolojik bir mücadele anlatıyorum. Bu biraz da yazdığım seriyle ilgili, en başından itibaren astroloji işin içindeydi, enerjiler ve ruhaniyet hatta tinselcilik ağırlıklıydı ana konseptin dışına çıkmadım ve sanırım bu şekilde sevildi.
“Bu kadar kalabalık bir kitlede herkesi memnun etmek imkansız”
Başkahramanın Su Vârisi Nova, aslında dünyalı sıradan genç bir kız ve evrenleri kurtaracak. Büyük de bir aşk yaşıyor. Okurların ne kadar onunla empati kuruyorlar dersin? Onların yorumlarına göre değiştirdiğin şeyler oldu mu?
Nova insanların çok kolay empati kurabileceği bir karakter çünkü birden sihirli güçlere sahip olup her şeyi halleden, herkesi kurtaran kahraman olmuyor. Aksine kitabın her anında onun elde ettiği güçlere alışmasını ve öğrenmesini okuyoruz. Epey zorlandığı ve çok kez batırdığı için anlaması daha kolay biri… Bu kadar kalabalık bir kitlede herkesi memnun etmek imkansız bu yüzden hayır, yorumlara göre değişime gittiğim söylenemez.
Gerçek bir fan kitlen var. Yorumlarını okuduğumda gördüm ki seni, kitaplarını, karakterlerini öyle sahipleniyorlar ki, bazen bu sevgiden seni hırpaladıklarını bile gözledim. Nasıl yorumluyorsun bu durumu?
Sevgi kolayca aksine dönüşebiliyor, bunu çok kez deneyimledim. Onlarla bağ kurmak güzel olduğu kadar tehlikeli çünkü istediğiniz kadar şeffaf olun, herkes hayatını tek başına yaşıyor ve bilinmeyenleri açık edemiyorsunuz ve sonra bu sizi çok kırıyor. Bana kızdıkları zaman onları anlıyorum sadece bu hisle ne yapacağımı ya da kendimi nasıl ifade edeceğimi bilemediğim oluyor. Zamanla buna alışmak zorunda kalıyorsunuz.
Çok farklı türlerde de yazmışsın, sonunda fantastikte karar kılmanın nedeni ne?
İlk kısa hikayelerim fantastikti. Yazdığım ilk uzun roman da fantastikti. Bu türde daha rahat hissediyorum, sınırlar yok ve her şey katman katman sihirli. O katmanları kaldırmak, keşfetmek çok zevkli. Gerçek dünyadan çok daha iyi! Ama kendimi sınırladığım söylenemez. Kurgu, karakter, his bunların hepsi bir yolculuk ve ben de duruma göre onlara eşlik ediyorum.
“Yazdığım türü filme uyarlamak epey zor”
Kitapların filme çekilme furyası var, senin filme çekilmiş kitabın henüz yok sanıyorum. Bu bilinçli bir tercih mi?
Bilinçli bir şekilde uzak duruyorum diyebiliriz, yazdığım türü uyarlamak epey zor. Kendimi yüzde yüz veremeyeceğim işlere girmekten çekiniyorum. Bir gün beni çok heyecanlandıran bir teklif olursa değerlendirmek isterim. Doğru iş ve doğru insanlar bir araya geldiğinde ortaya keyifli işler çıktığını görmek çok güzel. Bu dünyada her zaman olan bir durumdu, bizde de gençlere fırsat tanındığını görmek çok kıymetli.